TSK
MENSUPLARI HALA NİYE TUTUKLANIYOR?.., ASIL AMAÇ NEDİR-1
Mak.
Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
Sevgili Anayurt Okurları, Darbe
yapacaklardı iddiaları ile, tutuklanan çok sayıda Türk Silahlı Kuvvetleri
mensubu emekli, ya da muvazzaf üst düzey subaylardan sonra, eski Genel Kurmay
Başkanlarından Orgeneral Sayın İlker BAŞBUĞ da aynı gerekçelerle içeri
alınmıştı
Aradan çok geçmeden bu defasında da,
biraz daha gerilere gidilerek 28 Şubat 1997 de TSK tarafından, o zaman Başbakan
olan Sayın Necmettin ERBAKAN Hükümetine verilen muhtırayı gündeme getirdiler.
Bu kapsamda emekli Orgeneral Sayın Çevik BİR ile, emekli Tümgeneral Erol
ÖZKASNAK ta içeri alındı. Bu gibi gerekçelerle, nerdeyse her gün yeni isimlerin
tutuklanıp içeri atıldığını duyuyoruz.
Eğer böyle devam ederse, Türk Silahlı
Kuvvetlerine komuta edecek Kurmay Subay kalmayacak
Bölgemiz kaynıyor; Hükümetin tutumu ve
Amerika Birleşik Devletlerinin de kışkrıtması ile, eğer Suriye ye bir müdahale
söz konusu olursa, bizleri büyük tehlikelerin beklediğini söyleyebiliriz.
Muhtemelen boyutunun büyüyeceği böyle bir savaşta vay halimize!?...
Geçtiğimiz hafta Pazartesinden
itibaren 5 gün boyunca, Suriye de ki iç karışıklığın bizim hayatımızı şimdiden
nasıl etkilemeye başladığını, ilerde başımıza ne gibi belaların gelebileceğine
de işaret etmiştim Hatta elektrik ve doğal gaza yapılan zamlarda,, Suriye
sorununun da etkili olduğunu söylemiştim.
Şimdi diyeceğim şü:
Ne zaman içerde ve dışarıda önemli bir
sorun yaşasak; bu sorunu unutturmak, ötelemek, ya da gündemden düşürmek için,
her defasında başka bir konu, yapay olarak Türkiye nin gündemine
oturtulmaktadır Eğitimcilerin, Sivil Toplum Kuruluşlarının, Halkımızın bütün
ısrarlarına rağmen, Orta Öğretimde
çıkartılan 4+4+4 Yasası ile, elektik ve doğal gaza gelen zamları, ve
nihayetinde Suriye krizinin etkilerini unutturmak için , bu seferde 28 Şubat
muhtırasını Askerle hesaplaşma adına gündeme getirerek, tutuklamalara
başladılar.
Daha önceleri de müteaddit defalar
vurguladığım üzere, ihtiyaç halinde ve Hükümetin zor anlarında, TSK ya vurmak,
hem bir Can Simidi, hem de Halktan puan toplamak adına ucuz bir kahramanlık
yoludur.
Ama AKP nin unuttuğu çok önemli bir
husus var. Bu millet Ordusunu, ,Askerini çok sever. Eğer Türk Silahlı
kuvvetleri bir darbe yapsa, Halkımız Siyasilerin yanında değil, Askerin yanında
yer Ona alkış tutar.
Eğer öyle olmasaydı, her fırsatta
darbecilerin hazırladığı Anayasa diye yerden yere vurduğumuz mevcut Anayasa, %
98 evet oyu ile kabul edilir mi idi, darbeyi yapan Genel Kurmay Başkanı
Orgeneral Sayın Kenan EVREN Cumhurbaşkanı seçilir miydi?
Sözde Halkın iradesini, İleri Demokrasi
söylemlerini hiç dilinden düşürmeyen AKP
ve Sayın Başbakan, sözlerinde gerçekten samimi olsalar, Halkın % 98 oyla kabul
ettiği Anayasayı yerden yere vurmaz, arta kalan birkaç darbeciyi ve şu anda 95
yaşında olan darbenin liderini, yaşına hürmeten de olsa yaka paça tutuklatmak
istemezdi. Neyse ki, Sayın EVREN barsak ameliyatı geçirdi, kolu kırıldı da
hakim karşısına çıkmaktan kurtuldu. Sanki, Cumhurbaşkanlarının vatana ihanet
suçları dışında yargılanamayacaklarını bilmiyorlarmış gibi, fırsattan istifade,
ucuz kahramanlık adına, en azından Halkın kafasını karıştırıyorlar!...
Ben darbeleri asla savunmuyorum
ama,siyasilerin bazen kendilerini Anayasa nın ve kanunların üstünde sayarak,
yanlış yola sapmalarını, darbeye çanak tutmak olarak değerlendiriyorum.Bu
itibarla şu hususu tekrar vurgulamak istiyorum:
Eğer Halkımız istemeseydi, darbecilerin
hazırladığı Anayasayı % 98 evet oyu ile kabul etmez, Darbecileri de baş tacı
ytapmazdı!
Millet olarak hafızamız biraz zayıf
olduğu için, darbe dönemlerinde
Siyasilerin bazen toplumu nasıl gerdiklerini ,onları nasıl bunalıma
sürüklediklerini hemen unutuveriyoruz, ve darbe yapanları yerden yere
vuruyoruz.
Eğer Siyasilerin Askerden biraz
korkuları olmasa, acaba Halkı iktidarların elinden kim ve nasıl kurtaracak?
Olup bitenleri anlayabilmek için
Mustafa Kemal ATATÜRK ün Gençliğe Hitabesini tekrar tekrar okumak ve özellikle
de Siyasiler le ilgili söylenenleri iyi
anlamak lazım.İşte bu kaygılardan olmalı ki, Anayasada ve TSK İç Hizmet
Kanununda, Türk Silahlı Kuvvetlerine Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi
verilmiş.
Bu maddeler yerinde durduğu sürece,
darbe yaptılar, darbe yapacaklardı, Hükümete muhtıra verdiler gerekçesi ile,
TSK mensuplarını tutuklamak, içeri atmak, aşağılamak, Anayasa ve Kanuna
aykırıdır.
Dolayısı buraya kadar yazdıklarımla,
Askere yapılanların yanlış ve maksatlı olduğunu vurgulamaya çalıştım ve
çalışacağım.
Darbe dönemlerinde, Sıkı Yönetim
uygulamaları altında yapılan işkenceleri de asla tasvip etmiyorum. Ama askerin
yapısı ve yetişme şekli ile ilgili olarak; vur dediğinde öldürebilir misali;
önemli olan, askerin eline düşmemek!
Mademki güncel konu 28 Şubat Muhtırası;
biraz da bu konuda bir şeyler söyleyeyim
Aradan 15 yıl geçmiş. Başbakan Sayın
Prof. Dr Sayın Necmettin ERBAKAN. Şu anda yaşı 30 dan küçük olanlar, Sayın ERBAKAN
dönemini pek irdeleyemezler.
Malum; Hoca Dini siyasetten ayrı
tutmazdı. Laikliğe aykırı söylem ve eylemlerinden dolayı, daha önceleri kurmuş
olduğu, Milli Nizam ve Milli Selamet Partisi daha önceleri
kapatılmıştı.Başbakanlığı döneminde sarfettiği sözlerden biri şu: Değişim kanlı
mı olacak, kansız mı olacak? Bunun ne anlama geldiğini anlıyorsunuz her halde.
Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN aynen öyle söylemiyor ama, uygulamalardan
onunda gönlünden geçenin Dini esaslara göre yönetilen bir Devlet oluşturmak
olduğu anlaşılıyor.
Sayın ERBAKAN ın zamanında, şeyhlerin,
müritlerin Dini kıyafetleriyle resmen ağırlandığını biliyoruz Diyeceksiniz ki,
bunlar insan değimli? Elbette insan, bunlarda bizim vatandaşlarımız ama,Türkye
Cumhuriyeti yüzünü Batıya çevirmiş Yönetim şekli olarak ta; Dinle Devlet
işlerinin birbirinden ayrıldığı Laik Cumhuriyet esaslarını benimsemiş. Durum bu
iken, bilinen Milletvekili yeminini etmişken, yeminine sadık kalıp, Anayasayı,
kanunları ihlal etmese daha iyi olmaz mıydı, birilerini kuşkulandırmasa daha
iyi olmaz mıydı!?...
Sonra Refah Partili Milletvekilleri
Hasan MEZARCI, Şevki YILMAZ ve Benzerlerinin ATATÜR, Cumhuriyet hakkında
değişik yer ve zamanlarda söylediklerini ve bu gibilerin Partiden ihraç
edilmediklerini de göz önünde bulundurursanız, Sincan Belediye Başkanı Sayın
Bekir YILDIZ ın Kudüs gecesinde
söylediklerini göz önünde bulundurursanız, nizami olmayan bu gibi durumlar
karşısında gerekenin yapılmadığını görürseniz, 28 Şubat Muhtırasını vermek
zorunda kalan TSK mensuplarını nasıl suçlu sayabilirsiniz!?...
Sonra 28 Şubatçılardan da hesap
sormak, neden 10 Yıl sonra aklınıza geldi!?
Sayın Vatandaşlar, şimdi de sizlere
soruyorum; acaba bu işte bir gariplik yok mu!?
Şunu unutmamak lazım: Siyasi
Partiler,mevcut Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iktidara gelirler. Ve mevcut
Anayasa ve kanunlar çerçevesinde Halka hizmet vermeleri, onların sorunlarını
çözmeleri, hayatı daha yaşanır hale getirmeleri istenir, Anaya ve kanunların
arkasından dolanıp rejimi değiştirmeye değil!...
Eğer İktidara gelen her siyasi parti,
hizmet yerine böyle bir yolu seçerse, vay halimize!...
Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN ın ne yapmak istediğini, ne düşündüğünü
anlamak için, 28 Şubat Muhtırasını verenlerin tutuklanması ile ilgili olarak
söylediklerine bakmak lazım:
28 Şubat Muhtırası ile karanlık
günlerden geçtik. Hakkımızda karar veren yargıya sabrettik.Bu gün sabrın
selamete erdiği gündür.
Bu cümlelerden şöyle bir sonuç
çıkarılabilir: Demek ki, eski Anayasa ve Yargı yapılanması ile, Askerlerden
hesap sorulması mümkün değilmiş Yargı ile ilgili olarak,Anayasa da bazı
değişiklikler yapıldıktan sonra, Yargıtay, Danıştay ve HSYK nın yapısı
değiştikten sonra, Sayın Başbakan rahatlamış. Deniz Feneri davasında görüldüğü
gibi, Almanya da yaşanan yardım paralarının hortumlanması davası kapsamında,
Türkiye ayağında eski RÜTÜK Başkanı Aykut Zahit AKMAN ile, Kanal 7 nin sahibi
Zekeriya KARAMAN ıı tutuklatan savcı ve hakimler hakkında işlem yapılması,
görevden alınması ve bunların yerine atanan yeni savcı ve hakimlerin ise, adı
geçen bu sanıkları serbest bırakmalarından Yargının siyasallaştığını görüyoruz.
Simdi Yargının , Hükümetin emrinde olduğu anlaşılıyor. Demek ki İleri Demokrasi
den kastedilen şey, bu inmiş!
Sayın Başlbakanın 28 Şubat Muhtırası
tutuklamaları ile ilgili olarak sarf ettiği sözlerden anlaşılan husus şudur:
gerekçesi ne olursa olsun, Devlet işlerinde bile iyi niyetli eleştiri, ya da
uyarılara bile, Sayın Başbakanın asla tahammülü, hoş görüsü yoktur ve kendisine
karşı olanlara kin beslediği anlaşılmaktadır.Bu son derece yanlış ve Ülkemiz
adına çok tehlikeli bir durumdur
Zira Hükümetler geçici, Devlet ve onun
işleri süreklidir. Kişi ya da kişilere özel uygulama, ve değişiklikler,
Cumhuriyetin bekası ve Halkımızın mutluluğu için tehlikeli bir yoldur.
PATATESLE SOĞANLA GENEL
KURMAY BAŞKANI OLUNUR MU ?
Patatesle soğanla değil, Orgeneral, ve
Genel Kurmay Başkanı olmak; Askeri Liseye öğrenci olarak girmek bile mümkün
değildir.
Ama Meclise Milletvekili olarak
girmek, ya da daha üst Makamlara gelmek mümkündür Ama Halk istedi diye, ne
askeri okula girilebilir, ne de bir Orgeneral ne de bir Genel Kurmay Başkanı
olunabilir.
Bu itibarla, Kuvvet Komutanlarının,
hatta emekli bir Genel Kurmay
Başkanının, adi bir suçlu gibi tutuklanıp içeri atılmasını çok manidar
buluyorum
Bir Zahit AKMAN gibi, onlarca, yüzlerce RÜTÜK Başkanı, ya da
Erhan FİDAN gibi onlarca, yüzlerce bir MİT Müsteşarı bulunabilir ama, onlarca,
yüzlerce Orgeneral, ya da Genel Kurmay Başkanlığı yapabilecek Orgeneral bulmak
maalesef mümkün değildir
TSK nın üst düzey komuta heyetinde bir
makama getirilebilecek, General ve Amiral sayısı çoğu zaman bir elin parmakları
kadar bile değildir.
Kritik Makamlarda görev alacak olan
Orgenerallerin yetişebilmesi uzun yıllar içerisinde olmaktadır.Bu itibarla
Vatana ihanet dışında ,Silahlı Kuvvetler
Mensubu bir Komutanın, ya da Komutanların bozuk para gibi harcanmasını,
hapse atılmasını, onların itibarsızlaştırılmasını, Ülkemiz adına çok manidar,
çok tehlikeli bir durum olarak görüyorum
Böyle bir uygulamanın yaratacağı
olumsuz sonuçlara, ancak Türkiye nin düşmanları sevinebilir.Bir de, Dini
duyguları istismar edilen saf xe eğitim seviyesi düşük vatandaşlarımız iyi
niyetle ve sözde hesap sormak adına,bilmeden, bu yapılanlara onay verebilir.
Dinci Kesimin, özelliklede AKP ye oy
verenlerin çoğunun, yapılan telkinler neticesinde, Cumhuriyetimizi kuran
Mustafa Kemal ATATÜRK ü, Din düşmanı imiş gibi görmeleri ATATÜRK İlke ve
İnkilaplarına inanmamaları neticesi bu gün kü tabloyu ortaya çıkarmıştır
Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN da aynı
ekolden gelmektedir
Türk Silahlı Kuvvetleri de
ATATÜRK ün kurduğu Kurumlardan bir
tanesidir. Yapısı itibarı ile, TSK ya Siyasiler kendi amaçları ve çıkarları doğrultusunda müdahale edemiyorlar. Bu husus
Siyasiler için önemli bir sorun
TSK mensuplarının
tutuklanmalarında Amerika Birleşik
Devletlerinin de etkisi vardır. O da, ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına inanan,
Türkiye nin çıkarları nı ön planda tutan, Amerika ya karşı olan bir Komuta
Heyetini istememektedir Yapılan uygulamalar
bu gibi subayların tasfiye
edilmesi hareketidir, görevini yapan tüm Silahlı Kuvvetleri mensuplarına
verilmek istenen bir Göz Dağı mesajıdır
Türkiye nin Vatanı ve Milletli ile
bölünmez bütünlüğüne zarar verecek tüm çalışmalar, PKK Terör Örgütü ile
mücadele eden TSK mensuplarının tutuklanmaları, üstelik bu gibi çalışmaların
İleri Demokrasi söylem ve ambalajı ile yapılmSI DA, BİR Amerikan Projesi olan
BOP kapsamında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN da, her
fırsatta BOB Eş Başkanı olduğunu,açıkça kendisi söylemektedir Uluslar arası bir
komplo ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde, en büyük sakınca en büyük
tehlike de bura da
Sayın Başbakan istese de şu anda BOP
Eş Başkanlığından ayrılamaz, eğer ayrılmak isterse, ABD ye yamuk yaparsa, böyle
bir durum; AKP nin, dolayısı ile de Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN ın sonu olur.
(Anayurt
Gazetesi 23 Nisan 2012 Pazartesi)
Saygılarımla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder