12 Şubat 2014 Çarşamba

DP VE SİYASET; DEMOKRAT PARTİ NASIL BİR YOL İZLEMELİ ?

DEMOKRAT PARTİ  NASIL BİR YOL İZLEMELİ ?
       Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
       Sevgili ANAYURT  Gazetesi Okurları,enerji konusuna bundan sonrada devam edeceğim. Ama Türkiye artık seçim ortamına girdiğinden zaman zaman siyasi konularla da ilgili yazılar yazıp,yorumlar yapacağım.Zira işlerin her konuda düzelmesi,siyaset ve siyasilerin kalitesinin yükselmesine bağlı.Yazacaklarım sadece enerji ve siyasi konularla da sınırlı kalmayacak , başka  önemli konularla da bilgi, tecrübe ve araştırmalarımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
       Bugün, DEMOKRAT PARTİDE 15- 16 Ocak 2011 tarihlerinde  yapılan büyük kongre hakkındaki izlenimlerimi sizlere aktarmak,bundan sonrasında nasıl bir çalışma tarzı uygulanması gerektiği hususundaki görüş ve önerilerimi sizlerle paylaşmak  istiyorum.
       Bilenleriniz muhakkak vardır ama, bilmeyenleriniz için hatırlatmak maksadıyla yazıyorum.Ben 2007 Milletvekili seçimlerinde K.MARAŞTAN Demokrat Parti Milletvekili Adayı idim. Bu itibarla benim Demokrat Parti hakkında yazacaklarım, diğer yazarların yazdıklarından farklı yaklaşımlar içerebilir.
       Demokrat Partide genel başkanlık için (6) adayın çıkması, Partiye ilginin arttığını gösterir. Bu husus, DP ve Türk demokrasisi için sevindirici bir gelişmedir.
      Sayın CİNDORUK un tansiyonunun yükselmesinden dolayı adaylıktan çekildiğini düşünenler olsa bile, ben aynı kanıda değilim. Zira sayın CİNDORUK  Partiyi toparlamak için genel başkan olduğunu,daha genç arkadaşların ortaya çıkması halinde, bu görevi onlara devredeceğini daha önceleri zaten söylemişti.Bu itibarla ben sayın CİNDORUK u gönülden kutluyorum.
      Ben ayrıca sayın CİNDORUK’un Milletvekili olarak Meclise girmesini de şahsen çok istiyorum.Zira Mecliste de onun gibi bilgili tecrübeli ve dik duruş gösteren politikacılara ihtiyaç var.Her zaman genç olmayı ön plana çıkaranlara ben şu hususu hatırlatmak istiyorum.İstisnalar kaideyi bozmaz ama,Devlet Adamı maalesef kısa zamanda yetişmiyor keşke yetişse..!
     Genel başkan adaylarının konuşma sırası soyada göre yapıldı.Daha önceleri de tahmin ettiğim gibi sayın Ahmet ÖZAL’ın konuşmalarından da onun dolu bir insan olduğu sonucuna vardım .Ama bir şekilde onun ekonomi bilgisinden yararlanılmalı diye düşünüyorum. En azından Milletvekili olarak Meclise girmeli .
     Sayın Rıfat SERDAROĞLU’nun siyasi geçmişini ve salondaki konuşmasını da dinlediğimde onunda dolu olduğunu gördüğümü söyleyebilirim.Ama onunda ismi idari heyette yok. Sayın SERDAROĞLUN’dan da azami bir şekilde yararlanılması gerektiğini söylemek istiyorum. O da Milletvekili olarak Mecliste yerini almalı 
    Sayın ÖZAL ve sayın SERDAROĞLU gibi değerlerden azami bir şekilde seçim döneminde nasıl istifade edileceği hususlarına ayrıca değineceğim.
     Sayın Namık Kemal ZEYBEK , konuşması ile büyük bir hatip olduğunu gösterdi. Konuşmasını tamamladığında ise , onu dinleyenler ayakta alkışladı. 
     Onun bir bilim adamı ve müthiş bir hatip olduğunu göz önünde bulundurursak sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve AKP’nin işinin artık hayli zor olduğunu söyleyebilirim.
      Ben  insanlarla çok iç içe olduğum için  nabız yoklamalarında da bulunuyorum.İnsanlara sayın Namık Kemal ZEYBEK hakkında ne düşündüklerini soruyorum.Büyük çoğunluk hep olumlu  şeyler söylüyor. Bu hususu DP ve Türkiye için sevindirici bir gelişme olarak görüyorum.
      Sayın ZEYBEK hakkında olumsuz düşünenler genelde MHP ye oy verenler. Bunun nedenini tam anlamış değilim. Ama sayın ZEYBEK e konuşmalarında MHP’ye vurmamasını öneririm. Zira MHP de Meclise girmeli.
      Sayın ZEYBEK i tanımadığını söyleyen az sayıda insana da rastladım. Bunlarda AKP li olduğunu söylüyorlardı.İşin burası çok önemli
       Buradan bazı vatandaşlarımızın sadece SAMANYOLU TV gibi AKP yanlısı televizyonları  izledikleri anlaşılıyor. Özünde AKP’li olmadığı  halde AKP ye oy veren Merkez Sağ  seçmenin kafasının karıştırılmasında Hükümet yanlısı televizyonların ve gazetelerin çok etkili olduğunu söyleyebilirim.
        Ben sayın ZEYBEK’i TV programlarında ki konuşmalarından tanıyorum.İş yürütme şeklini ve bu konudaki bilgisini, tecrübesini pek bilmiyorum.Ve bu konuda benim fikrimi soranlara şu cevabı veriyorum:
       Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti ile ve onu Kuranlarla bir sorununun olmayışını ilk etapta yeterli görüyorum.Zira AKP Hükümetinin İktidara gelmesiyle yaşanan sorunlar buradan kaynaklanmaktadır.
        Bundan sonrasını;Demokrat Partiyi Meclise sokmasını, hatta iktidara taşımasını uygulayacağı yönetim şekline ve ortaya koyacağı plan ve projelere bağlıyorum
        Ben sayın Namık Kemal ZEYBEK’i Demokrat Parti Genel Başkanlığına seçilmesinden dolayı kutluyor ve başarılar diliyorum.Ve ben kendi adıma söz veriyorum; plan ve proje konusunda payıma düşeni seve seve  yerine getireceğim
       Sayın Başbakanımızın da zaman zaman tek Vatan, tek Bayrak, tek Millet, tek Dil dediğini biliyoruz Ama PKK’lıların Haburda bayram havası içerisinde karşılanmaları, Demokratik Açılım ..vs gibi söylemlerinden dolayı Halkımızın kafası oldukça karışık.Ben bunu şuna bağlıyorum:
       Sayın Başbakanımızın daha seçilmeden önce , yabancı devletlere ne gibi vaatlerde bulunduğunu pek bilmiyoruz.Bu itibarla sayın başbakanımız söylemleri ile eylemleri arasında yalpalıyor olabilir
     Sonra Büyük Orta Doğu Projesi(BOP) Eş Başkanı olduğunu sayın Başbakanımız kendisi söylüyordu
     ABD Dış İşleri Bakanı Condalessa RİCE  BOB’u şöyle tarif ediyordu:
      Atlas Okyanusundan,Orta Doğuya Pakistan’a kadar 22Devletin sınırları değişecek.Bu ülkelerin hepsi İslam ülkesi ve aralarında Türkiye de var
       Aslında sayın Başbakanımızın Meclisten bir yetki almadan yabancı bir Devletin üstelik ülkeleri bölme projesinde görevli olduğunu açıklaması bir suç unsuru Ama çoğunluk İktidar Partisinin elinde olduğundan maalesef bir şey yapılamıyor.
      Bu itibarla Demokrat Partinin Meclise girmesi, başta sayın Başbakanımızı olmak üzere, AKP yi ve Türkiye’yi de büyük bir sıkıntıdan ve tehlikeden de kurtarır.
      Adalet ve Kalkınma Partisi kendine tevdi edilen İktidar Olma yükünü maalesef taşıyamıyor.Halkımızda her konuda büyük bir korku ve tedirginlik var Milletimizin bu korku ve endişeyi bir seçim dönemi daha taşıyabileceği kanaatinde değilim .
       Bu itibarla sayın Namık Kemal ZEYBEK in bir Türk Dünyası araştırmacısı, bir ATATÜRK hayranı ,müthiş bir hatip olmasını da göz önünde bulundurursak, Türkiye’nin yeniden normalleşmesinde Halkımız için bir umut kaynağı olacağı kanaatindeyim.
YENİ KURMAY HEYETİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM VE İŞ YAPMA HAKKINDAKİ ÖNERİLERİM
     Çoğu Partili ,Genel İdare Kurulu Üyelerinin isabetli seçilmediği kanısında.Bu hususu ben, sayın ZEYBEK in adaylığını geç açıklamasına, dolayısı ile zaman darlığına bağlıyorum.
      Acilen yapılacak işler:
      Örneğin Ankara da iyi çalışmayan, bir varlık gösteremeyen İlçe Teşkilatları var. Aslında bu gibi yerleri çoğu Partililerin bildiğine inanıyorum.Böyle İlçe Teşkilatları hemen acilen tasfiye edilip,yeni yönetimler oluşturulmalıdır.
      Ben diyorum ki, Ankara’nın diğer ilçeleri de Çankaya İlçe Teşkilatı gibi çalışırlarsa, işler çoktan halledilir.Bu itibarla Çankaya İlçe Teşkilatı, Ankara ve Türkiye’nin diğer yerlerindeki teşkilatlar içinde örnek teşkil edebilir.
      Ankara İl Teşkilatının da iyi çalıştığını maalesef söyleyemeyeceğim. Eğer Ankara İl Başkanlığına ,Çankaya İlçe Teşkilatı Başkanı sayın Cahit KALE getirilirse , DP’nin Ankara’da bir sıçrama yapabileceğine inanıyorum.
      Seçim çalışmaları kapsamında Ankara için bir bilgilendirme ve konferans ekibi teşkil edilmelidir.Ben ve sayın Mehmet Arif DEMİRER ile bu işi birlikte halledebiliriz. Gerektiğinde 1-2 kişi daha ekibe ilave edebiliriz. Bilgilendirme toplantılarına ilçe teşkilatlarından başlayacağız.
       Sayın Mehmet Arif DEMİRER Aileden gelen sağlam bir Demokrat Partilidir, çok iyi bir araştırmacıdır.Demokrat Partinin kütüphanesidir. Bu güne kadar televizyonlarda ve gazete yayınları ile DP yi bir kale gibi savunmuştur.İyi niyetli eleştirileri yanlış anlaşılmamalıdır;bilakis bu eleştirilerden yararlanılmalıdır.
       Böyle bir ekiple haftada birkaç ilçeyi bilgilendirebileceğimizi düşünüyorum.
      Ayrıca,Ankara ve Ankara’nın ilçeleri ile de ilgili tarım, sanayi, hayvancılık,eğitim,sağlık…vs gibi konuları içeren yöresel plan ve projeler hazırlanmalıdır. Böyle bir çalışma  daha inandırıcı ve etkili olur.Buna benzer bir çalışma  diğer il ve ilçeler içinde hazırlanmalıdır Böyle bir çalışma için önerim şudur:
      Başta Genel Başkan Yardımcıları olmak üzere Genel Merkezin toplantı salonunda bir program dahilinde kendilerine verilen görevle ilgili olarak hangi işi nasıl yapacaklarını anlatmalı, kendilerine yöneltilen soruları cevaplandırmalıdırlar.Böylece Beyin Takımı hakkında  bir değerlendirme imkanı ortaya çıkar. Buda bize doğru  hesap yapma imkanını sağlar.
     Böyle bir yöntemin faydası şurda:
     Söyleşi yada bir konferans vermesi gereken bir kişi,hazırlanmak zorunda.Eğer hazırlanmamışsa yada kendisine yöneltilen sorular karşısında eziliyorsa, işinde başarısız gözüküyorsa,o zaman böyle kişiler  görevde kalamaz;yada kalmamalı.Aynı şekilde toplantı salonunda il ve ilçe başkanları da ter dökmelidirler Böyle bir yöntem gelenek haline getirilmelidir.
     Bilgilendirme ve konferans bağlamında Sivil Toplum Kuruluşlarının başkanlarını da davet edip, temsil ettikleri kuruluş hakkında bilgi verip,sorunlarını ve çözüm önerilerini bizlere anlatırlarsa bizim açımızdan çok yararlı olur. Örneğin Esnaf ve Sanatkar Odaları Başkanı Ziraat Odaları Başkanı,Sanayi ve TİCARET Odası Başkanı…vs…gibi. Ben şahsen böyle bir söyleşi yada konferansı izlemeyi çok isterim.
      Böyle bir çalışma yönteminin bize ilaveten şu faydaları da var:
      Söyleşi yi yapan , yada konferansı veren kişi Partili olmasa bile, onda bir şeyler yapılıyor imajı yaratacak ve bu imaj Partiye oy olarak geri dönecektir. Birde buradan edindiğimiz hazır bilgileri plan ve proje hazırlamada kullanırız.
     Zaman çok kısıtlı olduğu için tüm teşkilatları sadece Merkezdeki Başkanlık Divanının marifetiyle kıvama getirmenin mümkün olamayacağına inanıyorum.Bu itibarla Türkiye deki İl Teşkilatlar 8-10’luk guruplara ayrılarak, başlarına bir süper koordinatör atanabilir.Merkeze karşı bu süper koordinatör sorumlu olur.Örneğin sayın Rıfat SERDAROĞLU ,Ege Bölgesindeki İl Teşkilatlarının başına getirilebilir…vs..gibi
ERGENEKON TUTUKLAMALARI VE  TSK YA YAPILANLAR
    Cumhuriyet Mitinglerinin yapılmasına öncülük edenler ile Türkiye’nin  birlik ve beraberliği kapsamında  İktidarı eleştiren mahiyette yazılar yazan, yada sahibi olduğu  televizyonlarda İktidarı eleştiren yayınların yapılmasına müsaade  eden , sayın Tuncay ÖZKAN, sayın Mustafa BALBAY, sayın Prof . Dok. Mehmet HABERAL gibi kişiler Türkiye’nin  ve Demokrasinin aleyhinde bir faaliyette asla bulunamazlar.Zira örneğin Cumhuriyet Mitinglerinde Türk Bayrağından başka ne bir bayrak, ne bir flama vardı.Sloganlar ise şu idi:
     Ne şeriat ne darbe,tam bağımsız Türkiye. Peki yanlış bunun neresinde.?
     Benim önerim şudur:Vicdani bir sorumluluğun ve Müslümanlığın gereği olarak bu mağdur insanlar için bir şeyler yapmalıyız . Örneğin, Merkez Sağ çizgide olduğuna inandığım sayın Prof Dok. Mehmet HABERAL Demokrat Partiden Rize için Milletvekili adayı gösterilebilir. Buna Demokrat Parti seçmeni de itiraz etmez.
     Ben şahsen gerekçesi ne olursa olsun,bir Orgeneralin, bir Kuvvet Komutanının polislerce alınıp götürülmesini, evinin aranmasını, evraklarına el konulmasını doğru bulmuyorum. Aynı şekilde sözde sayın Bülent ARINÇ a süikast gerekçesi ile KOZMİK ODA da yada başka bir gerekçe ile Genel Kurmay Karargahında yine polislerce arama yapılmasını da  doğru bulmuyorum Acaba AMERİKADA  polis, Savunma Bakanlığı PENTAGON da böyle bir arama yapabilir mi?
     Benim endişem şu: Kozmik Odada, Genel Kurmay Karargahında , yada Komutanların evlerinde yapılan aramalarda elde edilen bilgiler, yada belgeler, CİAE , MOSSAT yada başka bir devletin istihbarat  örgütlerinin eline geçtiyse….!?
     Türk Silahlı Kuvvetleri TSK , kendisine karşı asimetrik psikolojik bir harekatın yapıldığını kendisi de kabul ediyor.Ama niye bir şey yapılamadığını kimse anlamış değil.Eğer TSK mensupları ile ilgili suç teşkil edecek bir şeyler varsa , bu işin yöntemi böyle olmamalı.
     TSK ya bir minnet borcumuzu ve ona sahiplendiğimizi de göstermek açısından bir TSK mensubunun da bir yerden Milletvekili adayı gösterilmesinde fayda var
                              TÜRKİYE ÇAPINDA BİR KONFERANS TEŞKİLİ
     Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) kapsamında yapılmak istenenleri , TSK ya yapılanları ,  Anayasa değişikliği ile yapılanları ve yapılacak olanları, ayrıca ekonomi,siyaset,sağlık,sanayi,eğitim vs gibi konularda yapılanları ve yapılmak istenenleri tam olarak anlayabilmek için uzmanlardan  konferans  yoluyla yararlanmamızda yarar var.
    Örneğin Prof Dr Anıl ÇEÇEN,Prof Dr Osman ALTUĞ,emekli albay Erdal SARIZEYBEK,Mehmet Arif DEMİRER,emekli Anayasa Mahkemesi  eski başkanlarından sayın Yekta Güngör ÖZDEN, Yargıtay  Onursal Baş  Savcısı Sabih KANADOĞLU,gazeteci yazar Can ATAKLI,sayın Sebahattin ÖNKİBAR, Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu başkanı sayın Bendevi PALANDÖKEN vs… gibi konularında uzman kişilerden konferans konusunda yararlanabiliriz.
    Sayın Hüsamettin CİNDORUK’un başlatmış olduğu ‘EVİMİZ TÜRKİYE’ adı altında DP’nin dışında kalan diğer  Merkez Sağ partilerin birleştirilmesi projesine devam  edilmelidir.Bu kapsamda sayın Sadettin TANTAN,sayın Abdüllatif ŞENER vs  gibi değerli kişilerin de ittifak adı altında da olsa Meclise girmeleri sağlanmalıdır.
                         Milletvekili adayları nasıl  tespit edilmeli?    
     Öncelikle sayın Sinan AYGÜN,sayın Bendevi PALANDÖKEN gibi bilgili,tecrübeli ve Toplum tarafından tanınan  ve  DP çizgisine yakın olan Sivil Toplum Örgütü Başkanları  Milletvekili adayı olarak DP saflarında yer almalıdır.
            Ayrıca  Prof Dr Yusuf HALAÇOĞLU vs gibi bilgili,tecrübeli ve dik duruş sergileyen bilim adamları ve Bürokratlarda Milletvekili aday listesinde yer almalıdır.
            Demek istediğim şudur ki Milletvekili adayları hem kariyer sahibi olmalı,hem ağzı laf yapmalı,hem dik duruş sergilemeli.Sonuç olarak Demokrat Partiye ve Türkiye’ye her konuda katkı koyabilecek dolu insanlardan oluşmalıdır.
            Ayrıca sayın Nevzat ERCAN,sayın Turhan GÜVEN,sayın Ufuk SÖYLEMEZ,sayın Rıfat SERDAROĞLU,sayın Mehmet Arif DEMİRER gibi deneyimli politikacılarla sayın Ahmet ÖZAL da Milletvekili listelerinde yer almalıdır. ((ANAYURT GAZETESİ, 18 Ocak 2011) Saygılarımla,  
            ***       
DEMOKRAT PARTİDE NELER OLUYOR
       Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
            Sayın  ANAYURT  Gazetesi Okurları , bu gün , enerji ile ilgili yazılarıma kısa bir süre ara verip siyasetle ilgili bazı gözlemlerimi  sizlerle paylaşmak istiyorum.
     15-16 Ocak 2011 tarihleri arasında DEMOKRAT PARTİ de Büyük Kongre var.Bu kongrede Demokrat Partide yeni genel  başkanın ve idare heyetinin kim olacağı belirlenecek.
     Sayın Prof. Dok. Tansu ÇİLLER in adaylığını açıklayacağı bekleniyordu,
Ama sayın ÇİLLER kongrede kesinlikle aday olmayacağını açıkladı.
      Diğer taraftan sayın ÇİLLER’in aday olması için teşkilatlardan girişimde bulunanlar var.Bu itibarla son ana kadar her an bir sürpriz olabilir.
      Diğer taraftan başka adaylarında ortaya çıkabileceği anlaşılıyor.Örneğin sayın Ahmet ÖZAL diyor ki , eğer sayın ÇİLLER aday olmazsa bende varım.
      Kongre saatine kadar daha başka adaylarında ortaya çıkması muhtemel.Sayın CİNDORUK un ise makamında kalıp kalmak istemediğini de tam olarak bilemiyoruz.
     Gerçek olan şu ki  ,Demokrat Partide genel başkan adaylarının birden fazla olması , Demokrat Partiye ilginin arttığının işaretidir.Bu hususu demokrasimiz açısından olumlu bir gelişme olarak görüyorum.
      2007 Milletvekili seçimlerinde ben K.MARAŞTAN Demokrat Parti Milletvekili adayı idim.Bu vesile ile beni tanıyanlara,beni sevenlere buradan sevgi saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
       Seçim çalışmaları iyi gidiyor iken, %15 gibi bir rakamla barajın çok üstüne çıkabileceğimiz söylenirken Demokrat Parti ile Anavatan Partisi’nin genel başkanlarına yapılan siyasi operasyonlar neticesinde Demokrat Parti baraj altında kaldı.
       Demokrat Partinin seçim barajı altında kalmasından sonra, partinin başına sayın Süleyman SOYLU getirildi.
        Sayın SOYLU kimsenin pek anlayamadığı BEYAZ YÜRÜYÜŞ adı altında bir hareket başlattı. Kendisine emanet edilen kaç trilyon parayı har vurup harman savurduktan başka , giderken de Partiyi bir hayli borca soktu.
        Kendinden sonra gelen yönetim, borçları ödemek ve de zaruri ihtiyaçları karşılamak için Selanik Caddesinde bulunan eski genel merkez binasını satmak zorunda kaldı.
      29 Mart 2009 Yerel seçimlerinde DP küçümsenmeyecek ölçüde belediye başkanlığı kazanmış olmasına rağmen sayın SOYLU dönemini başarısız olarak nitelendirebiliriz.
      Günümüz siyaseti ile ilgili olarak bir şeyler söylemek gerekirse ş sayın SOYLU için şöyle bir değerlendirme yapmak mümkün.
      Şimdiki DP. Yönetimi , yani sayın CİNDORUK un yönetimi,Eylül 2010 da ki Anayasa Değişikliği Paketi referandumunda , parti olarak HAYIR deme kararı almasına rağmen , sayın SOYLU  AKP’nin yanında yer aldı ve EVET  kampanyası için çalıştı.
       Sayın SOYLU dönemi ile yaşananlardan sonra , sayın Başbakanımızın eski başbakanlardan sayın Adnan MENDERES sevgisini ve onun oğlu Aydın MENDERES e gösterdiği yakınlığı ve sayın Turgut ÖZAL’ın oğlu Ahmet ÖZAL’a  gösterdiği yakın ilgiyi de dikkate aldığımızda, Demokrat Partiye karşı operasyonun değişik şekillerde devam ettiğini söyleyebiliriz.
       Bugün AKP tek başına iktidarda ise ,bunu Merkez Sağa , yani Demokrat Partiye borçludur.Bu gün AKP ye oy vermiş olanların çoğu eski Doğru Yol yada Demokrat Partili seçmenlerdir.Gerçek AKP linin oy oranının ancak   % 8-10 kadar olduğuna inanıyorum.
       Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ile yükselmeye başlayan CHP’nin alacağı oy sayısı AKP yi  iktidardan indirmeye yetmez. Zira Solun oyu yükselişe geçse bile maksimum    %30-31-32 olabilir.Bu da yeterli değil .Zira ağzı ile kuş tutsa bile , Merkez Sağın seçmeni genelde Sola oy vermez.Eğer Halkımızın sevdiği birisi Demokrat Partide  genel başkan olursa, Demokrat Parti rahatlıkla Meclise girer.İktidar ortağı yada  iktidar olabilir.
       Bu itibarla Demokrat Partide bu güne kadar yaşanan garip olayları yada sayın Başbakanımızın eski liderlerimiz, yada onların yakınlarına gösterdiği sıcak ilgiyi Merkez Sağın toparlanmasını önlemek için yapılan çalışmalar olarak değerlendiriyorum.
        Sayın Hüsamettin CİNDORUK ile Demokrat Parti , yükselişe geçebilir mi?
        Sayın CİNDORUK DP ye genel başkan seçildikten sonra,sayın Mehmet AĞAR  döneminde yarım kalan Demokrat Parti-Anavatan Partisi birleşmesini sağlayarak iyi bir başlangıç yaptı.
       Ama bu birleşme ile Anapta ki mal varlıklarının da DP ye geçmesi ile kirada oturan il ve ilçe  teşkilatlarının maddi açıdan rahatlamalarına vesile oldu.Ayrıca Anaptaki kaliteli kadrolarında DP ye dahil olması ile toplam kalitenin yükseldiğini söylemek mümkün.
       Hattı zatında Anap’a oy verenler  eski Doğru Yol Partisi seçmenleridir.Bu itibarla(2) Partinin birleşmesini aslına  vücu etme diye adlandırmak daha doğru olur.Bu itibarla sayın CİNDORUK’un yaptıklarını büyük bir hizmet ve başarı olarak nitelendiriyor,kendisini yürekten kutluyorum.Ne var ki iyi bir uygulama ve heyecan görmediğim için kurmay heyetini başarısız buluyorum.Aynı hususu başta Ankara İl Teşkilatı olmak üzere bazı Ankara ilçe teşkilatları içinde söyleyebilirim.Buradan hareketle,eğer Ankara böyle ise Anadolu’nun diğer yerlerindeki parti teşkilatları ne durumda düşüncesinden hareketle,sayın CİNDORUK’un seçimde rüzgar yaratabileceği kanaatinde değilim.
       Ama bilge kişiliği ve tecrübesi ile Demokrat Partinin dışında kalan diğer merkez sağ partilerle de ittifak yaparak büyük bir blok oluşturabileceğini düşünüyorum.Bu itibarla yeni başkan kim olursa olsun ,sayın CİNDORUK partide kalmalı ,idare heyetinde bulunmalı ,milletvekili olarak Meclise girmelidir.
      Yine aynı şekilde diyorum ki yeni genel başkan kim olursa olsun,sayın CİNDORUK dışında, sayın Nevzat ERCAN,sayın Ufuk SÖYLEMEZ,sayın Turhan GÜVEN,sayın Ahmet UYANIK,sayın Mehmet Arif DEMİRER de idare heyetinde muhakkak bulunmalıdır.
       Zira bu kişiler zor zamanlarda partiyi terk etmemişler ve bir şeyler yapma gayreti içinde bulunmuşlar,basın yayın aracılığı ile de Halkımızı aydınlatmaya çalışmışlardır.
      Bu itibarla başta sayın CİNDORUK olmak üzere yukarda ismini saydıklarımdan bazıları eski liderlerimizden bazılarını eleştirdiklerinden dolayı,yanlış değerlendirmelerde bulunulmamalı,onlardan asgari şekilde istifade edilmeli diye düşünüyorum.
      Sayın Prof. Dr. Tansu ÇİLLER ile seçimde rüzgar yakalanabilir mi?
      Sayın ÇİLLER’İ Halkımızın büyük çoğunluğu (2) sebepten dolayı çok takdir ediyor ve istiyor.
       Birincisi Yunanistan ile EGE DENİZİnde de  patlak veren KARDAK KAYALIKLARI krizinde gösterdiği dik duruş,diğeri ise yine aynı şekilde PKK terörünün bitirilmesi konusunda gösterdiği kararlı tutum.
       Bunun dışında büyük çoğunluk sayın ÇİLLER’in ne serveti,nede basında yer alan villaları ile ilgileniyor.
       Aynı şekilde Halkımızın yine büyük çoğunluğu sayın Başbakanımızın ne serveti,nede iddia edilen yolsuzlukları ile ilgileniyor.
        Sayın Başbakanımız da zaman zaman tek vatan,tek bayrak,tek dil diyor ama,PKK’lıların Habur’da bayram havasında karşılanmaları,demokratik açılım…… vs. söylemleri ile Halkımızın kafası çok karışık.Bu itibarla Halkımızın büyük çoğunluğunun Sayın ÇİLLER’i bu bağlamda takdir ettiği ,istediği gerçeğini  kabul etmek lazım.
  Eğer Sayın ÇİLLER DP ye genel başkan seçilirse yeni kaliteli isimlerle beraber yukarda ismini saydığım kişiler kurmay heyetine dahil edilirse başarılı bir ekip ortaya çıkar diye düşünüyorum.
            Sayın Başbakanımızın gerek seçilmeden önce, gerekse iktidarı döneminde yabancı devletlere ne gibi vaatlerde bulunduğunu bilmiyoruz.Bu itibarla sayın Başbakanımız ,söylemleri ile eylemleri arasında yalpalıyor olabilir.
            Bu itibarla Demokrat Partinin Meclise girmesi ,başta sayın Başbakanımız olmak üzere AKP’yi büyük bir sıkıntıdan kurtarır,Toplumda birikmiş olan gerilim enerjisinin azalmasına vesile olur diye düşünüyorum.
            Bu nedenle Demokrat Parti Büyük Kongresi’nin Milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
            Saygılarımla. ((ANAYURT GAZETESİ, 14 Ocak 2011)
            ***
DEMOKRAT PARTİ VE SİYASET-1
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
       Sevgili Anayurt Okurları,bu başlık altında Demokrat Partinin iç sorunlarını nasıl halledeceği, Halkımıza yeni bir umut kaynağı  haline nasıl geleceği; sonuç olarak nasıl İktidar olunacağı hususunda yapılması gerekenleri ele alacağız.
       Bundan bir süre önce,Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Namık Kemal ZEYBEK ile, Genel Merkezde faydalı bir görüşme yaptık. Bu görüşmede, Sayın ZEYBEK e benim ve özellikle de Partililerin merak ettikleri soruların cevabını öğrenmeye çalıştım, önerilerde bulundum .Bunlardan gerekli gördüğüm bilgileri, ya da benim önerilerimi bu makalede sizlerle paylaşmak istiyorum
       Şu hususu ve gözlemimi özellikle hemen şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum:
        Sayın ZEYBEK İile görüşmemiz başladığında saat 16 yı biraz geçiyordu .Salonun ışıkları yanmıyordu, ne zaman ,ki hava kararmaya başladı, Sayın ZEYBEK o zaman lambaları yaktı. Bu, çok önemli bir  husus. Buradan, Sayın Genel Başkanın tasarruf tedbirlerine azami bir şekilde uymak istediği sonucunu çıkarabiliriz.
       12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde de bir görüşme yapmış, ve önerilerde bulunmuştum, bu önerilere gazetede de yer vermiştim Ama hayal kırıklığına uğradım. Bunun nedenlerinden birini, Sayın ZEYBEK in zaman darlığına bağlayabilir; dolayısı ile Partiye henüz adapte olamadığı şeklinde düşünebiliriz. Birde, o zamanki siyasi konjonktüre bağlı, ve bizim tam olarak bilmediğimiz başka hususlar da olabilir
       Bu itibarla, bu defaki görüşme bana ümit verdi. Ve Genel Merkezde şu andaki hareketlilik, seçim döneminde yoktu. Dolayısı ile, bu hareketliliği iyi bir başlangıç olarak görüyorum. Sayın ZEYBEK hakkında bazı spekülasyonda bulunanlar olsa bile,ben Onun bir Türk Dünyası araştırmacısı olmasını, Türklükle, Cumhuriyetle, Atatürk İlke ve İnkilapları ile bir sorununun olmamasını, iyi bir hatip olmasını da çok önemsiyorum. Eğer,bir insanın artıları eksilerinden fazla ise,bu gibi kişiler benim için muteber insanlardır.
      Ege Denizinde bulunan 2 Adamızın; Eşek Adası ile Bulamaç Adasının Yunanlılar tarafından 2004 Yılında işgal edildiğini,seçim kampanyası sırasında televizyonlarda Sayın Namık Kemal ZEYBEK sayesinde öğrendik.Bu, çok önemli bir husus değil mi..!?
      Bizi Yönetenlerin,ya da diğer Siyasi Partilerin görevi; laf üretmek mi, yoksa,Ulusal hak ve menfaatlerimizi koruyup kollamak mı...!? Bu itibarla Sayın Namık Kemal ZEYBEK çok önemli bir görevi yerine getirdi. Ama bu konuda İktidardan ve diğer Partilerden hala tık yok AKP ye oy verenlerin çoğu, bu olayın önemini ve vahametini hala anlamış değil. Onlar hala, Sayın Başbakanın İsviçre de;Davos ta, İsrail e yaptığı ONE MİNUTE çıkışının sarhoşluğunda…
      Ben, daha önceleri Doğru Yol, ya da Demokrat Parti saflarında siyaset yapıp ta,çeşitli nedenlerle Partilerinden ayrılan, ya da ayrılmak zorunda kalan eski ve yeni Siyasilerin,ve Partililerin yuvaya dönmelerini, yeni sürece katkı koymalarını bekliyorum
       Bu konuda Sayın Genel Başkana büyük bir görev, ve sorumluluk düşüyor.Sayın ZEYBEK, Parti için önemli kişilerle bizzat kendisi ilgilenmeli, telefonla arayarak onların gönlünü almalı, göreve davet etmelidir.Zira bu husus, şikayet edilen konuların başında gelmektedir.
       Eğer, Sayın Turhan GÜVEN, Nevzat ERCAN gibi isimler, hemen Partiye davet edilip, görev verilirse, yeniden teşkilatlanmada önemli bir adım atılmış olur.
       Aynı şekilde, Sayın Mehmet Arif DEMİRER gibi kapasiteli kişilerden de, mutlaka yararlanılmalıdır. Ben, bu vesile ile, önemli bir tecrübemi, tespitimi burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
       Mesleğinde başarılı, işini çok ciddiye olan,onu mükemmel yapmaya çalışan sivri insanları idare etmek biraz zor. Bu gibi kişilerin bize ters gelen huyları olabilir. Bu özelliklerinden dolayı onları dışlamak çok yanlış olur. Başarılı bir yönetici, ya da başarılı bir liderin tarifi ise, işinde başarılı, tuttuğunu koparabilen sivri insanları idare edebilen, onlardan azami bir şekilde yararlanabilen kişidir. Ben hayatımda  çok başarılı olup ta,uysal mizaçlı birine hiç rastlamadım.
         İşler sadece bir Genel Başkanla da yürümez. Değişik konulardan sorumlu her Genel Başkan Yardımcısı da,konusunda uzman olmalı,televizyonda bilimsel bir program yapabilmeli
       Genel Başkan Yardımcıları, Genel Başkanın çizdiği siyaset sınırları içinde kalmalı, ama kendine verilen işle ilgili olarak,kişisel plan, plan ve projesi olmalıdır. Daha doğrusu; yaptığı, yapacağı her işte amirinin onayına baş vuran, onun ağzına bakan tipik bir Devlet memuru zihniyetinde birisi olmamalıdır.
       Bu itibarla, özellikle Genel Başkan Yardımcıları, konferans salonunda işleri ile ilgili olarak bir konferans vermeli, Partililerin,vatandaşların, ya da, basın mensuplarının sorularını cevaplamalı., yetersiz kalanlar görevlerinden derhal alınmalı. Başka bir deyişle, bütün kadrolar rekabete açık olmalıdır.
      Bundan önceki yazımda; AKP İktidarını Zor Günler Bekliyor başlığı altında, AKP nin niçin sona doğru yaklaştığını özetlemiş,ve nihayetinde,CHP ve AKP den kopan bir grup milletvekilinin,Demokrat Parti adına Mecliste bir grup oluşturabileceklerine işaret etmiş, önümüzdeki seçimde İktidar adayının Demokrat Parti olabileceğini yazmıştım.
      Muhtemelen böyle bir haberden sonra, Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, öncekilerde olduğu gibi Demokrat Partinin yeni lideri Sayın Namık Kemal ZEYBEK için de bir ön alma hareketi başlatabilir. Ama bu seferinde, böyle bir komplonun tutacağı kanaatinde değilim. Zira bilinçlenme neticesinde olup bitenleri anlayanların sayıları her geçen gün daha da artıyor.
       Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin, Milli Görüş kökeninden gelen kemikleşmiş oy oranı %7-8 kadardır. AKP yi İktidar yapan oylar, Merkez Sağdan gelen oylardır. Eğer, AKP ye oy veren Merkez Sağın seçmeni, Demokrat Partide bir kıpırdanma olduğunu gördüğü an, Demokrat Partiye geri döner. Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, işin bu püf noktasını gördüğü içindir, ki Sayın Mehmet AĞAR ve Sayın Erkan MUMCU ya operasyon yaparak, Demokrat Parti ile Anavatan Partisinin birleşmesini kritik bir zamanlama ile önleyerek,yükselen yeni oluşumun seçim barajı altında kalmalarına vesile olmuştu.
       2007 Seçimleri sonrasında, Demokrat Partinin başına gelen Sayın Süleyman SOYLU ise, kendine devredilen eski para ile trilyonları savurganca harcayarak bitirmiş, üstelikte  yüklü miktarda borç bırakmış, bu itibarla SOYLU dan sonra gelen yönetim, borçları ödemek için, Selanik Caddesindeki eski genel merkez binasını satmak zorunda kalmıştır
         AKP nin dümen suyunda gittiğini, onun değirmenine su taşıdığını anlayan Partinin Tabanı, nihayetinde Sayın SOYLU yu da alaşağı etmiştir.Komplonun şeklini ve boyutunu ortaya koymak açısından bu örneği de hatırlatmak istedim
         Demokrat Partinin canlanması, AKP İktidarının devamı için bir tehlike oluşturacağından,eski başbakanlardan Sayın Prof. Dr. Tansu ÇİLLER e de operasyon yapıldı, ve Kongrede  Aday olması bir şekilde engellendi
        Kararlı tutumu sayesinde Sayın ÇİLLER zamanında, Terör Örgütü PKK bitme noktasına gelmişti. Peki, başbakanlığı döneminde bu yöndeki uygulamalarından dolayı,böyle birisine operasyon yapıp korkutmak doğru bir şey mi..?
         Parti Tabanının, ve Halkımızın bütün ısrarlarına rağmen, son anda  Aday olmayacağını açıklamasından başka ne anlam çıkarılabilir ..? Bu gün, terörle mücadelede etkin görevler almış,.çok değerli eski ve yeni komutanlarımızın çoğu, Ergenekon bahanesi ile içerdeler.
         Bu itibarla, eğer bir savaş çıksa, süreci idare edecek yeterli miktarda kurmay subay da kalmadı. Aynı şekilde ünlü gazetecilerle, ünlü bilim adamlarından bazıları da, Ergenekon sanığı olarak hala içerdeler
          Bu gibi kişilerin ortak özelliği, Hükümetin uygulamalarına karşı olmaları, Vatanın, ve milleti bölünmez bütünlüğüne yürekten inanmaları, Atatürk İlke, ve İnkilaplarına yürekten bağlı olmaları 
          Ergenekon tertibinin, aslında bir ihtiyaçtan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Bu tertiplerin asıl amacının, başta Amerika Birleşik Devletleri, ve Avrupa Birliği nın taleplerini karşılamak olduğu gibi, zor anlarda Hükümetin ihtiyaçlarını karşılamaya da yönelik olduğu anlaşılmaktadır..
          Ne zaman Hükümet önemli bir sorunla karşılaşsa, hemen birkaç emekli,ya da muvazzaf  üst düzey subay, ya da birileri,Ergenekon bahanesi ile içeri alınıyorlar.Böylece asıl sorun unutturulmaya çalışılıyor
          Son yapılan anketlere göre, Ergenekon un bir tertip olduğuna inananların sayısında % 10 bir azalma olduğu ortaya çıkmıştır. Buna rağmen,önemli bir kesim hala Ergenekon tertiplerinin doğru olduğuna inanmaktadır
          Yaşanan sürecin demokrasi ile de, bir ilgisi yok.Ama İktidar, hala ileri demokrasi söylemlerinden dem vuruyor…!
          Esnaf mantığı ile Devlet  işlerinin yürütülemeyeceği, ideolojik düşünme,ve yapılanmanın birlik, ve beraberliğimize zarar vereceği anlaşılmıştır
           Bu itibarla, başta Namık Kemal ZEYBEK olmak üzere herkese önemli görevler düşmektedir. Ve anlaşılmıştır ki, Demokrat Parti ye, ve Onun Siyasi Misyonuna kesinlikle ihtiyaç vardır. (Anayurt Gazetesi 26 Aralık 2011 Pazartesi)
            ***
DEMOKRAT PARTİ VE SİYASET-4
                                                             Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
            SAĞLAM VE AKTİF BİR KADRO İLE İYİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMAK
            Sevgili Anayurt Okurları, bundan önceki yazımda özellikle şu iki isimden bahsetmiş ve şöyle demiştim:
            Eğer, Sayın Turhan GÜVEN, ve Sayın Nevzat ERCAN Partiye davet edilip görev verilirse, teşkilatlanmada iyi bir başlangıç yapılır.
            Bu iki kişi, hem işlerinde çok başarılı, hem Partiyi, ve Partiliyi iyi tanıyorlar, hem de sağlam Demokrat Partilidirler. İsteselerdi, başka partilere çok rahat geçebilirlerdi, ve milletvekili de olabilirlerdi. Ama gitmediler. Sağlam kelimesinden kastettiğim husus budur.
        Sayın Turhan GÜVEN ile, Sayın Nevzat ERCAN Partide aktif görevde iken, gelenler sorunlarına bir muhatap bulabiliyorlardı, en azından rahat bir konuşma ortamı vardı. Ne zaman bu arkadaşlarımız görevlerinden ayrıldı, Partiye gelip gidenlerinde sayısında gözle görülür bir azalma yaşanmaya başlandı.
Bu itibarla aktif bir kadro oluşturmak cümlesinden, önemli yönetim kademelerine genç arkadaşları getirmek gerekir sonucunu da çıkarmamak lazım
        Eğer, Partili bilge kişilere görev ve yetki verilirse, Parti çok daha kısa zamanda durağanlıktan kurtulur.
         Genç, dinamik, iyi eğitimli kişilerden elbette en iyi bir şekilde yararlanılmalı. Ama bu gibi kişiler, bu özelliklerinden dolayı hemen üst görevlere getirilmemelidir Bu gibi kişiler, önce daha alt birimlerde işe başlamalı, başarılı olduğu tespit edilince bir üst göreve terfi ettirilmelidir.
         Akademisyen bile olsa, belli kademelerde çalışmadan, Partiyi, Partiliyi tanımadan üst makamlara getirilmemelidir
         Bundan önceki makalede, ilk adım olarak Genel Başkan Yardımcılarının  kendilerine verilen görevle ilgili olarak toplantı salonunda Partililere ve vatandaşlara bir söyleşi, yada bir konferans vermelerini, soruları cevaplamalarını önermiştim. Bu itibarla da tüm kadroların rekabete dayandırılması gerektiğini vurgulamıştım Böyle bir yöntemin durum tespiti içinde gerekli olduğunu söylemiştim.
        Hayatın içinden yetişerek gelmiş diyerek, eğitim seviyeleri düşük kişilerin üst makamlara getirilmeleri de doğru değil. Böyle bir tercih ancak, bu işi yapabilecek yüksek öğrenimli birisi olmadığı takdirde yapılmalıdır.
        Genel Başkan Yardımcılıklarının en kritiği, bence Teşkilat Başkanlığıdır .Eğer Teşkilat Başkanlığı, il başkanlarını iyi seçemezse,ilçe başkanları yetersiz olursa,Teşkilat Başkanlığı, il ve ilçe teşkilatlarının sorunlarını çözemezse, hatta eski sorunlara yenilerini eklerse, sonuçta Parti başarısız olur.
Sorunların beklemeye tahammülü olmadığından, işi garantiye almak açısından, Sayın Nevzat ERCAN ile, Sayın Turhan GÜVEN den Teşkilat Başkanlığında yararlanılmasını önerdim
         Bu gün Demokrat Partide, Tavanla, Taban arasındaki bağ çok zayıflamış, hatta kopmuş diyebiliriz. Onun için öncelikle Teşkilat Başkanlığının faaliyetlerinin etkin hale getirilmesi lazım diyorum.
       SEÇİM SONUÇLARINDA TEŞKİLAT BAŞKANLIĞININ  ROLÜ VAR MI.?
        12 Haziran 2011 seçimlerindeki başarısızlığın nedenini sadece Genel Başkan Sayın Namık Kemal ZEYBEK e bağlamak doğru değil. Böyle bir sonuçta Teşkilat Başkanlığının da önemli bir rolü olduğunu söyleyebilirim
        Böylesine kötü bir sonuç alınmasında il başkanlarının da önemli rollerinin olduğunu hesaba katmalıyız.
         En azından ben Ankara İl Teşkilatının iyi çalışmadığını, ilçelerin sorunlarını çözmediğini, çözmede yetersiz kaldığını biliyorum. Hala Ankara da başkanı bulunmayan, ya da kapalı olan ilçeler var.
         AKP li olduğunu söyleyen, onların hesabına çalışan ilçe başkanlarının bulunduğunu söyledik Ama, ne Teşkilat Başkanlığı, ne de Ankara İl Başkanlığı uyarılarımızı dikkate almadı gereğini yapmadı.
        Eğer Başkent de durum bu ise, Anadolu nun ücra köşelerinde durumun çok daha kötü olduğunu söylemek mümkün
        Nüfusu 450 bin,500 bin olan metropol ilçeleri laf üretmekten başkaca özelliği bulunmayan insanlara teslim ederseniz, bundan daha farklı bir sonuç elde edemezsiniz.
        Böylesine nüfusu kalabalık olan ilçelerde Parti teşkilatının başına getirilen kişilerin, büyük bir şirketi yönetebilecek tahsili, birikimi, deneyimi olmalı. Büyük şehirlerde il başkanlarının da, büyük bir holdingi idare edebilecek kadar eğitimli ve kapasiteli olmalı. Seçimde başarılı olamamanın önemli nedenlerinden biri bu.
         İl, ve ilçe başkanlıklarının başına getirileceklerden mutlaka eğitim durumlarını gösterir belge ile,,hangi kurumda hangi işleri yaptığını gösteren resmi belgeler mutlaka istenmeli. Zira sözlü ifadelerinde, daha önceleri çalıştıkları yerlerde üst makamlarda görev yaptıklarını belirten bazı teşkilat mensuplarının doğru söylemediğini, bilakis alt görevlerde sıradan işleri yaptıklarını iddia edenler var.
         Bundan önceki Ankara  İl Başkanı Avukat Sayın Bülent Şimşek ÖZÇELİK e, Demokrat Partinin Cazibe Merkezi Olmasında Ankara İl Başkanlığı Ne Yapmalı başlıklı kapsamlı bir rapor sunmuştum. Maalesef bununda gereği yapılmadı. İleriki yazılarımda, uygulamaya yönelik olan bu rapordan da özet halinde de olsa bahsetmek istiyorum.
                             KONUŞMAK İÇİN KONGREYİ Mİ BEKLEMEK LAZIM…!
         Demokrat Parti Yönetimi 12 Mayıs 2012 tarihinde Kongre kararı almış. Bu husus, hem önemli bir adım, hem de önemli bir fırsat.
         Eğer, bu tarihe kadar bekleyip de, işlerin düzeltilmesi yönünde bir şeyler yapılmazsa, Demokrat Parti Yönetimi,Halkımızın sorunlarını çözecek plan, ve projeler üretemezse;yeni bir umut olduğunu ortaya koyamazsa,bundan hem Parti, hem de Türkiye zarar görür.
         Bu vesile ile, bir öneride daha bulunmak istiyorum.
         Başta Ankara İl Başkanı olmak üzere,İstanbul,İzmir, Adana, Bursa, Kayseri…vs. gibi büyük şehirlerin  İl Başkanlarıları, Genel Merkezde toplantı salonunda teşkilatlarının çalışmaları ile ilgili bir brifing versinler
          Bu brifing de, kendilerini tanıtsınlar, öz geçmişlerini anlatsınlar, il teşkilatının varsa plan, ve projelerini anlatsınlar.Seçimde niye başarılı olamadıklarının nedenini söylesinler.
         Böyle bir brifingin şöyle bir faydası var:
          Birincisi, bu gibi büyük şehir il başkanlarının koltuklarını doldurup doldurmadıklarını öğrenmiş oluruz. İkincisi, varsa plan ve projelerini öğrenmiş oluruz. . Üçüncüsü, Teşkilat Başkanlığından kaynaklanan sorunlar var mı, bunu öğreniriz Ama her durumda, Parti adına bu bilgilerden istifade ederiz.        
         Demokrat Partinin nasıl cazibe merkezi haline geleceğinin ipuçlarını verdim, vermeye de devam edeceğim İş, Üst Yönetimin hızlı çalışmasına, söylenenleri biran önce hayata geçirmesine bağlı.
          Bu itibarla, mevcut Yönetim kendi içinde mutlaka bir öz eleştiri de yapmalı.
          Eğer bu yazılanlardan sonra, Üst Yönetim kademelerinde bir değişiklik yaşanırsa, kimsenin kırılıp, gücenmemesi,Partiden kopmaması lazım.Eğer yeni gelenler,eskilerden bilgi,tecrübe, kapasite yönünden daha ileride olurlarsa, buna kimse itiraz da etmez.Sayın Nevzat ERCAN ile,Sayın Turhan GÜVEN örneğini bu maksatla verdim.
         Böyle bir durumda, Partiye emeği geçmiş insanlar dışlanmaz ama,görevinde ikinci adam olarak hizmete devam eder.Önemli olan,bir şekilde Partiye katkı koymaya devam etmek..!
         Tabiî ki, Sayın Mehmet Arif DEMİRER i de unutmamak lazım ARGE Başkanlığını çok iyi yapabilir.
         Sayın DEMİRER, mevcut kütüphanesi ile, araştırmaları ile, Demokrat Partinin beyni gibidir. Ondan konferanslarda, ya da televizyon  proğramlarında da yararlanılabilir.
                                            KAPSAMLI BİR KÜTÜPHANE OLUŞTURMAK
         Genel Merkezde bulunan mevcut kitaplığın, kitap sayısı, ve kapsam açısından daha iyi hale getirilmesinde büyük faydalar var.İlan panosunda, bağışlanan kitaplara, ve bağışlayanlara da yer verilmiş. Bu, güzel bir husus.
         Eğer, Sayın Mehmet Arif  DEMİRER, kitaplığın geliştirilerek, siyasal yaşamımıza ışık tutan bir kütüp hanr haline gelmesinde katkı koyarsa, sadece Partiye değil, gelecek kuşaklara da ışık tutmuş olacaktır.
         Eğer böyle bir kütüphanede, siyaset, ve siyaset bilimi ile ilgili yabancı yayınlara da yer verilirse, Parti dışından da buradaki imkanlardan yararlanmaya gelenler olur.
         Bu kütüphanede, Gerek Demokrat Parti, gerekse onun liderleri ile ilgili görüntüler, gerekse, diğer Partiler ve onların liderlerinin söyledikleri ile ilgili görüntüler temin edilip, istifadeye sunulursa çok önemli bir hizmette bulunulmuş olur
         Ben 2011 in son haftasında, DP Basın Danışmanı Sayın Emin VAROL un odasında, Sayın ERBAKAN ın, öldürülen Libya Lideri Sayın Muammer KADDAFİ yi çadırında ziyaretinin görüntülerini izledim Sayın VAROL un elinde mevcut olan bu gibi tarihi görüntülerden de istifade etmek lazımdır.
        Kütüphanedeki kitaplardan, ve elde mevcut olan görüntülerden, Parti çalışmalarında çok işe yarar.
         UZMAN BİLİM ADAMLARINDAN AZAMİ BİR ŞEKİLDE NASIL YARARLANILIR.?
         Eğer, tarım, sanayi, hayvancılık, eğitim, sağlık...vs gibi konularında uzman bilim adamlarına konferans vermeleri sağlanırsa, onlara konuları ile ilgili raporlar hazırlatılırsa, bu bilgilerden Parti programlarının hazırlanmasında da istifade edilebilir.
            Herkese iyi bir yeni yıl geçirmelerini diliyorum. (Anayurt Gazetesi 2 Ocak 2012)
            Saygılarımla.
            ***
DEMOKRAT PARTİ BÜYÜK KONGRESİNİN ÖNCESİ VE SONRASI İÇİN DEĞERLENDİRMELER.-1
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
       Sevgili Anayurt Okurları, 6 Mayıs Pazar günü, Akyurt Büyük Anadolu Otelinde, Demokrat Partinin Olağanüstü Büyük Kongresi yapıldı. Ve bu kongre sonrasında Demokrat Parti Genel Başkanlığına, Sayın Gültekin UYSAL seçildi, Bu vesile ile, kendisine ve ekibine başarılar diliyorum
       EĞER BİR MUTABAKAT HEYETİ OLUŞTURULMUŞ OLSAYDI DAHA YARARLI OLURDU
        Bu görüşümü eski genel başkan Sayın Namık Kemal ZEYBEK e de söyledim.Ona şöyle demiştim:
       Demokrat Partiye birden fazla genel başkan adayının çıkmış olması, partiye ilginin artığını gösterir. Adaylar arasında kıyasıya bir mücadele olmalı ama, kazanan taraf, kaybedenleri dışlamamalı, kaliteli, bilgili, tecrübeli, ve kimsenin itiraz edemeyeceği müşterek bir kadro ile kongre noktalanmalı diye düşünüyordum. Ama olmadı
        Eleştirilerimi, önerilerimi, Demokrar Partinin yeniden nasıl canlanacağı, siyasi hayatımızda layik olduğu yere nasıl geleceğine yönelik olarak yapacağım
       Ayrıca bu makalede, Demokrat Partinin canlanmaması yönünde, parti dışından yapılan operasyonlara da dikkat çekmeye çalışacağım
       Bir defa şunu açıklıkla belirtmek istiyorum: Tüm sorunların halledilmesini, tartışılmasını kongreye bırakmak, işin 1 yada 2 günde halledeceğini sanmak çok yanlış bir şey. Bu kadar kısa süre içerisinde, ne sorunları tartışabiliriz, ne genel başkan adaylarını tam anlamıyla tanıyabiliriz, ne de sağlıklı bir kadro oluşturabiliriz. Yarış 2-3 ay öncesinden başlamalı.
       Bu defasında kongre, bir güne sığdırıldı. Onun için bu kongre, daha önce yapılanlara göre; en sağlıksız olanı diyebiliriz.
       Ben bu kongrenin tamamını izleyemedim; acil bir işten dolayı saat 13 40 gibi salondan ayrıldım ve seçim sonuçlarını da, akşam arkadaşlardan öğrendim
        Yeni Yönetime seçilenler hakkında kanaatimi açıklamadan önce, bu defasında da Partiye bir operasyon yapıldığını vurgulamak istiyorum. Burada bunun ipuçlarını vermek istiyorum.
       Anayurt Gazetesi yazarlarından Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ Arkadaşımız, Genel Başkanlık yarışının adaylar arasında nasıl cereyan ettiğini, ve seçimin nasıl sonuçlandığını çok güzel özetlemiş. Bazıları bu yazıyı çok sert bulsalar bile, ben şahsen, Sayın KAHVECİ nin söylediklerine, teşhisine aynen katılıyorum
       Sayın KAHVECİ şöyle diyor: Bu kongrenin galibi, kazananı yok; kaybeden Türkiye
       Sayın KAHVECİ, birinci tur seçim sonuçları için şu hususlara özellikle işaret ediyor:
       Sayın Osman ÇİLSAL, aldığı düşük oy nedeniyle, devam etmeme kararı almış, ve Sayın Nevzat ERCAN lehine adaylıktan çekilmiş. Ve diyor ki, eğer Sayın ERCAN, ikinci turda adaylıktan çekilmese, üçüncü turda güle oynaya Genel Başkan seçilirdi. Bu görüşe ben de katılıyorum
       Bir Demokrat Partili ve bir yazar olarak böyle bir durumun nasıl ortaya çıktığı hakkında ben de bir şeyler şöylemek istiyorum
       Sayın Nevzat ERCAN, insanlara yaklaşım tarzı, ilkeli bir partili oluşu, önü açık olduğu halde menfaat karşılığı başka partilere gitmemiş oluşu, bilgisi ve tecrübesi ile çok sevdiğim, değer verdiğim insanlardan biri idi. Sayın ZEYBEK le yaptığım iki görüşme de de, başta Sayın Nevzat ERCAN, Turhan GÜVEN, Saffet KAYA, Mehmet Arif DEMİRER gibi, partili, bilgili,tecrübeli, donanımlı arkadaşlardan, Demokrat Partinin durağanlıktan kurtarılması hususunda mutlaka yararlanılması gerektiğini söyledim. Bu husustaki görüşlerimi, yazılarımda da hep vurgulamaya çalıştım. Ama Sayın ZEYBEK, bu arkadaşlarımızın  birini aramamış bile!
       Eğer Sayın ZEYBEK, bu arkadaşlarımıza görev verip onlardan yararlanma yoluna gitmiş olsaydı, Parti daha iyi bir yerde olurdu; daha iyi şartlar altında kongreye gidilirdi
       Sayın ERCAN için, belirtmiş olduğum olumlu görüşlerin bu gün içinde arkasındayım. Ama başta Sayın ÇİLLER in, ve daha sonraları Partililerin, Sayın ERCAN a Partinin başına geç önerilerine kayıtsız kalmasını hiç tasvip etmedim
        Eğer Sayın ERCAN, 10-15gün önce adaylığını açıklamış olsaydı, kurullara daha kaliteli, daha sağlıklı elemanlar bulmak mümkün olurdu; sıkışıklık olmazdı.Bunu geçtik!...
        Eğer sayın ERCAN, Sayın KAHVECİ ninde söylediği gibi,ikinci turda çekilmeyip de, devam etseydi; üçüncü turda çok rahat olarak genel başkan seçilirdi.
       Sayın ERCAN ın, aday olup olmayacağı konusundaki zikzakları, adaylığını son gün açıklaması; partiye gönül verenlerin, alternatif ve kazanması muhtemel bir başka grubun oluşmasına da engel oldu. İkinci turda çekilmesi ile de, ümitler hayal oldu
        Ben bu noktada Demokrat Partiye gönül verenlere şunu söylemek istiyorum:
        Kimse ümitsizliğe kapılmasın; eğer yaşananlardan bir ders çıkartılıp, gereken önlemler alınırsa, doğru bir yol haritası şimdiden çizilirse, ilerisi için ümitsiz olmaya gerek yok.
        Parti tabanının istemesine rağmen, Sayın ERCAN ın, aday olup olmama konusunda neden zikzaklar çizdiğini, eğer ikinci turda çekilmese, üçüncü turda mutlaka seçileceğini bildiği halde, neden böyle yaptığını anlayabilmek için, sizlere burada bazı gözlemlerimi ve ipuçlarını da vermek istiyorum. Bunlar çok önemli
        Sayın Nevzat ERCAN ın, Demokrat Partiye genel başkan adayı olduğunu açıklama aşamasında, bir türlü karar verememesi, ya da zikzaklar yapma şeklindeki kararsızlığını; kendisinin zengin olmadığına, ya da, Demokrat Partinin faaliyetlerini iyi bir şekilde yürütebilmek için maddi imkanların çok kısıtlı olduğuna bağlayanlar olsa bile, asıl nedenin bu olduğu kanaatinde değilim.
        Bundan belki 15 gün, belki 20 gün kadar önce; Sayın ERCAN a adaylık teklifi yapıldıktan sonra, karar verme aşamasında iken, partili bir arkadaşımdan; Sayın ERCAN ın Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim KILIÇ ile görüşeceğini söyledi. Sayın Haşim KILIÇ, Sayın ERCAN ın arkadaşı olabilir, eğer böyle bir durum varsa burada yadırganacak bir şey yok. Ama Sayın Haşim KILIÇ ın bir tarikat mensubu olduğunu ve özellikle de Sayın Fethullah GÜLEN e  yakın olduğunu biliyoruz Meseleye bu açıdan baktığımızda, Sayın Nevzat ERCAN ın, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim KILIÇ  la görüşmek istemesini, Sayın Haşim KILIÇ aracılığı ile, Sayın Fethullah GÜLEN den icazet almak istiyor şeklinde de yorumlayabiliriz.
       Başka bir arkadaşım ise, Sayın Nevzat ERCAN için şöyle dedi: Kongre salonunda Sayın Nevzat ERCAN ın yanında Nur Cemaat ı liderlerinden birinin oturduğunu söyledi
       Başka bir arkadaşım ise şöyle söyledi: Sayın ERCAN, Cemaatlere çok yakın. Ve bir defasında da şöyle demiş: Eğer ben genel başkan olursam, AKP, Demokrat Parti ile ittifak yapar
       Bu noktada şunu hatırlatmak istiyorum: Sayın Nevzat ERCAN ın, Cemaatlere ve onların liderlerine sempati duymasında ne mahsur var diye düşünenler olabilir ama iş, cemaat liderlerinden icazet alma noktasına geldi ise, durum çok vahim demektir. Zira Demokrat Partiye genel başkan adayı olma aşamasında, Cemaatlerin tasvip ve desteğini almak isterseniz, onlar kendi çıkarları doğrultusunda size destek verirler
       Cemaatlerle de iyi ilişkiler içinde olmak lazımdır ama, bu ilişkiler yüzeysel olmalı. Eğer ileri boyutta olursa, Demokrat Partiye, ve onun çıkarlarına zarar verir. Demokrat Partinin, Merkez Sağ çizgisinde, ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına bağlı bir parti olduğunu unutmamamız lazım
       Eğer biz kendi tabanımıza sahip çıkarsak, Cemaatlerin desteğine ihtiyacımız kalmaz
       Cemaatlerle iyi ilişkiler içinde olmamız; tüm vatandaşlarımızı kucaklama prensibi içerisinde olmalıdır.
       Şimdi de, ikinci turda Sayın Nevzat ERCAN ın niye adaylıktan çekildiği, Sayın GÜLTEKİN uysal ın, niye kazandığı hususunda, Cemaat, ya da Cemaatlerin bir etkisi oldu mu sorusuna açıklık getirmek istiyorum
       Sayın Nevzat ERCAN ın Cemaatlere yakın olduğu düşünülse bile, tabandan gelen sağlam bir partili, tecrübeli ve de yaşlı olması dolayısı ile; tamamen kontrol altına alınma noktasında, Cemaatin çıkarlarının  ön planda tutulduğunda, Sayın ERCAN ın desteklenmesi uygun görülmeyebilir, yada bu noktada, Sayın ERCAN ın adaylıktan çekilmesi, yine aynı çevreler tarafından istenmiş olabilir. Demek istediğim husus şu:
       Sayın Gültekin UYSAL ın, bu noktada desteklenmesi, genç ve tecrübesiz olmasından dolayı, Cemaat çıkarları açısından daha uygun bulunmuş olabilir.
        Böyle bir durumun olduğunu, olabileceğini, daha önceleri başka bir arkadaşımın şu şözlerinden anlıyorum
        Sayın Gültekin UYSAL, daha önceleri Amerika ya gitmiş, belli ki orada Sayın Fethullah GÜLEN ile görüşmüş. Şöyle deniliyor:
       Sayın UYSAL bu noktada bir Üst Kurul delegesine, Hoca Efendiyi Türkiye ye getireceğiz demiş.
        Böyle bir sözü, ya da buna benzer yaklaşımları, Sayın UYSAL ın, Hocadan destek aldığı şeklinde yorumlamak daha doğru olur.
       BAŞKA BİR YAKLAŞIM: Sayın Fethullah GÜLEN ile, Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN ın aralarının açık olduğunu, birbirleriyle restleştiklerini, sporda şike olayında ceza indirimini ön gören yasanın, Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL tarafından reddedilmesi ve bunun sonrasında, Sayın Fethullah GÜLEN in Saman yolu TV  de yaptığı konuşmadan, ve bunun sonrasında, Sayın Başbakanın takındığı tutumdan ve söylediklerinden anlıyoruz
         Deniliyor ki, Sayın Fethullah GÜLEN, AKP ye karşı, Demokrat Partiyi alternatif olarak hazırlamak istiyor.
         İşte bu nedenden dolayı, Demokrat Partiye yeni genel başkan olarak, Sayın Gültekin UYSAL desteklenmiş olabilir
                                                       DEVİR TESLİM TÖRENİ
       10 Mayıs Cuma günü,Genel Merkezde Devir-Teslim töreni var dediler; çağırdılar gittik.Binaya vardığımda, kapının önünde yeni yöneticilerden 15-20 kadar insan vardı. Bir koyun kesmişler, ve birisi yeni yönetimin başarısı için dua ediyordu. Sonrasında içeri geçtiler. Orada da toplam belki 50-60 kadar insan vardı.
         Davete katılanların sayısına bakarak bir şeyler söylemek gerekirse, şahsen ben, bir hayal kırıklığına uğradım. Belli kli, Parti tabanı kırgın, ümitsiz, ya da öfkeli.
        Önce Sayın Mustafa Uğur ENER, bir devir teslim konuşması yaptı, ardından yeni Genel Başkan Sayın Gültekin UYSAL söz aldı.. Hitabeti güzeldi ama, iç ve dış politika konularında, Halkımızın temel sorunlarını nasıl çözecekleri konusunda ipuçları vermedi
       Yazılı olarak tanıtıcı bir belge, broşür ya da CD gibi dökümanlar yoktu. Yani organizasyon iyi değildi.
       Eğer birkaç Kg pasta ile, yeteri kadar kola, meyve suyu gibi meşrubatlarla, çay kahve gibi sıcak içeceklerde konulmuş olsaydı daha iyi olurdu. Bu gibi ikramların yapılmamış olmasını, kötü bir başlangıç olarak görüyorum.
       Kesilen kurbanın etinin ne yapıldığını bilmiyorum. Eğer kurban birkaç saat öncesinden kesilip kavurma yapılıp ekmek arasında gelenlere ikram edilse daha güzel olurdu. Malum; bizim insanımız bu gibi şeylere çok önem verir.
       DEMOKRAT PARTİ VE BU SON KONGRE NİÇİN O KADAR ÇOK ÖNEMLİ İDİ?
       Bazılarınız Demokrat Partili olmayabilir, bazılarınız da, 12 Haziran 2011 seçimlerinde binde 36 oy alan bir siyasi partinin büyük kongresini önemsememiş olabilirsiniz. Ama unutmayalım ki Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ile beraber, Türkiye nin temel 2 siyasi partisinden biridir Bu güne kadar kurulan diğer siyasi partiler, bir şekilde bu 2 Partiden ayrılanlarla kurulmuştur diyebiliriz
       .Bugün İktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin, üst üste 3 seçim kazanması da, Merkez Sağı Temsil eden Demokrat Partinin çökertilmesi; daha doğrusu bu Partiye operasyon yapılması neticesinde olmuştur.
         Daha önceleri de belirttiğim üzere; CHP de dahil sol partilerin oylarının toplamı % 35 i geçmez. Bu itibarla, önümüzde ki ilk seçimde iktidara en yakın aday Demokrat Partisidir diyebiliriz. Öyle inanıyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP önümüzdeki ilk seçimle beraber, siyasi hayatımızdan silinip gidecektir. Bu itibarla, Demokrat Partının bu son kongresi ve sonuçları Türkiye nin yakın gelecekteki siyasi hayatını önemli ölçü de etkileyecektir
        Gerçi ben, Demokrat Partinin yeni Genel Başkanının ve idari heyetinin genç ve tecrübesiz olması dolayısı ile, başarılı olamayacaklarını ve bu yükü taşıyamayacakları kanaatindeyim. Ve bu ekibin uzun süre görevde kalacağını da sanmıyorum
        Genç olmak iyi de; bir futbol ya da bir boks takımı kurmuyoruz ki; muhtemelen Türkiye yi yönetecek bir siyasi partinin  genel başkanını ve onun idare heyetini seçiyoruz
        İstisnalar kaideyi bozmaz ama, lider öyle kolay yetişmiyor ve tecrübe de öyle kolaydan kazanılmıyor.
        Gençlerin daha alt kademelerde ve bir bilenin yanında çalıştıktan ve tecrübe kazandıktan sonra, kontrollü olarak yükselmesi, en doğru bir yöntemdir.
        Genel İdare Kurulu GİK üyelerinin ise; Partili, belli bir yaşın üstünde, bir konuda uzman olması, en doğru olanıdır.
        Demokrat Partinin yeni Genel Başkanı Sayın Gültekin UYSAL ın daha önceleri Afyon İl Başkanlığı, Mehmet AĞAR zamanında, Genel Başkan Yardımcılığı, Sayın ZEYBEK zamanında GİK üyeliği yap*tığı söyleniyor. Peki şimdi soru şu: Bu gibi önemli görevlerde bulunan birisi, nasıl olurda, tek başına bile olsa, Partide işlerin kötü gitmesine engel olamaz, bir katkı koyamaz. Bu hususun mutlaka aydınlatılması, açığa kavuşturulması gerekir.
        Ben kendi adıma, ve bir Demokrat Partili olarak da şu hususu özellikle belirtmek istiyorum: Demokrat Partinin yeni Genel Başkanı Sayın Gültekin UYSAL a elbette yardımcı olmaya çalışacağız, ama işlerde bir ilerleme sağlanmaz sa, Partinin ve Türkiye nin menfaatleri için müsamaha göstermeyeceğiz, eleştirmeye devam edeceğiz.
         Ama şu kanaatimi de, bura da sizlerle paylaşmak istiyorum:,
         Büyük Anadolu Oteli Ankara nın merkezine çok uzak, özel araba olmadan oraya gitmek imkansız. Bu nedenle diyorum ki, bütün olumsuz faktörlere rağmen, toplantı salonunun ve dışarısının dolu olması, beni çok umutlandırdı. Anladım ki, bazılarının zannettiği gibi, Demokrat Partı hala ölmemiş, partili hala umutlu, hala heyecanlı. Bu gördüklerimden sonra diyorum ki, şimdi olmasa da, yakın bir gelecekte Demokrat Parti, olması gereken yere mutlaka gelecektir..Yaşanan tüm olumsuzlukları da yeniden doğuşun sancıları olarak görüyorum. (Anayurt Gazetesi 15 Mayıs 2012 Pazartesi)
            Saygılarımla.
            ***  
DEMOKRAT PARTİ BÜYÜK KONGRESİ ÖNCESİ VE SONRASI İÇİN DEĞERLENDİRMELER-5
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
       Sevgili Anayurt Okurları .Demokrat Parti Büyük Kongresi ile ilgili tahlillere, bu günde kaldığımız yerden devam edeceğiz.Demokrat Partili olmayan arkadaşlarımızın da, Türkiye de siyasi hayatımızda olup bitenleri anlayabilmek için, bu yazıları okumalarını öneririm.
       Demokrat Parti için önerdiklerimi, örnek aynısı olmasa bile, başka siyasi partiler içinde yapılması gereken hususlar olarak kabul ederseniz, faydalı bir yaklaşım olur.
       Daha önce verdiğim bilgileri, yaptığım eleştirileri, umarım ki Yeni Yönetim olgunlukla karşılar, ve bundan yararlanmaya çalışır. Bu gün yazdıklarım içinde öyle olmasını temenni ediyorum.
       Gerek Kongre, gerekse Parti için söylediklerimin, sadece benim kişisel düşüncelerim olduğunu da kimse zannetmesin.Ben Partililerin ve Halkımızın nabzını tutmaya, ve onlarında görüşünü yansıtmaya çalışıyorum.Tabi ki kendi görüşümü de ekliyorum.
       Daha öncede söylediğim gibi, Yeni Yönetime yardımcı olmaya çalışacağız, ama yaptığı hataları, yapması gerekenleri de söyleyeceğiz; daha doğrusu, bundan böyle bu işin sıkı takipçisi olacağız.
            Demokrat Parti eski genel başkanlarından Sayın Süleyman SOYLU nun seçilme nedenlerinden biri, onun genç olması idi.Ne zaman partide gerekli ilerlemeyi sağlayamadı, üstelik söylem ve eylemlerinde AKP yanlısı politika izlediği; onun değirmenine su taşıdığı anlaşıldı; o zaman partinin tabanı tarafından ilk kongrede alaşağı edildi.
         Benzer hususu ve sonucu, yeni genel başkan ve heyeti için de hatırlatmak istiyorum. Eğer kısa süre içerisinde, Demokrat Partide gerekli ilerlemeyi sağlayamazsa, Partiye gönül verenlere, ilk seçimde Demokrat Partiyi Meclise taşıma inancını veremezse; Sayın Gültekin UYSAL ve Ekibi de, ilk kongrede gider. Umarım herkes bunun bilincinde, farkında olur
          Hiç kimse, 2002 Yılından bu yana, partideki genel başkanlık yarışlarının ve genel başkan değişikliklerinin, normal bir süreç içerisinde cereyan ettiğini, ve partinin gittikçe küçülen bir süreç içerisine kendiliğinden girdiğini zannetmesin .Demokrat Partiye 2002 Yılından bu yana, toparlanmaması için, Halkımızın nezdinde yeni bir umut kaynağı olduğunu göstermemesi  için, Demokrat Partiye, parti dışından sürekli operasyonlar yapıldığını bu vesile ile söylemek istiyorum. Ben şahsen, bu son kongrede de DP ye operasyon yapıldığı kanaatini taşıyorum
          Benim bu konulardaki endişem ve temel yaklaşımım şu:
          Ben de dahil, çoğu partili, genel başkanlığa aday olduğunu açıklaması aşamasında, zamanında karar vermemesi, ya da verememesi, bu konudaki zikzakları, ve nihayetinde, seçimde üçüncü turda genel başkan seçilmesi kesin gözükmesine rağmen, ikinci turda adaylıktan çekilmesi nedeni ile, Sayın Nevzat Ercan a, hem çok kırgın, hem de çok tepkiliyiz. Ama bu noktada Sayın ERCAN a haksızlık etmiş olmamak için bir noktaya işaret etmek istiyorum
          Demokrat Partiye genel başkan adayı olma aşamasında, partinin yeteri kadar parasının olmadığı, kendisinin ise, bir süre partinin masraflarını karşılayacak kadar maddi imkanlarının olmadığı düşünülse bile,Sayın Nevzat ERCAN ın kararsızlığını, sadece parasal nedenlere bağlamanın doğru olmadığı kanaatini taşıyorum.
          Bazı duyumlar var ama;  Sayın Nevzat ERCAN ın karar verme aşamasında kimlerle ne konuştuğu, kendisine ne söylendiği hakkında kesin bir bilgimiz yok. Bu husunun ayrıntılarının zaman içerisinde ortaya çıkacağına inanıyorum.
          Sayın Gültekin UYSAL ın, genç ve tecrübesiz oluşu, Partinin gelişiminin engellenmesi, ele geçirilmesi konusunda; yaşlı ve tecrübeli olması nedeni ile, Sayın Nevzat ERCAN a karşı bir tercih nedeni olabilir.
        Bu noktada, Sayın ERCAN ın adaylıktan çekilmesi, birileri tarafından istenmiş olabilir. Bunları da tam bilemiyoruz. Eğer varsa, bu gibi detaylarda zaman içinde ortaya çıkabilir.
         Bu kongrede, Cemaat hesaplarının ön plana çıktığı anlaşılıyor
         Önceki hafta Demokrat Parti Kongresi ile ilgili olarak yazmış olduğum makalelerde, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin üst üste üç dönemdir seçimi kazanarak İktidar olmasını, Merkez Sağı temsil eden Demokrat Partiye operasyon yapılarak çökertilmesine bağlamıştım
         Bu itibarla, bazı dış güçlerin çıkarları doğrultusunda, AKP nin bir süre daha İktidarda kalması, desteklenmesi uygun görülmüş olabilir; böyle bir amaç doğrultusunda, bu defasında da Demokrat Partiye operasyon yapılmış olabilir.
         Dış Güçler tarafından yapıldığı düşüncesi ağırlık kazanan Demokrat Partiye yapılan operasyon, sadece Demokrat Parti ile de sınırlı değil .Ama Demokrat Partiye yapılan operasyonun önemi, Türk Halkının çoğunlukla Merkez Sağ eğilimli, ve dolayısı ile İktidara en yakın siyasi partinin, Demokrat Parti oılmasından kaynaklanmaktadır.
         Özellikle milli menfaatlerimiz ve dış ilişkiler konusunda dik duruş sergileyen Cumhuriyet Halk Partisi eski Lideri Sayın Deniz BAYKAL a yapılan operasyonu da, kaset skandalı tertibi ile, Sayın BAYKAL sız bir CHP yaratmanın bir sonucu olduğunu görmemiz ve anlamamız lazım
        Miliyetçi Hareket Partisi MHP de, kuruluş felsefesi nedeni ile, ulusal menfaatlerimizi savunmasından dolayı mahzurlu bulundu ve bu kapsamda, MHP nin seçim barajı altında kalması istendı. Ama Halkımız, bu noktada yapılmak istenen şeyin farkına vardı, ve MHP nin seçim barajı altında kalmaması için, bazı CHP liler bile MHP ye oy vererek oynanmak istenen oyunu bozdu.
         Oyunun başka bir parçası ise şu idi: Bundan önceki Kongrede, son hafta da, DP eski Genel Başkanı Sayın Namık Kemal ZEYBEK ön plana çıkartıldı, ve sonuçta genel başkan seçildi. Buradaki asıl amaç, Sayın ZEYBEK in eskli bir MHP li oluşu nedeni ile, MHP den oy çalacağı düşünüyordu. Ama, bu oyun da tutmadı, sonuçta MHP barajı geçti, ve Meclise girdi.
        Türkiye de, siyasi partilerin bir amaç doğrultusunda şekillendirilmesi çalışmaları, üniter yapımızın bozulmasına, Türkiye nin eyalet sistemine geçmesini sağlayacak bir Anayasa yapabilmenin yolunu açmaya yönelikti. Ve bunu özellikle Amerika Birleşik Devletleri istiyordu. Ama yukarıda işaret ettiğim gibi, oynanmak istenen oyun, bazı sağduyulu, hassas vatandaşlarımızın fark etmesi neticesinde bozuldu
        Şu anda, Hükümetin yeni bir Anayasa hazırlanmasında zorlanması, Mecliste oluşan yeni milletvekili  tablosu ile, mili unsurların ağır basması gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu hali ile de, istenen değişikliklerin yapılabileceği zor gözükmektedir.
          Eğer, Anayasada ABD nin istediği değişiklikler yapılamazsa, bu Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin de sonu olur.Bu itibarla 2013, ya da 2014 Yılının bir seçim yılı olduğınu, şimdiden var sayabiliriz
         Bu itibarla, Demokrat Parti yeni Yönetiminin, bir erken genel seçimin olabileceğini var sayarak, şimdiden ciddi bir çalışma içerisine girmesini öneririm.
          Şimdi de, DP eski Lideri Sayın Namık Kemal ZEYBEK in niçin yeniden aday olmak istemediği hakkında bir şeyler söylemek istiyorum
          Sayın ZEYBEK in Partide gerekli canlanmayı sağlayamadığı, ve 12 Haziran 2011 seçimlerinde Binde 36 gibi çok az bir oy almasına bağlayanlar olsa bile, gerçek nedenin bu olduğu kanaatinde değilim
         Aydın DOĞAN ile, Sayın Namık Kemal ZEYBEK Gümüşhaneli, ve hanımları ise kardeş Yani Aydın DOĞAN ile, Sayın Namık Kemal ZEYBEK bacanak.
         Sayın Aydın DOĞAN ın,  yüklü vergi borcu nedeni ile Başbakan Sayın Recep Tayyib ERDOĞAN ın kıskacında olduğu biliniyor. İşte bu gibi nedenlerden dolayı, Sayın Aydın DOĞAN ın, Sayın ZEYBEK in gelişinde ve yeniden aday olmayışında, bir şekilde devrede olduğu kanaati yaygın.
          Sayın ZEY7BEK,  seçim kampanyası sırasında Ege Denizinde bulunan 2 adamızı; Eşek Adası ile, Bulamaç Adasını, Yunanistan ın 2004 Yılında işgal ettiğini söylemişti. Daha sonraki televizyon konuşmalarında da, Sayın ERDOĞAN ı sürekli eleştiriyordu. Bu yüzden Sayın ZEYBEK in yeniden aday olması istenmemiş olabilir.
          Ben şahsen Sayın Namık Kemal ZEYBEK in başarılı olması husunda çok gayret sarfettim, önerilerde bulundum Ama Sayın ZEYBEK, önerilerime hep kulaklarını tıkadı, hiç birini yerine getirmedi. Böyle bir durumdan dolayı şöyle bir soru akla geliyor.
         İnanması zor ama; acaba, Sayın ZEYBEK ten, Demokrat Partiyi canlandırmaması, Meclise sokmaması mı istendi ? Bu gibi sorularında cevabını zaman içerisinde öğrenebileceğiz.
         Ama şu gözlemimi de, burada sizlere aktarmak zorundayım. Sayın ZEYBEK in dürüstlüğü knusunda hiçbir kimse olumsuz bir beyanda bulunmadı Bende aynı kanaati taşıyorum.
         Sonuç olarak, şu hususu vurgulamak istiyorum:
         Birilerinin Demokrat Partinin canlanmasını istememesi, ya da yöneticilerin bilerek, yada bilmeyerek, Partiyi iyi idare etmedikleri, ya da çalışmadıkları gibi gerekçelerle, DP nin ve Türkiye nin gelişmesi yolunda,10 Yılı çalındı diyebiliriz. Herkesin bunun bilincinde olması ve gerekeni yapması gerekir.
         Demokrat Parti ile, diğer partilere yapılan operasyonların,Ergenekon ve Balyoz tertibi ile, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının tutuklanıp içeri alınmaları…vs gibi içimizi sızlatan bir çok uygulamaların da, başta ABD ve diğer emperyal güçlerin istek ve arzuları doğrultusunda, AKP İktidarı tarafından uygulamaya konulduğunu söyleyebiliriz. Zira, başta bizim de içinde olduğumuz Orta Doğu ülkelerini bölmeye, parçalamaya yönelik, bir ABD projesi olan BOP ta Eş Başkan olduğunu, Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN kendisi söylüyor.
                         DEMOKRAT PARTİ YENİ GENEL BAŞKANINA ÖNERİLER VE SORULAR.
        1-Sizlere yardımcı olmamı  istiyorsanız; Partide iç sorunların nasıl halledilip yükselişe nasıl geçileceği hususunda daha önceleri yazmış olduğum, Demokrat Parti ve Siyaset başlığını taşıyan 6 makaleyi, Gazete nin internet sayfasından indirip okumanızı ve gereğini yapmanızı öneririm
         Eğer, Başkanlık Divanına getirdiğiniz kişilerden her biri, bir konuda uzman değilse, televizyonlarda uzmanlık alanı ile ilgili olarak bir tartışma programına katılacak kadar,bilgili tecrübeli, donanımlı değilse işiniz gerçekten zor demektir
         Eğer, Ankara, İstanbul, İzmir,Bursa, Adana…gibi Büyük Şehir İl Başkanları, partili olmanın yanında bir holdingi yönetecek kaday,yüksek eğitimli,bilgili, tecrübeli, donanımlı değilse, işiniz zor demektir…vs
        2-Örneğin haftada, 15 günde…vs gibi belirli zamanlarda, Genel Merkezde Sizin ve Ekibinizin de hazır bulunduğu toplantılarda, Partililerin sorunlarını dinleyin, varsa plan ve projelerinizi anlatın
         Halkımız, pahalılıktan, işsizlikten, geçim zorluğundan bunalmış bir durumda Bu sorunlara çare olacak çalışmalar yapın, önerilerde bulunun
         Bu gibi önerilerinize, İktidardan eleştiri ve tepki gelse bile, Halkımız size inanacaktır
        Halkımız, Siyasilerin sorunları çözme yerine, birbirlerine laf yetiştirmeye çalışmalarından bıkmış ve usanmıştır. Bu itibarla sizin diğerlerinden farklı olduğunuzu göstermeniz lazım
        Eğer, uygulamalarınızla, diğerlerinden farklı olduğunuzu gösterirseniz, Halkımız size mutlaka inanacaktır.
        3-Bende dahil, basın mensupları, sizin hakkınızda fazla bir bilgimiz yok. Bu itibarla, yakın bir zamanda bir basın toplantısı yapar, soruları cevaplandırırsanız çok yararlı olur.
         Eğer bu basın toplantısında, sorulara makul ve mantıklı cevaplar verirseniz, söyledikleriniz haber niteliği taşırsa, basın mensupları sizin diğerlerinden farklı olduğunuzu görür ve anlarsa, muhalefette bile olsanız, size gösterilen ilgi artarak devam eder.
         Sayın SOYLU, genel başkan seçildiğinde bir basın toplantısı yapmıştı.
 Söylediklerinin diğerlerinden farklı olmadığı anlaşılınca, kimse ne soru sordu, ne de bir daha geldi
         4- Amerika da Huston da Siyaset Bilimi üzerinde ihtisas yaptığınız söyleniyor. Kongre öncesinde birilerine, Hoca Efendiyi Türkiye ye getireceğinizi söylemişiniz Hoca Efendinin, Türkiye ye gelmesinde bir yasak yok ki; buyusun gelsin. Peki bu sözü hangi anlamda kullandınız 
        Bu söylenen söz, doğru, ya da yanlış; işin aslını sizden öğrenmek istiyoruz. Cemaatlerle bir ilişkiniz var mı, varsa onlara yakınlığınız ne ölçüde?
         Cemaatlere yaklaşım konusunda, bende sizlere faydalı olur düşüncesi ile bir şeyler söylemek istiyorum
         Cemaat Liderleri ve mensupları da bizim vatandaşlarımız, ama onlarla ilişkilerimiz; tüm vatandaşlarımızı kucaklama çerçevesi ve sınırları içerisinde olmalıdır.
        Unutulmasın ki Demokrat Parti, ATATÜRK İlke ve İnkilaplarına, Cumhuriyet ve onun Kazanımlarına yürekten inanan bir partidir. Cemaat Liderleri ve onların mensupları ile derin ilişkiler içerisinde olmak, Demokrat Partiye ve sonuçta Türkiye ye zarar verir.
        Demokrat Partinin bir aşırı uç partisi olmadığı, sonuçta tüm Halkımızı kucaklayan bir parti olduğu gerçeğini untmamak lazım
          Eğer, biz plan ve projelerimiz le Halkımızın karşısına çıkarsak, Cemaatlerin desteğine ihtiyacımız olmaz. Başka partilere oy veren Demokrat Parti seçmeninin yeniden desteğini kazanmak, bize yeter de, artarda!
         5- Siyasi konularda yaklaşımınız nedir. Bu sorunun da cevaplanması lazım
         6- Bu kapsamda Başbakan Sayın Tayyib ERDOĞAN ın BOP Eş Başkanlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
         7- Yeni Anayasa ile yapılmak istenen değişiklikler hakkında ne düşünüyorsunuz0?
         8- Terörün nasıl önleneceği konusunda yaklaşımınız nedir?
         9- Sayın Başbakanın, önce inkar edip, sonrasında ortaya çıkınca, gerekirse Terörist Başı ile de görüşülür şeklindeki ifadesine, Demokrat Partinin Genel Başkanı olarak ne diyorsunuz, bu yaklaşımı nasıl karşılıyorsunuz?
         10- Uygulanan Kıbrıs politikası hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce bu sorun nası çözülebilir?
          11- Yunanistan ın, 2004 Yında, Ege Denizinde bulunan iki adamızı; Eşek Adası ile, Bulamaç Adasını işgal etmesi husunda ne düşünüyorsunuz, sizce bu adalar nasıl geri alınır?
           12- Türkiye Ermenistan ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
             Türkler, Ermenilere soy kırım yaptı iftiralarından nasıl kurtulacağız, ne olabilir, ne yapmamız lazım? (Anayurt Gazetesi 21 Mayıs 2012 Pazartesi

            Saygılarımla. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder