12 Şubat 2014 Çarşamba

TSK MENSUPLARI HALA NİYE TUTUKLANIYOR, ASIL AMAÇ NEDİR-1

TSK MENSUPLARI HALA NİYE TUTUKLANIYOR?.., ASIL AMAÇ NEDİR-1
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
            Sevgili Anayurt Okurları, Darbe yapacaklardı iddiaları ile, tutuklanan çok sayıda Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu emekli, ya da muvazzaf üst düzey subaylardan sonra, eski Genel Kurmay Başkanlarından Orgeneral Sayın İlker BAŞBUĞ da aynı gerekçelerle içeri alınmıştı
        Aradan çok geçmeden bu defasında da, biraz daha gerilere gidilerek 28 Şubat 1997 de TSK tarafından, o zaman Başbakan olan Sayın Necmettin ERBAKAN Hükümetine verilen muhtırayı gündeme getirdiler. Bu kapsamda emekli Orgeneral Sayın Çevik BİR ile, emekli Tümgeneral Erol ÖZKASNAK ta içeri alındı. Bu gibi gerekçelerle, nerdeyse her gün yeni isimlerin tutuklanıp içeri atıldığını duyuyoruz.
        Eğer böyle devam ederse, Türk Silahlı Kuvvetlerine komuta edecek Kurmay Subay kalmayacak
         Bölgemiz kaynıyor; Hükümetin tutumu ve Amerika Birleşik Devletlerinin de kışkrıtması ile, eğer Suriye ye bir müdahale söz konusu olursa, bizleri büyük tehlikelerin beklediğini söyleyebiliriz. Muhtemelen boyutunun büyüyeceği böyle bir savaşta vay halimize!?...
         Geçtiğimiz hafta Pazartesinden itibaren 5 gün boyunca, Suriye de ki iç karışıklığın bizim hayatımızı şimdiden nasıl etkilemeye başladığını, ilerde başımıza ne gibi belaların gelebileceğine de işaret etmiştim Hatta elektrik ve doğal gaza yapılan zamlarda,, Suriye sorununun da etkili olduğunu söylemiştim.
         Şimdi diyeceğim şü:
         Ne zaman içerde ve dışarıda önemli bir sorun yaşasak; bu sorunu unutturmak, ötelemek, ya da gündemden düşürmek için, her defasında başka bir konu, yapay olarak Türkiye nin gündemine oturtulmaktadır Eğitimcilerin, Sivil Toplum Kuruluşlarının, Halkımızın bütün ısrarlarına rağmen,  Orta Öğretimde çıkartılan 4+4+4 Yasası ile, elektik ve doğal gaza gelen zamları, ve nihayetinde Suriye krizinin etkilerini unutturmak için , bu seferde 28 Şubat muhtırasını Askerle hesaplaşma adına gündeme getirerek, tutuklamalara başladılar.
        Daha önceleri de müteaddit defalar vurguladığım üzere, ihtiyaç halinde ve Hükümetin zor anlarında, TSK ya vurmak, hem bir Can Simidi, hem de Halktan puan toplamak adına ucuz bir kahramanlık yoludur.
       Ama AKP nin unuttuğu çok önemli bir husus var. Bu millet Ordusunu, ,Askerini çok sever. Eğer Türk Silahlı kuvvetleri bir darbe yapsa, Halkımız Siyasilerin yanında değil, Askerin yanında yer  Ona alkış tutar. 
         Eğer öyle olmasaydı, her fırsatta darbecilerin hazırladığı Anayasa diye yerden yere vurduğumuz mevcut Anayasa, % 98 evet oyu ile kabul edilir mi idi, darbeyi yapan Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Sayın Kenan EVREN Cumhurbaşkanı seçilir miydi?
        Sözde Halkın iradesini, İleri Demokrasi söylemlerini  hiç dilinden düşürmeyen AKP ve Sayın Başbakan, sözlerinde gerçekten samimi olsalar, Halkın % 98 oyla kabul ettiği Anayasayı yerden yere vurmaz, arta kalan birkaç darbeciyi ve şu anda 95 yaşında olan darbenin liderini, yaşına hürmeten de olsa yaka paça tutuklatmak istemezdi. Neyse ki, Sayın EVREN barsak ameliyatı geçirdi, kolu kırıldı da hakim karşısına çıkmaktan kurtuldu. Sanki, Cumhurbaşkanlarının vatana ihanet suçları dışında yargılanamayacaklarını bilmiyorlarmış gibi, fırsattan istifade, ucuz kahramanlık adına, en azından Halkın kafasını karıştırıyorlar!...
        Ben darbeleri asla savunmuyorum ama,siyasilerin bazen kendilerini Anayasa nın ve kanunların üstünde sayarak, yanlış yola sapmalarını, darbeye çanak tutmak olarak değerlendiriyorum.Bu itibarla şu hususu tekrar vurgulamak istiyorum:
       Eğer Halkımız istemeseydi, darbecilerin hazırladığı Anayasayı % 98 evet oyu ile kabul etmez, Darbecileri de baş tacı ytapmazdı!
        Millet olarak hafızamız biraz zayıf olduğu  için, darbe dönemlerinde Siyasilerin bazen toplumu nasıl gerdiklerini ,onları nasıl bunalıma sürüklediklerini hemen unutuveriyoruz, ve darbe yapanları yerden yere vuruyoruz.
        Eğer Siyasilerin Askerden biraz korkuları olmasa, acaba Halkı iktidarların elinden kim ve nasıl kurtaracak?
        Olup bitenleri anlayabilmek için Mustafa Kemal ATATÜRK ün Gençliğe Hitabesini tekrar tekrar okumak ve özellikle de Siyasiler le ilgili söylenenleri  iyi anlamak lazım.İşte bu kaygılardan olmalı ki, Anayasada ve TSK İç Hizmet Kanununda, Türk Silahlı Kuvvetlerine Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verilmiş.
         Bu maddeler yerinde durduğu sürece, darbe yaptılar, darbe yapacaklardı, Hükümete muhtıra verdiler gerekçesi ile, TSK mensuplarını tutuklamak, içeri atmak, aşağılamak, Anayasa ve Kanuna aykırıdır.
         Dolayısı buraya kadar yazdıklarımla, Askere yapılanların yanlış ve maksatlı olduğunu vurgulamaya çalıştım ve çalışacağım.
         Darbe dönemlerinde, Sıkı Yönetim uygulamaları altında yapılan işkenceleri de asla tasvip etmiyorum. Ama askerin yapısı ve yetişme şekli ile ilgili olarak; vur dediğinde öldürebilir misali; önemli olan, askerin eline düşmemek!
        Mademki güncel konu 28 Şubat Muhtırası; biraz da bu konuda bir şeyler söyleyeyim
         Aradan 15 yıl geçmiş. Başbakan Sayın Prof. Dr Sayın Necmettin ERBAKAN. Şu anda yaşı 30 dan küçük olanlar, Sayın ERBAKAN dönemini pek irdeleyemezler.
         Malum; Hoca Dini siyasetten ayrı tutmazdı. Laikliğe aykırı söylem ve eylemlerinden dolayı, daha önceleri kurmuş olduğu, Milli Nizam ve Milli Selamet Partisi daha önceleri kapatılmıştı.Başbakanlığı döneminde sarfettiği sözlerden biri şu: Değişim kanlı mı olacak, kansız mı olacak? Bunun ne anlama geldiğini anlıyorsunuz her halde. Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN aynen öyle söylemiyor ama, uygulamalardan onunda gönlünden geçenin Dini esaslara göre yönetilen bir Devlet oluşturmak olduğu anlaşılıyor.
         Sayın ERBAKAN ın zamanında, şeyhlerin, müritlerin Dini kıyafetleriyle resmen ağırlandığını biliyoruz Diyeceksiniz ki, bunlar insan değimli? Elbette insan, bunlarda bizim vatandaşlarımız ama,Türkye Cumhuriyeti yüzünü Batıya çevirmiş Yönetim şekli olarak ta; Dinle Devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı Laik Cumhuriyet esaslarını benimsemiş. Durum bu iken, bilinen Milletvekili yeminini etmişken, yeminine sadık kalıp, Anayasayı, kanunları ihlal etmese daha iyi olmaz mıydı, birilerini kuşkulandırmasa daha iyi olmaz mıydı!?...
        Sonra Refah Partili Milletvekilleri Hasan MEZARCI, Şevki YILMAZ ve Benzerlerinin ATATÜR, Cumhuriyet hakkında değişik yer ve zamanlarda söylediklerini ve bu gibilerin Partiden ihraç edilmediklerini de göz önünde bulundurursanız, Sincan Belediye Başkanı Sayın Bekir  YILDIZ ın Kudüs gecesinde söylediklerini göz önünde bulundurursanız, nizami olmayan bu gibi durumlar karşısında gerekenin yapılmadığını görürseniz, 28 Şubat Muhtırasını vermek zorunda kalan TSK mensuplarını nasıl suçlu sayabilirsiniz!?...
         Sonra 28 Şubatçılardan da hesap sormak, neden 10 Yıl sonra aklınıza geldi!?
         Sayın Vatandaşlar, şimdi de sizlere soruyorum; acaba bu işte bir gariplik yok mu!?
          Şunu unutmamak lazım: Siyasi Partiler,mevcut Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iktidara gelirler. Ve mevcut Anayasa ve kanunlar çerçevesinde Halka hizmet vermeleri, onların sorunlarını çözmeleri, hayatı daha yaşanır hale getirmeleri istenir, Anaya ve kanunların arkasından dolanıp rejimi değiştirmeye değil!...
       Eğer İktidara gelen her siyasi parti, hizmet yerine böyle bir yolu seçerse, vay halimize!...
       Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN  ın ne yapmak istediğini, ne düşündüğünü anlamak için, 28 Şubat Muhtırasını verenlerin tutuklanması ile ilgili olarak söylediklerine bakmak lazım:
       28 Şubat Muhtırası ile karanlık günlerden geçtik. Hakkımızda karar veren yargıya sabrettik.Bu gün sabrın selamete erdiği gündür.
        Bu cümlelerden şöyle bir sonuç çıkarılabilir: Demek ki, eski Anayasa ve Yargı yapılanması ile, Askerlerden hesap sorulması mümkün değilmiş Yargı ile ilgili olarak,Anayasa da bazı değişiklikler yapıldıktan sonra, Yargıtay, Danıştay ve HSYK nın yapısı değiştikten sonra, Sayın Başbakan rahatlamış. Deniz Feneri davasında görüldüğü gibi, Almanya da yaşanan yardım paralarının hortumlanması davası kapsamında, Türkiye ayağında eski RÜTÜK Başkanı Aykut Zahit AKMAN ile, Kanal 7 nin sahibi Zekeriya KARAMAN ıı tutuklatan savcı ve hakimler hakkında işlem yapılması, görevden alınması ve bunların yerine atanan yeni savcı ve hakimlerin ise, adı geçen bu sanıkları serbest bırakmalarından Yargının siyasallaştığını görüyoruz. Simdi Yargının , Hükümetin emrinde olduğu anlaşılıyor. Demek ki İleri Demokrasi den kastedilen şey, bu inmiş!
         Sayın Başlbakanın 28 Şubat Muhtırası tutuklamaları ile ilgili olarak sarf ettiği sözlerden anlaşılan husus şudur: gerekçesi ne olursa olsun, Devlet işlerinde bile iyi niyetli eleştiri, ya da uyarılara bile, Sayın Başbakanın asla tahammülü, hoş görüsü yoktur ve kendisine karşı olanlara kin beslediği anlaşılmaktadır.Bu son derece yanlış ve Ülkemiz adına çok tehlikeli bir durumdur
        Zira Hükümetler geçici, Devlet ve onun işleri süreklidir. Kişi ya da kişilere özel uygulama, ve değişiklikler, Cumhuriyetin bekası ve Halkımızın mutluluğu için tehlikeli bir yoldur.
                    PATATESLE SOĞANLA GENEL KURMAY BAŞKANI OLUNUR MU ?
       Patatesle soğanla değil, Orgeneral, ve Genel Kurmay Başkanı olmak; Askeri Liseye öğrenci olarak girmek bile mümkün değildir.
          Ama Meclise Milletvekili olarak girmek, ya da daha üst Makamlara gelmek mümkündür Ama Halk istedi diye, ne askeri okula girilebilir, ne de bir Orgeneral ne de bir Genel Kurmay Başkanı olunabilir.
         Bu itibarla, Kuvvet Komutanlarının, hatta  emekli bir Genel Kurmay Başkanının, adi bir suçlu gibi tutuklanıp içeri atılmasını çok manidar buluyorum
         Bir Zahit AKMAN  gibi, onlarca, yüzlerce RÜTÜK Başkanı, ya da Erhan FİDAN gibi onlarca, yüzlerce bir MİT Müsteşarı bulunabilir ama, onlarca, yüzlerce Orgeneral, ya da Genel Kurmay Başkanlığı yapabilecek Orgeneral bulmak maalesef mümkün değildir
        TSK nın üst düzey komuta heyetinde bir makama getirilebilecek, General ve Amiral sayısı çoğu zaman bir elin parmakları kadar bile değildir.
        Kritik Makamlarda görev alacak olan Orgenerallerin yetişebilmesi uzun yıllar içerisinde olmaktadır.Bu itibarla Vatana ihanet dışında ,Silahlı Kuvvetler  Mensubu bir Komutanın, ya da Komutanların bozuk para gibi harcanmasını, hapse atılmasını, onların itibarsızlaştırılmasını, Ülkemiz adına çok manidar, çok tehlikeli bir durum olarak görüyorum
        Böyle bir uygulamanın yaratacağı olumsuz sonuçlara, ancak Türkiye nin düşmanları sevinebilir.Bir de, Dini duyguları istismar edilen saf xe eğitim seviyesi düşük vatandaşlarımız iyi niyetle ve sözde hesap sormak adına,bilmeden, bu yapılanlara onay verebilir.
        Dinci Kesimin, özelliklede AKP ye oy verenlerin çoğunun, yapılan telkinler neticesinde, Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ü, Din düşmanı imiş gibi görmeleri ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına inanmamaları neticesi bu gün kü tabloyu ortaya çıkarmıştır
        Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN da aynı ekolden gelmektedir
         Türk Silahlı Kuvvetleri de ATATÜRK  ün kurduğu Kurumlardan bir tanesidir. Yapısı itibarı ile, TSK ya Siyasiler kendi amaçları ve çıkarları  doğrultusunda müdahale edemiyorlar. Bu husus Siyasiler için önemli bir sorun
         TSK mensuplarının tutuklanmalarında  Amerika Birleşik Devletlerinin de etkisi vardır. O da, ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına inanan, Türkiye nin çıkarları nı ön planda tutan, Amerika ya karşı olan bir Komuta Heyetini istememektedir Yapılan uygulamalar  bu gibi subayların tasfiye  edilmesi hareketidir, görevini yapan tüm Silahlı Kuvvetleri mensuplarına verilmek istenen bir Göz Dağı mesajıdır
         Türkiye nin Vatanı ve Milletli ile bölünmez bütünlüğüne zarar verecek tüm çalışmalar, PKK Terör Örgütü ile mücadele eden TSK mensuplarının tutuklanmaları, üstelik bu gibi çalışmaların İleri Demokrasi söylem ve ambalajı ile yapılmSI DA, BİR Amerikan Projesi olan BOP kapsamında yapıldığı anlaşılmaktadır.
        Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN da, her fırsatta BOB Eş Başkanı olduğunu,açıkça kendisi söylemektedir Uluslar arası bir komplo ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde, en büyük sakınca en büyük tehlike de bura da
         Sayın Başbakan istese de şu anda BOP Eş Başkanlığından ayrılamaz, eğer ayrılmak isterse, ABD ye yamuk yaparsa, böyle bir durum; AKP nin, dolayısı ile de Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN ın sonu olur. (Anayurt Gazetesi 23 Nisan 2012 Pazartesi)

         Saygılarımla..      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder