23 Aralık 2013 Pazartesi

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-1



Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-1
Ahmet YALVAÇ       02 Mart 2013 Cumartesi

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın milliyetçilik ile ilgili olarak sarf ettiği son sözün tamamı şöyle :Biz tüm milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız;Türk Milliyetçiliği’ni de ayağımın altına alıyorum, Kürt Milliyetçiliğini de ayağımın altına alıyorum, Arap Milliyetçiliğini de, ayağımın altına alıyorum.....

Sayın Başbakan biz bütün milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız dedi ama, burada aslında hedef alınan;Türk Milliyetçiliğidir.Bunu ayrıca açacağım ve Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum sözünün ne anlama geldiğini de, ortaya koymaya çalışacağım.Ama öncelikle milliyetin, milliyetçiliğin ne anlama geldiğini kısaca özetlemek istiyorum
Eğer etnik bir anlamda düşünürsek; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut..vs bir etnik kökendir, bir milliyettir, aidiyettir.Hiç kimse Türk, Kürt, laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut…olduğu için aşağılanamaz. Mensubu olduğu etnik kökenin hak ve menfaatlerini savunduğu, onu yüceltmeye çalıştığından dolayı da, aşağılanamaz,şu milliyeti ayağımın altına alıyorum denemez.Bu yönü ile düşündüğümüzde, Sayın Başbakan, telafisi mümkün olmayan bir hata yapmıştır, bir suç işlemiştir.Ve bu son durumu, Sayın Başbakan ateşle oynuyor diye de düşünebiliriz. Ama burada söz konusu olan Türk Milliyetçiliği; etnik olarak kastedilen Türk Milliyetçiliğinden farklı bir şeydir ve bu itibarla, üzerinde biraz durmak istiyorum
Üzerinde yaşadığımız bu toprakların adı; Türkiye’dir.Vatandaşlık bağı ile, Türkiye Cumhuriyet’ne bağlı herkes Türk’tür. Bu itibarla Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlarımız; Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak; Türk tür.
Türk Milliyetçiliği ise, tüm vatandaşlarımızın, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya çalışması, topraklarımıza sahip çıkması, üniter yapımızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünüp, parçalanmasına karşı durması, bu konuda Hükümetle ayrı saflarda olmaması,asla yadırganacak hususlar da değildir.
Bu itibarla Türkiye’ye sahip çıkıp, görevini yapan vatansever vatandaşlarımıza, görevini yapmalarından dolayı, sizi ayaklarımın altına alıyorum anlamına gelen, Türk Milliyetçiliğini de, ayağımın altına alıyorum sözünü, Başbakan da olsa, kimsenin hakkı da yoktur, selahiyeti de yoktur.
Eğer birileri, böyle bir söz sarf ettiğinden dolayı, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan hakkında tazminat davası açsa, bu tazminatın altından Sayın Başbakan asla kalkamaz. Ayrıca İşlenen suç bir Anayasa suçu olduğundan, şimdi olmasa da, bir iktidar değişimi olduğunda, bu gibi konular ilerde mutlaka gündeme gelebilir.
¥ DEVAMI VAR

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-2

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-2
Ahmet YALVAÇ       04 Mart 2013 Pazartesi
İşin hukuki tarafı bir yana, AKP’ye oy veren onurlu bir çok vatandaşımızın, Sayın Başbakan’ın bu sözünün altında asla kalmayacağı kanaatini taşıyorum Eğer böyle bir şey, gelişmiş Batı ülkelerinde yaşanmış olsaydı, o başbakan şimdi çoktan istifa ederdi, ya da istifa etmek zorunda kalırdı Şu hususa da açıklık getirmek istiyorum: Etnik olarak ta düşündüğümüzde Türk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ana unsurdur ve Halkımızın büyük çoğunluğu da Türk tür. Bu itibarla,bazı etnik guruplar Türkiye’nin bölünüp parçalanmasını isteseler bile Türkler, adı Türkiye Cumhuriyeti olan vatanlarının bölünüp parçalanmak istenmesine asla rıza göstermez, vatana sahip çıkmaları da asla yadırganamaz. Aslında Türkiye’deki değişik etnik kökene sahip vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun Türk isminden, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı altında yaşamaktan rahatsız olduğunu, bu yüzden Türkiye’nin bölünüp parçalanmasını istediğini de söyleyemeyiz İşinde gücünde olan çoğu Kürt vatandaşlarımızın da Türk isminden, Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında yaşamaktan rahatsız olduğunu da, söyleyemeyiz.Teröre bulaşmış olan ve Kürtçülük yapanlar ise,aslında küçük bir gruptur.. Ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, yabancı devletlerin kışkırtması ve yönlendirmesinin etkisi altındadır. Kürtçülük ve Kürt’lerin haklarını savunmak adına öne çıkanların ne kadar Kürt olduklarıda tartışmalı. Terörist başı Abdullah Öcalan ve Barış ve Demokrasi Partisi BDP lideri Sayın Selahattin Demirtaş’ın Kürtçe bilmediği, ya da iyi bilmediği yönünde beyanlar var. Aynı şekilde Kandil Dğında PKK’nın merkezinde de, lider konumunda çoğu kişinin Kürtçeyi bilmediği, ya da iyi bilmediği yönünde beyanlar var. Hatta PKK içinde yazışmaların Türkçe ile yapıldığı söyleniyor. Eğer mevcut durum bu ise, malum çevrelerin, Kürtçe’ de resmi dillerden biri olmalı, bu dilde savunma yapılmalı…vs gibi talepleri nasıl karşılamalı. Bu gibi taleplerin arkasında yabancı devletlerin olduğu, kışkırtmaya yönelik olduğu açık Burada bir hususa daha açıklık getirmek istiyorum Ermeni gazeteci Hırant Dink’in niçin ve kimler tarafından öldürüldüğü hususundaki yaygın kanaati burada tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum Hırant Dink, 1915 te ve bu tarihe yakın bir zaman içerisinde Türkler tarafından öldürüldüğü iddia edilen ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyada bir çok devlet tarafından kabul edilen ve atalarımızı soy kırımcı yapan iddialarla ilgili önemli bilgilere ulaşmış ¥
DEVAMI VAR

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-2

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-2
Ahmet YALVAÇ       05 Mart 2013 Salı

Deniliyor ki birinci dünya savaşında  1 Milyon Ereni’nin öldürüldüğü iddiaları doğru değil. Öldürüldüğü iddia edilen Ermeniler, tehcire uğramamak için kılık ve kimlik değiştirip, ya Kürt olmuşlar, ya da Alevi Kürt kılığına girmişler. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin her kademesinde önemli makamlarda faaliyet göstermektedirler. Tam bu gibi gizlenmişErmenileri açıklamak istediği bir zamanda, bu gibi gizlenmiş Ermeniler tarafından öldürüldüğü söyleniyor.

PKK ile çıkan çatışmalarda öldürülenlerin arasında sünnetsiz olanların olduğu, ya da Türk vatandaşı olmayanların bulunduğu söyleniyor. Bu konuda Genel Kurmayın elinde elbette bilgi ve belgeler vardır. Eğer bu bilgiler Halkımız ile paylaşılırsa, kiminle bir savaş içinde olduğumuzu daha iyi anlar, ona göre tetbir alırız.
Önemli bir husus daha var.Kendini Kürt sanan çoğu vatandaşımızın,etnik köken olarak aslında öz be öz Türk olduğu yönünde araştırmalar, bilgiler var.Şu anda ismini hatırlamıyorum ama, muhtemelen 3-4 yıl kadar önce idi; bir televizyon kanalında bir profesör, Türkiye’de etnik gruplarla ilgili olarak yazdığı kalın bir kitaptan açıklamalar yapıyordu. Örneğin Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve kendini Kürt sanan çoğu insanın, 150-200 sene önce Türk aşireti olduğunu, isimleri ile ve harita üzerinde eski isimleri ile ortaya koydu. Kürtçe’yi de sonradan öğrendikleri anlaşılıyor.
Ben şahsen bu araştırmaların televizyon kanallarında ortaya konulup tartışılmasından yanayım.Eğer bu yapılırsa, kendini Kürt sanan bir çok vatandaşımız, Türk asıllı olduğunu anlar ve ayrılık-gayrılık yanlısı olmaktan da vaz geçer.
Kürtlerin ayrı bir ırk olmadığı, bilakis Türklerin bir kolu olduğunu ortaya koyanlar da var. Örneğin birini ben söylemek istiyorum Yenisey anıtlarında Kürtlere hitaben şöyle başlayan bir ifade var. Men Kürt İlhan Alp Urungu. Bu sözler bir Orta Asya şivesidir.
Bence Kürtler le ilgili bütün araştırmalar ortaya konmalı. Böyle bir hususu, birlik ve beraberliğimizi sağlamak açısından önemli, ve gerekli buluyorum. Şimdi tekrar Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’nın toplumu geren malum sözleri ve nedenlerine dönüyorum.                       
Sayın Başbakan, Türkiye’de etnik kökenleri her fırsatta ortaya koyan, bu gibi konuları sürekli kaşımaya çalışanlardan biri. Ve Türk olduğunu söylemediği  gibi, bir Başbakan sıfatı ile de,içinde Türk kelimesi bulunan kavramları kullanmamaya da, büyük bir özen gösteriyor.
¥ DEVAMI VAR

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-3



Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-3
Ahmet YALVAÇ       06 Mart 2013 Çarşamba

Ama kendisi, adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir ülkenin başında bulunuyor. Anayasaya bağlılık konusunda da, yemin etmiş bir kişi. Bu itibarla mevcut yasalara uymak,Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve beraberliğini korumak ta ona düşer. Bu itibarla Sayın Dşbakan’ın Türk kelimesine neden bu kadar karşı olduğunu anlamakta mümkün değil.

Milliyetinin ne olduğunu en iyi, en doğru bir şekilde Sayın Başbakan’ın kendisi bilir. Bu husus bizleri asla ilgilendirmez ama, yasalara uymalı, görevini yapmalı. Eğer utandığı için, Türk kelimesini kullanmak istemiyorsa, adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir ülkeyi yönetmemeli, istifa etmeli
Kendisine oy veren sade vatandaşlarımızın çosukları vatan borcu uğruna PKK ile girilen çatışmalarda şehit düşerken,Sayın Başbakan’ın çocuklarını askere göndermemesini, ya da para ödeyerek bu işten kurtarmasını, ayrıcavatan uğruna ölen askerlerimizin kemiklerini sızlatırcasına, terörist başı ile yapılan müzakereleri, Halkımıza bir saygısızlık olarak görüyorum 
Şimdi Sayın Başbakan’ın böyle bir sözü niçin sarfetmek gereği duyduğu konusunda, işin başka boyutlarına değinmek istiyorum
Sayın Başbakan bu sözleri, İmralı Adasıı’nda terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin son sürat devam ettiği, başta Barış ve Demokrasi Partisi BDP Milletvekillerinin İmralı’ya gitmek için kuyruğa girdiği bir zamanda yapılıyor olması, zamanlama açısından çok ilginç,
Siz adına ister ulusalcı, ister vatansever, isterse milliyetçi deyin çok sayıda vatandaşımızın, Hükümetin terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerden ve İmralı trafiğinden rahatsız olduğunun Sayın Başbakan farkında. Ve muhalefet cephesi her geçen gün, daha da genişlemekte
Böyle bir olumsuz tablo karşısında Sayın Başbakan çok endişeli. Malum çıkışla, bir yandan kendisine engel olarak gördüğü ulusalcı kesime Aba Altından Sopa göstererek tehdit etmek isterken, diğer yandan kaybettiği, edeceğini düşündüğü oyların yerine yenilerini koyabilmek için,, yine sözde Türkiye’yi terör belasından kurtarabilmek adına,her fedakarlığı yapmak kararlılığında olduğunu göstermek  adına, terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan pazarlıkları ve İmralı trafiği ni mazur gösterebilmek için, her türlü tepkiyi de, göğüslediği mesajını vermek istemektedir. 
¥ DEVAM EDECEK

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-4

Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum demenin anlamı nedir?-4
Ahmet YALVAÇ       07 Mart 2013 Perşembe

Ve her halukarda Sayın Başbakan, izlediği yolun tek çözüm yolu olduğu hususunda, saf vatandaşlarımızı ikna etmeye, alıştırmaya çalıştığı da anlaşılmaktadır.
Bu gibi kandırmacalar ve göz boyama ile, bazı saf vatandaşlarımız kandırılmaya devam edilse bile, ben şahsen bu gibi oyunlarla, artık sonuç alınabileceği kanaatinde değilim.
Bir de yeni Anayasa çalışmalarının son aşamaya geldiği bir zamanda, AKP, BDP, Milli İstihbarat Teşkilatı MİT yetkililerinin böyle bir zamanda İmralı Adasına malum ziyaretleri sıklaştırmalarının asıl amacı da şudur:
Anayasa da yapılacak temel değişikliklerde, terörist başı Abdullah Öcalan’ın onayını almak. Bunlar daha ziyade, Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri ile ilgili. Nedir bu Maddeler: Türkiye Cumhuriyeti vatanı ve milleti ile bölünmez bir bütündür, Türk Bayrağı değiştirilemez, başkent Ankara dır, resmi dil Türkçe dir gibi.Başka değiştirilmesi istenen maddeler de var ama, asıl amaç; değiştirilemez bu maddeleri değiştirmek. Eğer bu ana hükümler değiştirilebilirse, diğer bir çok hüküm, bu değişiklik etrafında şekillendirilebilir.
İleri Demokrasi ve Demokratik açılım söylemleri ile yola çıkıldığında, başta Sayın Başbakan ve diğer Yetkililer, Demokratik açılımın ne olduğu hususunda eveleyip, geveliyorlardı ve dillerinin altındaki baklayı çıkarmaya bir türlü cesaret edemiyorlardı. Şimdi, yapılan tüm çalışmaların Abdullah Öcalan’ı parlatıp demokrasi ve barış kahramanı yapıp, parlatmak, böylece hapisten kurtarıp, Meclis’se girmesini sağlamak, bu arada, Anayasa’da yapılacak temel değişiklikler ile, Türkiye Cumhuriyeti’nin federal bir yapıya geçmesine yasal bir zemin oluşturmak
Bu itibarla Sayın Başbakan’ın milliyetçilik çıkışları ile Halkımızın tepkisini çeken bu son beyanatların da, daha önce planlandığı anlaşılan böyle bir hedefe yönelik olduğunu söyleyebiliriz. 
 ¥ DEVAMI VAR

VATAN SEVERLİK NEDİR!?...

VATAN SEVERLİK NEDİR!?...
                                 Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
Sevgili  Anayurt Okurları, daha Silivri gerginliği geçmeden, Siyasiler başka konularda verdikleri demeçlerle yeni gerginlikler yaratıyorlar, hukuki sonuçları olacak başka tartışmaları da başlatıyorlar Bu arada Boğaziçi Köprüleri ile bazı oto yolların işletme hakları, sözde özelleştirme kapsamında 25 yıllığına özel sektöre devredildi Vatanseverlik Nedir başlığı altında bu gün, öncelikle bu konuları ele alarak işe başlamak istiyorum
            Burada vurgulamak istediğim husus şu:Siyasiler Toplumu sürekli germeye, iş  yapma yerine,, laf üretmeye,mazeret üretmeye, kendilerine göre bir yönetim biçimi oluşturmaya; rejimi değiştirmeye çalıştıkları sürece, hiç bir sorunumuzu çözemeyiz.
            Böyle bir gidişattan artık bıktık usandık Bu itibarla Halkımız olup bitenleri görüp anlamalı, oyları ile, bu sorunu mutlaka çözmelidir.
            BÜLENT ARINÇ'IN, BENDE OLSAM DAĞA ÇIKARDIM SÖZLERİNE NE DEMELİ!?...
            Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın bu sözleri ,17 Aralık 2012 Pazartesi günü yayınlanan bazı gazetelerde yer aldı. Şimdi bu sözü ve ne maksatla söylendiğini biraz açmak istiyorum
            Sayın Arınç; BDP li ye yapılan bana yapılsa, dağa çıkardım demiş. BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ta, Sayın Arınç ın empati yapmasından çok memnun olduğunu söyleyerek mukabelede bulundu.
            Şimdi BDP li lerin ne söylediklerine, ne yapıklarına bir bakalım, ondan sonrasında, Sayın Arınç ın sözleri ile neyi kastettiğini açıklamaya çalışalım
            Barış ve Demokrasi Partisi BDP yöneticileri ve sempatizanları, barış ve demokrasi adı altında yaptıkları çalışmalar ve söylemleri ile,Türkiye nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ne aykırı hareketlerde bulunuyorlar, bu konuda Anayasal suç işliyorlar. Daha açık söyleyeyim; önce Merkezi Hükümetten ayrılıp bir federal bir yapı oluşturmak, sonrasında Türkiye den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmak istiyorlar.
            BDP l ilerin yaptıkları kongrelerde basına yansıyan bilgi ve görüntülerde Türk Bayrağı yerine Abdullah Öcalan ın büyük boy resimlerini astıklarını, istıklal marşı okumadıklarını, PKK ve Abdullah Öcalan lehine sloganlar attıklarını çok gördük, çok duyduk.
            Tutuklanan KCK lı lar da, Anayasamız gereğince suç teşkil eden bölücülük fiilini işledikleri için, tutuklanıp hapse atıldılar. Tabi ki, kck nın PKK terör örgütünün şehir yapılanması olduğunu burada belirtmiş olalım.
            Başta BDP Eş Başkanı Gültan  Kışanak ve diğer yöneticiler, askerlerimizi ve sivil halkı öldüren PKK terör örgütü militanları için; onlar bizim silahlı gücümüz, PKK nın Başı Abdullah Öcalan ise, bizim Liderimiz diyorlar.Kaldı ki Liderimiz dedikleri Abdullah Öcalan, PKK nın başı olmaktan, asker ve sivil  30 bin vatandaşlarımızın ölümünden sorumlu tutularak, adil bir yargılama ile suçlu bulunmuş, idam cezası kaldırıldığından, müebbet hapse mahkum olmuştur.Ve şu anda İmralı adasında gözaltındadır.
            Bu nokta da Gültan Kışanak gibi diğer  BDP li yöneticiler de, suçu ve suçluyu övmekten dolayı bir suç işliyorlar, Sayın Arınç ta söylemleri ile, bir Anayasa suçu işleyenlere sözleri ile destek veriyor. Dolayısı ile, Sayın Arınç ta bir Anayasa suçu işlemiş oluyor.
            Burada şu hususu özellikle belirtmek istiyorum:
            Önceki hükümetler zamanında PKK nın kurduğu mayınlı tuzak, yada PKK ile meydana gelen silahlı çatışma neticesinde hayatını kaybeden askerlerimiz için herkes, PKK terör örgütünü kınarken, BDP l iler, t açıktan kınamazlardı ama, PKK bizim silahlı örgütümüz demezlerdi; diyemezlerdi Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin iktidara gelmesi ile, böyle manzaraları çok görmeye başladık.
            Sayın Bülent Arınç ın bize ters, ya da yanlış gelen davranış ve açıklamalarda bulunduğunu, radikal çıkışlar yaptığını önceden beri biliyoruz. Ama ettiği bütün sözlerde, radikal çıkışlarda yalnız olduğunu söyleyemeyiz. Bütün bunları, söyleyene değil, söyletene bak şeklinde anlamak daha doğru bir yaklaşım olur.
            Buradan bazı konulardaki Hükümet politikasının bir parçası olarak, yapılmak istenen şeyin, Sayın Bülent Arınç, ya da bir başkası kullanılarak, bilerek bir şekilde sızdırılmak istendiğini de, düşünebiliriz.
            Eğer bazı konularda yetkili kişilerin Sayın Arınç veya bir başkası olsun fark etmez, söyledikleri sözler, ya da açıklamalar Toplumda büyük bir tepki ile karşılanırsa, o zaman Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan devreye girer, söz konusu sözler, ya da beyanlar, onun şahsi düşüncesi deyip, konu kapatılmak istenir. Bunu çok örneklerini gördük. Örneğin yeni atanan Diyarbakır Eniyet Müdürü şöyle demişti; Dağda ölen teröriste ağlamayan insan değildir demişti. Sayın Bülent Arınç, ve birkaç önemli yetkili bu söze sözde insani nedenlerle katıldıklarını beyan etmişlerdi ama, Toplumdan büyük bir tepki gelince, Sayın Başbakan aksini söylemişti. Herhalde Sayın Başbakan ın böyle bir açıklaması ile, Sayın Bülent Arınç, her halde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır.
            Eğer çoğu konuda benzer görüşleri paylaşmasa, Sayın Başbakan, Sayın Arınç ı her halde çoktan görevden alırdı
            Peki Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Emniyet Müdürünün dağda ölen teröristler için sarf ettiği sözlere katılmadığını söyledi de ne oldu? Görevinden mi aldı? Bunun vukuatlı birisi olduğunu bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. İşte ustalık bu gibi zor durumlarda, bir insanın ortaya koyduğu davranış biçimiyle ilgilidir.
            Şimdi tekrar Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın sarfettiği son söze geliyorum ve şu soruyu sormak istiyorum: Eğer işledikleri suçlardan dolayı içeri atılan KCK lı lar, ya da dağdaki PKK lı teröristler, Türkiye Cumhuriyeti nin kanunlarına uysalardı, Anayasa suçu islemeselerdi, şu anda birilerinin hapiste, ya da dağda olmalarına gerek kalır mıydı? Elbette kalmazdı. Şimdi Sayın Arınç a bir soru daha soralım
            Çocuklarını vatan borcu için askere gönderen, ama PKK ile çıkan çatışmada, yada PKK nın kurduğu mayınlı tuzakların patlaması neticesinde evlatlarını kaybeden anaların söylediklerine bakalım Vatan sağolsun
            Peki bu şekilde vatan uğruna evlatlarını kaybeden bu acılı analar, babalar devlete isyan edip, dağa mı çıkıyorlar.
            İşin garip tarafı şurada… Evlatların vatan borcu için askere gönderen, şehit olduklarında vatan sağ olsun deyip, acılarla bağırlarına taş basıp, kanunlara saygı gösteren insanların çoğu, fakir, ya da orta halli insanlar. Bu insanlar, Dinlerine ve devletine bağlı insanlar. Ve en önemlisi de, AKP ye Müslümandır, Dindar insanlardır gibi samimi duygularla oy verip destek olan, kendilerini iktidar yapan birilerine, vefa duygusu ile biraz saygılı olmaları gerekirken, söylediklerine bakın. Yazıklar olsun!...
            Sayın Bülent Arınç vasıtasıyla yapılmak istenen husus aslında şudur:
            Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı, Anayasa suçu işleyerek dağa çıkan, ya da hapise giren PKK militanlarını, özellikle de Abdullah Öcalan ı hapisten kurtarmak maksadı ile bir genel af çıkarmaya zemin hazırlamak. Abdullah Öçalan ı doğrudan serbest bırakamayacaklarına göre, önce ev hapsine almak, sonrasında serbest bırakıp, lider sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sokabilmek.
            Biliyorsunuz,hapisteki bir kısım BDP li ler, KCK lılar, PKK lı lar ölüm orucuna yatmışlardı. Talepleride şunlardı: Kürtçe savunma hakkının tanınması Abdullah Öcalan a özgürlük… gibi taleplerle ölüm orucuna yatmışlardı. Sözde kimse bu mahkumları kararlarından vazgeçiremedi. Sonunda Abdullah Öcalan ın kardeşini İmralı ya ricacı gönderdiler, Abdullah Öcalan da, mahkumlardan eylemlerine son vermelerini istedi, onlarda böylece eylemlerine son verdiler. Bu işin sonunda Hükümet ve Devletin yetkilileri, Abdullah Öcalan a teşekkür için sıraya girdiler.
            Buna benzer hareketleri hep yapıyorlar. Terör eylemleri ne zaman artış gösterse, hemen Abdullah Öcalan la görüşmeye başlıyorlar, ondan yardım talep ediyorlar. Amaç belli;Abdullah Öcalan ı parlatmak, sonrasında hapisten kurtarılmasına zemin hazırlamak.
            Bütün bunlar bir planın, bir programın parçası. Biz de bu noktada bir şeyler söyleyelim. Devlet, bir terör örgütü ile,terörün nasıl önleneceğini görüşmez, onun liderinden yardım talebinde bulunmaz, suçluyu, ya da suçluları mazur gösterip, onları hapisten kurtarmaya çalışmaz. Eğer mevcut durum bu ise, orada devlet ciddiyetinden, devlet adamlığından bahsedilemez, bilinmiş ola!...
            Önceki yazımda Silivri konusunda belirtmiştim; Ergenekon Tertibi ile, ne kadar işe yarar vatansever TSK mensubu komutanlar, ünlü bilim adamları, gazeteci ve televizyoncuların içerde tutulmalarının nedenlerinden birinin, bir genel af çıkartılması hususunda, bu gibi insanların bir koz olarak kullanılmak istendiğini belirtmiştim. Zira ancak böyle bir durumda, vatansever bu insanlarında serbest kalabileceği kanaati yerleştirilmek istenmektedir.
            BOĞAZİÇİ KÖPRÜLERİ İLE OTO YOLARIN İŞLETİLMESİ NEDEN ÖZEL SEKTÖRE DEVREDİLDİ?
            Buna aslında neden özel sektöre satıldı demek daha doğru bir tanım olur. Zira 2 Boğaziçi Köprüsü ile, bağlantılı oto yolları, para basar gibi devlete gelir getiriyordu.Eğer durum bu idi ise, Altın Yumurtlayan Tavuk, özel sektöre neden devredildi sorusunu sormak gerekiyor. Burada birilerini zengin yapmak niyeti olsa da,Hükümetin bütçe açıklarını kapatamayacak durumda olması, dolayısı ile günü kurtarmaya çalışıyor diye de özetleyebiliriz.
            Bu köprüler milletin parası ile yapılmış kamu mallarıdır. Sonra 25 yıllığına sözde kiraya verilmesi, ileriki kuşakların haklarına tecavüz etmek demektir. Dolayısı ile Siyasilerin buna hakkı olmadığını belirtelim
            Hükümetin savurgan harcamalar yaptığını, günü kurtarmaya çalıştığını, Muhalefet Partileri, sivil toplum örgütleri, çoğu vatandaşlarımız hep söyledi. Ama Hükümet bunlara tepki olarak ağzına geleni söyledi, her konuda rekor kırmaya devam ettiğini söyledi. Nihayetinde yanlış hesap, savurganlık, sonucunu gösterdi, Hükümet gelir temin etmek için Boğaziçi köprülerini ve bağlantı oto yollarını başkasına devretmek zorunda kaldı. Şimdi sırada altın yumurtlayan tavuklardan, Milli Piyango İdaresi nin satılması var. Söyleyebileceğim husus şudur.
            AKP Hükümetinin, Türkiye yi yönetemediği, artık ona oy verip, iktidar yapan vatandaşlarımız tarafından da, görülüp anlaşılması, gereğinin yapılması lazım
            Saygılarımla
            Anayurt Gazetesi 19 Aralık 2012 Çarşamba

20 Aralık 2013 Cuma

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 1

Türkiye’nin etnik yapısı-1
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 25 Mart 2013 Pazartesi

Sevgili Anayurt Okurları, Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır başlığı altında ele aldığım konulara bir süre ara verip, sonrasında kaldığımız yerden tekrar devam etmek istiyorum.
Aslında bu yeni başlık altında ele alacağım konular da, Türkiye’de siyasi dengenin nasıl sağlanacağının başka bir boyutudur. Ama konu bu defasında biraz farklı Bu noktada, özellikle Kürtlerin etnik kökeni konusunda bilimsel araştırmalara dayalı önemli bilgiler vermek istiyorum
Zira Türkiye’de Kürtlerden başka etnik gruplar da olmasına rağmen, Çerkez, Laz, Boşnak, Arnavut Arap gibi, bunların Türk kimliği ile bir sorunları yok. Özerlik falan gibi istekleri de yok. Bunların tamamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına saygılı vatandaşlarımız
Aslında Türkiye’de kimseye etnik kökeninden dolayı ayrımcılık yapılmıyor. Terör yanlısı Kürt grupların Ana dilde eğitim talepleri ile sözde kültürel haklar bağlamında ileri sürülen talepler ile, özerklik gibi talepler, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni bölüp, parçalamaya yönelik girişimlerdir. Bunların arkasında da, emperyalist güçler vardır.
1800 lü yıllar ile,1900 lü yılların başlarında en büyük  emperyalist devlet, Büıyük Britanya İmpararluğu idi,yani İngilizler idi.Günümüzde ise, en büyük emperyalist devlet, Amerika Birleşik Devletleri, yani Amerikalılardır.
Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet döneminde çıkan Kürt isyanları ile, Ermeni isyanlarının arkasında da, hep emperyalist devletler vardır. Bir de Çerkez Ethem ayaklanması gibi,başka ayaklanmalar, ya da ayaklanma girişimleri de olmuştur tabi ki. Bunların hepsi etnik temele de dayalı değil. Bütün bu grişimleri, tarihten gelen husumetlerinden dolayı, Batı’nın Türkleri engelleme, ya da yıkmaya çalışma faaliyetleri olarak değerlendirebiliriz.
Eğer bu gün bile bazı vatandaşlarımız, ayrılık yanlısı Kürtlerin yukarda saydığım ana dilde eğitim, Kürtçe televizyon, ana dilde savunma gibi taleplerini, masumane talepler olarak değerlendirebiliyorsa, emperyalist devletlerin talepleri doğrultusunda hareket eden Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’ye Dindardır, dürüsttür gibi gerekçelerle oy verebiliyorsa, özellikle de Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’a  açılım-saçılım söylemleri ile Türkiye’yi getirdiği nokta orta da iken, hala alkış tutabiliyorsa, durumumuz gerçekten vahim demektir.Bu gibi hususlarda çok yazdım, çok şeyler söyledim. Merak edenler, Gazetenin web sayfasına girip, önceki yazılarıma ulaşabilirler.      
 ¥ DEVAMI VAR

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 2



Türkiye’nin etnik yapısı-2
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 26 Mart 2013 Salı

Emperyalist devletlerin, başta Amerika Birleşik Devletleri’nin bizleri bölüp parçalamasını artık çoğu kişi gördü, anladı ama, yukarda vurgulamaya çalıştığım üzere, biz Türklerin de bazı zayıf yanları, zaafları var. Sonuçta uyanık olmak zorundayız ve , duygularımızın esiri de olmamalıyız

En büyük sorunlarımızdan biri; okumayı, araştırmayı fazla sevmiyoruz. Bu husus, herkes için geçerli. Şimdi tekrar etnik konulara dönüyorum
Yaşadığımız iç ve dış sorunlarımızın nedenini etnik anlamda incelemeye almamızın asıl nedeni, bir etnik grubu yüceltirken, diğerini aşağılamak, ya da küçümsemek te değildir.
Bazı yanlış anlama, ya da bilgi noksanlığından kaynaklanan hususları, bilimsel araştırmalardan da yararlanarak ortaya koymak, sonuçta Halkımızın emperyalist devletlerin oyununa gelmesini önlemek. Ve bu gibi bilgilerle, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini korumaya yardımcı olmak  Bu hususu, tekrar vurgulamak istiyorum
Bu bağlamda Kürtlerin ayrı bir Halk olmadığını, bilakis; Türklerin bir kolu olduğunu ortaya koymaya çalışacağım. Yerleşim yeri bazında, bir Türk boyu olarak eski adlarını açıklayacağım Bu bilgiler, gerçeği öğrenen, ama kendini ayrı bir halk sanıp, emperyalist devletlerin oyununa gelip ,Türkiye’nin altını oymaya çalışan ayrılıkçı bazı Kürt vatandaşlarımızın, bu gibi eylemlerinden vazgeçmelerine, muhtemelen bir vesile olacaktır.
Kürtlerin bir Türk boyu olduğu yönündeki bilimsel araştırmaları muhtemelen 4-5 yıl önce bir televizyon programında bir Profesörden dinlemiştim. Bu bilgilerden yakın bir zamanda Köşem de de bahsetmiştim. Bir okur, merak etmiş olmalı ki, Anayurt Gazetesini telefönla aramış. O okur bana kitabın yazarını sordu. O an için bilmiyordum. Ama sonunda kitabı buldum. Yazarın ismi  Prof Dr Ali Tayyar Önder. 53 üncü baskı. Her halde bu bilgiden sonra fazladan birkaç baskı daha yapar. Bu kitaptan alıntılarla Türkiye’nin etnik kökenini özetlemek istiyorum.
Bu kitapta yer alan Türkler, Kürtler ve Türkiye’deki diğer etnik gruplarla ilgili bilgiler, sadece bu kitabın  Yazarının tespitleri ile sınırlı değil, başka Türk Bilim Adamları ile, Çin kaynakları, Rus, Macar, Ermeni, Çekoslovak, İtalyan, İngiliz Bilim Adamlarının referans bilgileri de var.
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’nin etnik yapısı-2
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 27 Mart 2013 Çarşamba


Aslında bu bilgileri Devleti Yönetenlerin, elindeki mevcut imkanları kullanarak, Halkımızın istifadesine sunmuş olsalardı, bu gün Türkiye bölünme noktasına gelmezdi.
Türkiye’yi şu anda yönetenlerin, vatanın ve milletin birlik ve bütünlüğünü sağlama husunda,bir kaygıları, bir tasaları yok.Bu itibarla bu gibi görevler de, maalesef bizim gibilere düşüyor.
Burada şu hususu da belirtmek istiyorum:
İşinde gücünde olan Kürt vatandaşlarımızın aslında, ayrılık – gayrılıkla bir ilişkileri yok
Bu itibarla terör yanlısı, ayrılık- gayrılık yanlısı olan ve Kürtler adına hareket ettiğini iddia eden grup, aslında azınlıktadır. Ve Kürtleri temsil ettikleri de söylenemez
Aslında bu grup ile, bu grubun yöneticilerinin tamamının Kürt olduğu da maalesef söylenemez. Örneğin PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ile BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın  Kürtçe bilmedikleri söyleniyor . Ve PKK’’nın iç yazışmalarında Türkçe kullanıldığı söyleniyor.Ben Sayın Başbakan’ın Selahattin Demirtaş için televizyonda önce Kürt olsun dediğini biliyorum. Peki bu sözü ile Sayın Başbakan acaba neyi kastetmek istedi?...
Burada bir şey daha söylemek istiyorum: PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Ermeni olduğu söyleniyor. Asıl adı Artin  Agopyan imiş.
Aslında bir insanın etnik kökeninin, Ermeni, Rum, Yahudi,,,vs olması asla bir suç unsuru, ya da bir aşağılama, ya da küçümseme vesilesi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bilincinde oldukları, bunun gereğini yaptıkları sürece, hiçbir sorun, hiçbir sıkıntı olmaz.Ama bazı insanların etnik kökeninden dolayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin altını oymaya çalıştıklarını görüyoruz, duyuyoruz. Bu konuda  önemli bir bir başka hususa daha değinmek istiyorum.
¥ DEVAMI VAR

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 4

Türkiye’nin etnik yapısı-4
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 28 Mart 2013 Perşembe

Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl Nisan ayında, 1915 yılında Türkler Ermenilere soy kırım uyguladılar gerekçesi ile, Türkiye aleyhine kampanya başlatırlar. Ve bu hususu her zaman Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmaya çalışırlar. Bu gün başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, dünyada bir  çok devlet, Türkler Ermenilere soykırım uyguladı tasarısını kendi parlamentolarından geçirdiler. Bakınız öldürülen Ermeni Agos Gazetesi Yazarı Hrant Dink bu konuda, ne söylüyor:

Türkler’in1915 de 500 bin Ermeni’yi öldürdüğü iddiaları doğru değil. Kayıp, ya da öldurüldüğü iddia edilen kişiler, tehcire, yani sürgüne uğramamak için, Din değiştirip ya Müslüman olduğu, ya da Kürt Alevi kılığına girip asıl kimliklerini gizlediklerine işaret etmektedir.
Şu anda MHP Milletvekili olan Prof Dr. Sayın Yusuf Halaçoğlu’da  Hrant Dink’in tespitlerini destekler mahiyette bilgiler vermiştir. Sayın Halaçoğlu Alevi kılığında ki sözde Kürtlerin aslında gizlenmiş Ermeniler olduğunu söylemektedir. Böyle bir beyanatından dolayı, Sayın Halaçoğlu’nu Türk Tarih Kurunu Başkanlığı’ndan almışlardı.
Hrant  Dink, ayrıca şu bilgilere de yer vermektedir
Asıl kimliklerini gizleyen bu gibi Ermeniler, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli kurumlarında üst makamlarda görev yapmaktadırlar .Bu konudaki bilgi ve belgelerden, çıkan sonuçlardan, Ermenistan Makamlarının da rahatsız olduğu, işlerine gelmediği anlaşılmaktadır.Tam bu noktada, önemli makamlardaki gizli Ermenilerin kimliğini açıklayacağı sırada, Hrant  Dink’in öldürülmüş olması düşündürücüdür.
Hrant Dink’i bu gizli Ermenilerin öldürttüğü görüşüne yer verenler de var .Basın-yayında bu yönde bilgiler de yer aldı.
Şimdi bazı devletlerde, devlet, ya da hükümet başkanlarını seçerken, etnik kimlik te dahil, adayları nekadar sıkı bir incelemeye tabi tutuldukları husunda bazı örnekler vermek istiyorum
       Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa olmak üzere, bazı devletlerde özellikle Başbakan, ya da Cumhurbaşkanı konumundaki kişler, bu makamlara gelmeden önce, o makamla ilgili bilgi, tecrübe ,liyakat gibi hususları tespit edilmeye çalışılırken, etnik köken de dahil, bütün bilgiler ortaya dökülüyor. 
¥ DEVAM EDECEK

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 5

Türkiye’nin etnik yapısı-5
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT-  29 Mart 2013 Cuma


Örneğin ABD Başkanı Obama’nın Müslüman olup, olmadığı çok tartışıldı. Ama o Hıristiyan olduğunu söyledi. Fransa eski Cumhurbaşkanı Nikolai Sarkozy’nin de, Macar asıllı Yahudi olduğu biliniyor.Bu gibi araştırmalardan kimse de alınıp, gocunmuyor.Bu noktada ben şu hususa özellikle vurgu yapmak istiyorum:

Eğer özellikle Devleti Yönetenlerin, etnik kimlikleri bilinirse, mahzurdan ziyade, fayda sağlayacağı kanaatindeyim. Bu yöntem, Türkiye’de de uygulansa iyi olur
Eğer böyle bir yöntem uygulanmış olsa, hiçbir yönetici, Türkiye’nin aleyhine, ama kendi etnik kökenindeki bir devletin, ya da bir Topluluğun lehine davranışta bulunmaya cesaret edemez.
İmralı Adası’nda terörist başı Abdullah Öcalan ile ve BDP lilerle yapılan pazarlıklar, ve bu gibi faaliyetlerin son zamanlarda hızlandırılmış olması, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı, yasalara saygilı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile bir sorunu olmayan insanlarımızı yürekten yaralamaktadır.
Türkiye’nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumak ve kollamakla yükümlü olan ve bu konuda namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş olan Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’nın bu konuda görevlerini yaptıklarını maalesef söyleyemeyeceğim
Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumak ve kollamakla sorumlu olan ve bu konuda namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş olan bazı AKP yöneticilerinin, bazı Milletvekillerinin ve özellikle de BDP Yöneticileri ile, Milletvekillerinin meselelere yaklaşım tarzını,yasalarımıza aykırı beyanatları ile, eylemlerini anlamak, tasvip etmek  te mümkün değil.
Ve bizler Ülkemizin selameti açısından, geleceğimiz açısından, yasalarımızca suç sayılan fillerin nasıl ve niçin işlendiğini ve perde arkasını tahlil etmek ve tedbir almak zorundayız.
 ¥ DEVAM EDECEK

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 6



Türkiye’nin etnik yapısı- 6
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 30 Mart 2013 Cumartesi

TÜRKİYE’DE ETNİK

NÜFUS DAĞILIMI ( 2011 )
Sevgili Anayurt Okurları, Türkiye’deki etnik unsurların sayısını bilimsel olarak ortaya koymanın faydası şurada Örneğin çoğu kişi, Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlarımızın çoğunlukla Kürt olduğunu sanır.Ama bu husus maalesef doğru değil.Bizim insanlarımızın genelde okuma araştırma alışkanlığı olmadığı, yetkililer de, araştırmaya dayalı bilgileri Halkımızla paylaşmadığı için, sürec aynen devam edip gidiyor.
İnsanlarımız genel de okumayı araştırmayı sevmiyor ama, bu gibi konular da dahil, biliyormuş gibi her konu da, ahkam kesmeyi de, çok seviyor. Buna Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da dahil.
Türkiye’nin etnik yapısı ile ilgili sayımı yapan Kurum; Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK Sonuç bilgiler vatandaşlarımızın, sorulara verdikleri kendi serbest beyanlarıdır, cevaplardır. Rakamlar şöyle:
Etnik Kimlik      Nüfus               Oran                                                                %
Türk                 64 750 000      87.50
Kürt                 7.400 000        10.00
Arap                740 000             1.00
Zaza                 370 000            0.50
Çerkes             200 000            0.27
Laz                 200 000            0.27
Diğer                340 000            0.46
Toplam             74 000 000      100 00
Bu verilere göre Türkiye’nin nüfusu 74 Milyon olarak kabul edilmiştir. Nüfusun % 87.5 i Türk tür. Etnik grupların toplamı,% 12.5 tir.
Diğer başlığı altında verilen rakamda; Ermenilerin sayısı 60 000, Yahudilerin sayısı 25000, Rumların sayısı 1800 dür.
% 10 Kürt nüfusun dağılımı içinde bir şeyler söylemek istiyorum. Bu gün Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana,  Mersin Antalya gibi Büyük Şehir statüsünde olan yerleşim yerlerinde çok sayıda Kürt nüfusun yaşadığı bilinmektedir. Tatil yöreleri de öyle . Bakın terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ne demiş? Söylenen bu sözler, bazı gazetelerde de yer aldı. Doğu ve Güneydoğu Kürtlere verilecekmiş, Batı’da ise, Kürtlerle, Türkler bir arada yaşayacaklarmış. Abdullah Öcalan ile, yandaşlarının böyle şeyler söylemesi, böyle taleplerde bulunmaları doğal karşılanabilir.  
Ama Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan ile, AKP Kurmaylarının Anayasadan Türk ve Türklük ie ilgili maddeleri çıkarmak istemelerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin Üniter yapısını bozma girişimlerine,  Çoğunluk Türk nüfus ta olduğu halde, Türkleri azınlıkmış gibi gösterme gayret ve girişimlerine,
¥ DEVAMI VAR