12 Şubat 2014 Çarşamba

TOPLUMU SÜREKLİ NİYE GERİYORSUNUZ, AMACINIZ NE!?...

TOPLUMU SÜREKLİ NİYE GERİYORSUNUZ,
AMACINIZ NE!?...
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
       Sevgili Anayurt Okurları, bu gün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları nedeni ile başlayan ve büyüme eğilimi gösteren toplumsal olaylar nedeni ile, olup bitenler hakkında bende bir şeyler söylemek, bazı tahliller yapmak istiyorum
        Bundan bir süre önce hazırlanarak yürürlüğe konulan; Milli Bayramların nasıl kutlanacağına dair Yönetmelik gereğince, ATATÜRK anıtlarına Halkımız ve Sivil Toplum Örgütleri tarafından çelenk konulması yasaklanmıştı.Bu genelge hükümlerine göre de, çelengi sadece Milli Eğitim Bakanlığına bağlı birimler koyabilecekti.
       Ayrıca bu genelge gereğince, törene katılacak Resmi Görevlilerin sayısında da bir azalma ile, katılanların makam derecelerinde bir düşüş olduğunu görmekteyiz. Uygulamada görülenler ve törenlerde yaşanan manzaralar karşısında, çıkartılan bu yeni genelge ile, Milli Bayramlarımızı bize armağan eden ve Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ü küçültmenin ve onu Halkımızın gönlünden silmeye çalışmanın amaçlandığı anlaşılmaktadır.
     Yazılı ve görsel basından da okuduk ve gördük ki, başta büyük şehirlerdeki kutlamalarda, ve çoğu illerimizde, Halkımızın ve Sivil Toplum Kuruluşlarının ATATÜRK anıtlarına çelenk konulması aşamasında, polis engeli ile karşılaşılmış, ve nahoş hadiseler yaşanmıştır. Ama güvenlik güçlerinin bütün engellemelerime rağmen, bazı yerlerde büyük halk kitlelerinin kararlı ve ısrarlı tutumları karşısında, güvenlik güçleri geri adım atmak zorunda kalmış, Halkımız ve Sivil Toplum Kuruluşları çelenklerini Anıta bırakmışlardır.
      19 Mayıs Günü, kutlamalar nedeni ile, çoğu insanımız eline Türk bayrağını, pankartını, örgütler flamalarını alarak yollara, meydanlara koşmuş, yüz binler sel olup akmıştır.
       Aslında bu gibi Toplum hareketleri daha önceleri de yaşandı, yüz binler, hatta 1.5-2 Milyon insanımız yine meydanları doldurdu. Ne garip ki, Hükümet derinden gelen bu gibi toplum hareketlerinin nedenlerini tahlil edip, kendisi açısından bir ders çıkartacağı yerde, bu mitingleri ve Halk hareketlerini organize edenleri, bir bahane ile, bir kulp takarak, Ergenekon terör örgütüne üye olmak ve Hükümeti devirmeye çalışmak gibi gerekçelerle içeri almış, ve bu gibiler kaç yıldır hapiste yatmaktadırlar.
       Geçmişte başlayıp, Hükümetin bilinçli uygulamalarına karşı büyüyerek bu güne gelen Halk hareketleri noktasında, Yetkililere şu soruyu sormak istiyorum:
1-       Mustafa Kemal ATATÜRK ten alıp veremediğiniz ne?
2-       Sizler ATATÜRK ü sevmeyebilirsiniz; bunu normal karşılayabiliriz .Ama, sevenlere niçin müdahale ediyorsunuz, ATATÜRK anıtlarına çelenk koymalarına neden engel oluyorsunuz ?
3-       Unutmayınız ki ,Mustafa Kemal ATATÜRK Milli bir kahramandır.Çanakkale de göğsünü mermilere, bombalara siper ederek, Türkün makus talihini yendi, savaşın seyrini değiştirdi.Anadolu Toprakları, Yunanlılar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar tarafından işgal edilmişken, orduları dağıtılmlş, silahları elinden alınmışken, Millet fakir, aç ve sefil bir durumda iken, canını ortaya koyarak, Anadolu yu düşman kuvvetlerinden temizleyip, bizi bağımsızlığa kavuşturan, Cumhuriyetimizi kuran Milli bir kahramandan ne istiyorsunuz? Kadir kıymet bilen Milletimizin, Mustafa Kemal ATATÜRK ü unutmamasından niye rahatsız oluyorsunuz?
Şimdide bu soruyu tersinden soralım. Mustafa Kemal ATATÜRK, kişisel menfaat ve çıkar uğruna, ve rahat bir hayat yaşamak uğruna, Anadolu yu işgal eden İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar, Ruslar ile, iş birliği mi yaptı ki, Halkımızı ondan soğutmaya çalışıyorsunuz!?
4-       Bundan 1 Hafta 10 Gün kadar önce idi, Hükümet yanlısı olmayan birkaç gazetede şöyle bir haber okudum:
Ankara da Genel Kurmay Başkanlığının giriş kapısının ön tarafında 20-25  Metre kadar uzakta, ATATÜRK ün Ankara ya gelişinde karşılandığı yerde, karşılama olayını sembolize eden anıtın mermerleri kırılmış, pirinç metalden yapılmış yazılar sökülmüş, ya da tahrip edilmiş
                Bu durumu gören bazı duyarlı vatandaşlarımız, Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığı ve Valilik Makamı nezdinde şikayet te bulunmuşlar Yetkililer. konu ile ilgilenecekleri, tahrip edilen anıtı eski haline getirecekleri yerde,  topu başkasına atmışlar
          Peki Belediye ile, Valilik bu konu ile ilgilenmeyecek te, kim ilgilenecek? Bu baştan atmaya, sorumsuzluğa kim inanır?
         Buna benzer olaylar ilk defa yaşanıyor da değil. Atatürk anıt ve heykellerine saldırılar artarak devam ediyor. Bu gibi olaylar eskiden çok nadir görülürdü. AKP İktidarı ile artmaya başladı. Gidişat çok kötü!
          Bu vesile ile, Devleti her kademede idare edenlere sesleniyorum; kişisel olarak Mustafa Kemal ATATÜRK ü sevmeyebilirsiniz, ama o, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, bizim varlık nedenimiz. Ve onu seven milyonlarca insan var.Bu itibarla, Devletimizi korumak ve kollamak açısından, milyonlarca insana saygılı olmak açısından önce sizler saygılı olun. Sonrasında da, ATATÜRK e saygısızlık edenlere müsamaha etmeyin, ATATÜRK anıt ve heykellerine zarar verenleri bulun ve görevinizi yapın Ayrıca, ATATÜK ü koruma kanununun olduğunu da unutmayın.
                        DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA BİR SORU VE BAZI ÖNERİLER
         Bu vesile ile, Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde bir hususu gündeme getirmek stiyor ve onları göreve davet ediyorum.
         Diyanet İşleri Başkanlığı, Mustafa Kemal ATATÜRK ün emri ile kuruldu. Bu itibarla, Diyanet İşleri Başkanlığı,ATATÜRK ün Dine karşı, Dindarlığa karşı olan bir insan olmadığı yönünde beyanatlarda bulunsa, seminerler düzenlese; unun aksine hareket edenlerin maksatlı ve bir çıkar peşinde olduklarını açıklasa olmaz mı!?
          Sonra, Mustafa Kemal ATATÜRK ,mal varlığının büyük bir kısmını Devlete bağışladı. ATATÜRK Orman Çifliği ve arazisi bunlardan biri. Bu gün bu çiflikte süt ve süt mamülleri üretiliyor, bir çok insan buradan ekmek parası kazanıyor. Hatta Ankara Şehirlerarası Otobüsterminali AŞTİ bie, ATATÜRK  Orman Çiftliği arazisinin üzerinde kurulmuş. AŞTİ ye giren çıkan araçlardan, ve buradaki dükkanlardan aldığı kiralarla Belediye milyarlarca para kazanmaktadır.Peki bu noktada, Ankara Belediyesi, tahrip edilen anıt konusunda  neden görevini yapmaz, neden topu başkasına atar!?
        Bu noktada bir soruda, Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürütenlere soralım
        Diyanet İşleri Başkanlığını kuran, tüm mal varlığını Devlete, toplum yararına bağışlayan ve yıllarca öncesinden aramızdan ayrılan ve Devletimizin kurucusu ve milli bir kahramanın ruhu için, neden bir mevlüt okutmaz, neden onu hayır dualarla anmaz!?
        Müslümanlık, sadece namaz kılıp, oruç tutmaktan mı ibaret!?...
        Bu itibarla bu gün gelinen noktada, ATATÜRK ün bazı kesimler tarafından Din düşmanı imiş gibi algılanmasında, Diyanet İşleri Başkanlığının, ve burada göreve getirilenlerinde, ihmal ve kusurlarının olduğunu vurgulamak istiyorum.
         Burada bir tespitimi daha sizlerle paylaşmak istiyorum.Cami Cemaatinin çoğu Atatürk e doğrudan karşı olmasa bile, Dindar olduğu görüntüsü ile, Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN a oy verdiğini söyleyebiliriz
         Cami imamlarından bu güne kadar karşılaştıklarım arasında, Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN hakkında olumsuz beyanda bulunan birisine de pek rastlamadım.
         Geçenlerde 24 yaşındaki bir cami imamının Cuma vaazında bir siyasi parti lehine propaganda yapması üzerine, cemaatten 74 yaşındaki bir kişi, imamı sişyaset yapma diye uyarınca, genç hoca, yaşlı adamı tekme tokat dövmüş.Peki bu mu Müslümanlık!?...
       Bu noktada Dinin doğru anlaşılmasında, insanların çalışmaya yönlendirilmesinde, ATATÜRK ün doğru anlaşılmasında, iyi yetiştirilmiş bilgili, kültürlü cami imamlarına ihtiyaç olduğunu vurgulamak istiyorum.
         Çok önemli bir tespitimi daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
          Bu güne kadar, İmam  Hatip mezunu olup ta, ATATÜRK  ü seven, ama Dindar olduğu gibi gerekçelerle Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN ı sevmeyen birisine de pek rastlamadım. Bu gibi örneklerden anlamamız ve çıkarmamız gereken sonuç şudur:
         1-Din ve Dindarlık konusunun, bazı insanlar tarafından, özelliklede siyasetçiler tarafından her zaman sık kullanılan, kullanılmak istenen önem bir istismar alanı olduğunu söyleyebiliriz
          AKP İktidarının, İmam Hatipler, ve Türban gibi hassas konulardaki ısrarının, ve toplumu sürekli germesinin asıl nedeninin, Din ve Dindarlık olmadığını, bir amacın hedeflendiğini düşünebiliriz
          2-Doğruluğun, dürüstlüğün sadece Dindarların, özellikle de, Hanefi Mezhebinin tekelinde olmadığı vurgulanmalı ve herkese eşit davranılmalı
         Bu arada benim Hanefi Mezhebine ait olduğumu da söylemeliyim.
         3- Hiç kimse Dini inanç ve uygulamalarından dolayı, aşağılanmamalı,ayrım yapılmamalı,iş vermede bilgi, liyakat ve tecrübe esas alınmalıdır.
         4- İtibar görmede, imkanlardan yararlanma da, iyi vatandaş olma, Devlete, Millete katkı koyma kriteri esas alınmalıdır.
          5- ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına,  Cumhuriyete, ve onun değerlerine sahip çıkmak, emperyal güçlerin çıkarlarına karşı durmak için uyanık olmak, bu konuda mücadele etmek, eğitimli, ya da eğitim seviyesi yüksek olanların tekelinden çıkarılmalı, bu konuda Halkımızın tamamı bilgilendirilmeli, biliçlendirilmelidir
          Bu konuda aydın Din adamlarına ve herkese ihtiyacımız var.
                                           AKP İKTİDARI SONA DOĞRU MU YAKLAŞIYOR ?
      Daha önceleri yapılan Cumhuriyet Mitingleri ile, şimdiki19 Mayıs 2012 kutlamalarınI incelediğimizde, bazı ilginç detayları da görmemiz mümkün.
         Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN, mitinglere katılanlara solcu, kışkırtıcı gibi benzetmeler yapıyor, çeşitli kulplar takıyordu. Ben gördüklerimle, bu yakıştırmaların doğru olmadığını ortaya koymak istiyorum
         Hem bizzat katıldığım mitinglerde gördüm, katılmadığım mitinglerde ise, gazetelere yansıyan resimleri incelediğimizde; mitinglere katılanların içinde yaşlı, ya da genç, başı eşarplı, örtülü, ya da tipik türbanlı bayanlar da var.Demek ki, katılanların hepsi, Sayın Başbakanın dediği gibi solcu değil
        Sayın Başbakana bu durumu sorsanız; muhtemelen şöyle der: bunlar muhalefet tarafından giydirilmiş hanımlar!
         Benim kişisel olarak gözlemlediğim husus şu: Dindar kesim, ya da muhafazakar kesim diye de adlandırabileceğimiz kesimde de huzursuzluk her geçen gün artıyor, bu itibarla da, Hükümeti uyarmak, protesto etmek anlamına gelen mitinglerde, tesettürlü, türbanlı, muhafazakar kesimden katılan bayanların sayısında gözle görülür bir artış görüyorum
         Bu itibarla bu görüntüleri, AKP sona doğru yaklaşıyor diye algılayabiliz. Tabi ki, bunun başka emareleri de var.
        Bir kere terör örgütü PKK nin üst düzey yöneticileri ile müzakere yapıldığı iddiaların, Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN ın önce reddetmesi, arkasından basına yansıyan dış kaynaklı Wikileaks belgeleri sayesinde ortaya çıkması, ve nihayetinde, gerektiğinde Devlet teröristlerle de müzakere yapabir demek zorunda kalması, muhafazakar kesimde oy kaybına vesile oldu. Dindar kesimden çoğu insan, özellikle de, terörden zarar gören, ya da evlatlarını kaybede aileler ve bunların yakınları nezdinde, Sayın Başbakan artık güvenilirliğini yitirdi. Ve kendisi aksini iddia etsede, artık her geçen gün, aslında oy kaybediyor.
         Yapılan zamlar neticesinde, hayatın her geçen gün zorlaşması, özellikle dar kesimi bunalıma sokuyor. Sayın Başbakan, her konuda rekor kırdıklarını iddia etse de,vatandaş buna artık inanmıyor. Zira aslında kırılan rekor değil, düşük gelirli vatandaşın belidir.
         Elektrikte yapılan zam; % 9, doğal gaza yapılan zam; % 18. Diğer zamlar hariç
         Ama, memura yapılan yıllık zam; toplam % 7.5.
         Bu manzaraya artık kim inanır.?
         Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin İktidara geldiği yaklaşık 10 yıldan beri, hassas ve tartışmalı konuları gündeme getirerek, toplumu sürekli gerdiğine daha önceleri her vesile değinmiştim. Bu gün geldiğimniz noktada, AKP ye oy veren Dindar kesim ile, onu İktidar yapan Merkez Sağ seçmen, bu dururmdan çok rahatsız, ve yeni arayışlar içerisinde
         Bu gün gelinen noktada, işçi tepkili, memur tepkili,sendikalar tepkili, işverenler tepkili, öğrenciler tepkili, şehit aileleri ve yakınları tepkili, çiftçi tepkili, ataması yapılamayanlar tepkili, sağlıkçılar tepkili, eczacılar tepkili Peki, Sayın Başbakanın deyimi ile bunların hepsimi solcu, hepsimi karıştırıcı insanlar!?...
        Gittikçe büyüme, yayılma eğilimi gösteren toplumsal olayları iyi değerlendirmek, iyi algılamak lazım!
                                       İKTİDARLAR HALKA HİZMET İÇİN VARDIR
        Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN, iyi gitmeyen her konuda birilerini suçluyor, kendisine hoşuna gitmeyen sorular soran, yada bir şeyler yapmasını isteyen, çiftçiyi, öğrenciyi, şehit yakınını…herkesi azarlıyor, hatta hakarete varan sözler sarfediyor. Sarfettiği sözlerden bazıları şöyle:
        İşsizlik dünyanın her yerinde var. Bu senin özel  sorunun. Başka biri için; al ananı da götür.
         Peki bunlar ağza alınacak, söylenecek laflar mı, hele bir Başbakana hiç yakışır mı?
         Eğer işsizliği önlemek, sorunlara çözüm bulmak, bir Başbakanın görevi değilse, kimin işi!?
         Vatandaş kendisine hizmet etsin, sorunlarını çözsün diye oy verdi, kendisine hakaret etsin diye değil.
          Sayın Başbakan, kendisini eleştiren gazeteciye kötü bir insanmış gibi bakıyor, ona hakarete varan sözler sarfediyor, patronuna baskı yaparak onunu işten attırıyor
          Kendini eleştiren, kendisine destek olmayan gazete patronlarını, iş adamlarını, tehdit ediyor
          Bilim adamlarını dinlemiyor. Sanatçıları azarlıyor…vs vs !
          Bu ve bunun gibi yaklaşımlardan çıkan sonuç şu:
          Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN ın eleştirilere tahammülü hiç yok. Kendisinin her söylediğinin, yaptığının doğru olduğuna inanıyor,bu konuda hiçbir kimseyi dinlemiyor, herkesin kendisini kayıtsız şartsız beğenmesini, desteklemesini istiyor.Bu gün gelinen nokta, sivil bir dikdatörlüktür.
            Bu gün gelinen noktayı patlamaya hazır bir bomba gibi değerlendirebiliriz.
            Saygılarımla.
(Anayurt Gazetesi 28 Mayıs 2012 Pazartesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder