İŞ-GÜÇ
KONUŞMAYI NEDEN UNUTUR OLDUK.?-1
Mak. Yük. Müh.
Ahmet YALVAÇ
Sevgili Anayurt Okurları, Adalet ve
Kalkınma Partisi AKP iktidara geldiğinden bu yana; daha doğrusu,Sayın Recep
Tayyib Erdoğan başbakan olduğundan beri, neredeyse
her hafta başka bir konu gündeme oturuyor, ve
en önemlisi de toplum sürekli geriliyor Sanki hiç bir sorunumuz yokmuş gibi bu
sefer de DERSİM konusu gündeme geldi
DERSİM konusunu gündeme getirmenin
asıl amacı, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ü Halkımızın
gönlünden silmek için, sorgulanmasına yargılanmasına zemin hazırlamak.Benim
bu gün üzerinde durmak istediğim konu
aslında başlıktan da anlaşılacağı üzere bu değil.Sayın Mehmet Arif DEMİRER de
söylediğim bu hususa başka bir yönden vurgu yapıyor.Demokrat Parti
zamanında,1951 yılında Atatürk ü koruma
kanunu çıkarılmış. Amaç, önce bu kanunun lağvedilmesini sağlamak, sonrasında
Atatürk ü sorgulamaya ve yargılamaya zemin hazırlamak diyor.
26 Kasım 2011 tarihli YENİÇAĞ Gazetesini okurken, Sayın
Altemur kılıç ın köşesinde,Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ la ilgili çok
önemli bir haber okudum. Şimdi bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın ARINÇ, İzmir – Menemen li imiş.
Devlete karşı isyan çıkartıp ,Yedek Subay Kubilay ın şehit edilmesi olayına
karışan kişilerden şeyh Mehmet in
akrabası, hatta dedesi olabileceği yönünde bilgilere yer veriyordu Bu öldürme
olayında elebaşların idam edildiklerini biliyoruz. Eğer haber doğru ise,Sayın
Bülent ARINÇ ın bize ters gelen düşünce ve söylemlerinde, şeyh Mehmet in etkisi
olduğunu düşünüyorum
Sonunda
ana muhalefet lideri Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU da rengini belli etti, ve
Dersim konusunda sayın Başbakana fark attı; özür yetmez, arşivleri açın, sürgün
edilenlere topraklarını geri verin dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi, ATATÜRK ün
kurduğu bir parti. Dolayısı ile ATATÜRK ü ve Cumhuriyeti korumak ve kollamak
ta, herkesten önce CHP nin Genel Başkanına düşerdi. Demek ki, bizim
bilmediğimiz çok şey var. Türkiye Cumhuriyetine ve ATATÜRK e organize bir
saldırı ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Demek istediğim husus şudur:
Bizi yönetenlerin geçmişleri, ve etnik
kökenleri araştırılıp ortaya konursa Türkiye Cumhuriyeti nin hak ve
menfaatlerinin korunmasında çok yararlı olur diye düşünüyorum.
Bu gün,
Mecliste Türkü ve Türklüğü Anayasadan çıkarmaya çalışan, Atatürk İlke ve
İnkilaplarına savaş açan çok sayıda
milletvekili var Ve bu gibileri aday gösterenler de, Meclise girmelerini
sağlayanlar da, onları önemli görevlere getirenler de ,yine parti genel başkanlarıdır Ve hepsini seçenler de bizim Halkımız.Şimdi
soru şu:
Türkiye nin Tarımda, hayvancılıkta
sağlıkta, ekonomide, teknolojide..vs de
süper bir güç olmasını istemekten ve katkı koymaktan başkaca bir amacı
olmayan, ideolojik takıntıları bulunmayan düzgün insanların Meclise gelmeleri
niçin sağlanmıyor?
TÜRKİYE NİN GÜNDEMİ NEDEN SIK
DEĞİŞİYOR, YA DA DEĞİŞTİRİLİYOR?
Siyasi iktidarın, Türkiye nin iç ve
dış sorunlarını çözmede yetersiz kaldığını biliyoruz Yetersiz kalınan
durumlarda,başarısızlığı örtmek, zaman kazanmak, halkın tepkisini önlemek
açısından gündem değiştiriliyor . Bu iç kaynaklı bir sebep. Bir de dış
kaynaklı sebepler vardır .Bu da, Sayın
Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN ın Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı BOP la
ilgili olanı.Türkiye de çok sık gündem
değişmesinde, yada değiştirilmesinde ikinci husus daha ağır basıyor diye
düşünüyorum
ABD nin IRAK ı işgali
öncesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yaşanan 1 Mart teskeresi krizini,ki bütün çabalara rağmen bu teskere
Meclisten geçmemiştir.Artarak devam eden PKK saldırılarını, ve bu saldırıları
önleme konusunda Hükümetin gerekli
önlemleri almamasını ,ya da alamamasını,hatta PKK ile pazarlığa oturmasını da,Amerikanın talebi ve Sayın
Başbakanın BOP Eş Başkanlığı çerçevesinde değerlendirmek lazım
1 Mart Teskeresinin TBMM de
reddedilmesi, Suriye sınırınızda ki mayınlı arazinin, sözde mayınlardan
temizlenmesi karşılığında, 49 yıllığına yabancılara kiraya verilmesi
kararının Anayasa Mahkemesinden dönmesi
ile, ileriye dönük büyük bir beladan şans eseri döndük. Bunlar da bir BOP
ürünü.
Ergenekon kapsamında Türk Silahlı
Kuvvetleri üst düzey komutanlarının tutuklanmalarını, Bedelli Askerlikte ısrar
edilip, nihayetinde çıkartılmasını da, Türkiye nin savunma gücünün
zayıflatılmasına yönelik hareketler olarak görmek ve değerlendirmek lazım.
Bunlarda BOP Eş Başkanlığı çerçevesi dahilinde yapılmıştır
Israrla yapılması istenen Anayasa
Değişikliği çalışmalarını da ABD nin arzusu ve BOP kapsamında değerlendirmek
lazım.
Libya da, Mısır da halk
ayaklanmalarına, iktidar değişikliklerine müdahil olmamızda , Suriye dede
Beşşar ESAD rejiminin devrilmesi
çalışmalarında ABD nin sözcülüğünü yapmamız, tehditler savurmamızla da, Ülkemiz
sonu belli olmayan bir maceraya doğru
sürüklenmektedir
Böylece temeli bize dayanmayan yapay
konularla gündem değiştirilip halkımız uyutuldu.
Bu itibarla, eğer sorunlarımızı çözmek,
olup bitenleri daha iyi anlayabilmek için, Sayın Başbakanın Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı BOP ,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde mutlaka sorgulanmalıdır.Zira BOP Eş Başkanı
olduğunu Kendisi söylüyor.
(Anayurt Gazetesi 3 Aralık
2011 Cumartesi.)
***
İŞ-GÜÇ
KONUŞMAYI NEDEN UNUTUR OLDUK ?-2
Mak.
Yük. Müh.Ahmet YALVAÇ
Sevgili Anayurt Okurları, ben aslında
çok zor beğenen bir insanım.Ve bir Yüksek Mühendis olarak kendime hep şu soruyu
sorarım:Bilgi ve tecrübe olarak gelişmiş sanayi ülkelerindeki standartların
neresindeyim. Ve bu standartların üstüne çıkmak,ve üstünde olmak ta,benim için
bir hayat felsefesidir. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ta,Türkiye nin
her konuda gelişmiş süper bir devlet, süper bir güç olmasını arzu
ediyorum.Böyle bir amaca ulaşabilmek ise ancak bizi yönetenlerin ve üst düzey
bürokratların konularında iddialı birer uzman olmaları ile mümkündür.Tepemizde
dolaşan kara bulutlar, ve her konuda problemlerle boğuşuyor olmamız da, insan
faktörünün kalitesi ile ilgili Ve ben,bilgi ve tecrübemle ve eleştirilerimle
böyle bir sürece katkıda bulunmak istiyorum
Türkiye nin böyle bir amaca ulaşması
için, bizi yöneten siyasilerin ve üst düzey bürokratların sadece konularında uzman olmaları da yetmez;
Cumhuriyetle ,rejimle, Atatürk İlke ve İnkilapları ile de bir sorunu nun, bir
takıntısının olmaması gerek
Bu güne kadar her konu da ciddi
eleştirilerde bulundum. Bu itibarla eleştiride bulunduğum kişilere, ya da
guruplara karşı bir şartlanmışlığım yok.Ben objektif olmaya, ve bildiğim
doğruları siz Okurlara aktarmaya çalışıyorum.Ve bu hususun özellikle
bilinmesini istiyorum
İyi bir yolda olup olmadığımızı
anlayabilmek için de Halkımızın kültür seviyesinin yükselmesi, özellikle de
okuma oranının yükselmesi lazım.
Halkımız sadece temel sorunların
çözülmesi gibi konularla yetinmek değil, uzay yarışına bile ne zaman
gireceğimiz konusu da siyasilere sorulmalı, ve
onlar zorlanmalıdır.
İMİLLET VEKİLLERİ NE İŞ GÖRÜR?
Ben bundan önceki hükümetler zamanında
Meclise daha sık giderdim. Bu güne kadar milletvekillerinden şahsım için bir
talebim olmadı .Onlara uzmanlık alanlarımla ilgili olarak plan ve projeler
sundum, hayata geçirilmeleri konusunda destek olmalarını istedim Bu konuda
parti ayrımı da yapmadım. Üzülerek söylemeliyim ki, üst düzey parti
yöneticileri de dahil, gerekli desteği maalesef bulamadım.Eğer siyasiler destek
olsalardı, bu gün enerji dahil çoğu sorun halledilmiş olurdu. Milletvekilleri
genelde yetersiz olduklarından, söylenenleri pek anlayamıyorlar, ve bu gibi
konuların takipçisi de olmuyorlar. Bu konu da yaşadığım çok ilginç anılarım
var.Belki bir gün bunlardan da bahsederim
Milletvekilleri, daha ziyade personel
tayin ve terfileri ile uğraşıyorlar.
İşin laf yönü ağır bastığından ,liderlere
bağlılık esas alındığından,milletvekili olmak için özellikleri olan bir kişi
olmak ta gerekmiyor. Bizim Halkımız liderlere önem veriyor. Bu itibarla eğer
Halkımız bir lideri tutuyorsa, onun seçtiği kişilere gözü kapalı oy veriyor, ve
milletvekili seçiyor. Bu süreç bu şekilde devamedip gidiyor Ve biz buna demokrasi diyoruz
Milletvekili seçilecek olanların, ve
bilhassa da parti genel başkanlarının normal vatandaşlardan farkı olmalı; ağzı
laf yapmalı ama, kariyer sahibi uzman kişilerden olmalı. Daha önemlisi bu gibi
kişiler seçim kampanyaları esnasında, benim uzmanlık alanım şu ,seçildiğimde
Türkiye nin şu sorununu halledeceğim diye Halka taahhütte bulunmaları lazım
AKP, din eksenli ideolojik bir parti olduğundan,önceki
dönemlerde seçilenlere
rağmen,milletvekili kalitesinin daha aşağılarda olduğunu söyleyebilirim
MECLİS GİRİŞİNDE
İLERİ DEMOKRASİ UYGULAMALARI
Önceki hükümetler zamanında Meclise
girerken, manyetik taramadan geçtikten sonra, kabaca üst-baş arandıktan sonra
,duruma göre randevulu,ya da randevusuz olarak,nüfus cüzdanı verilip içeri
girilirdi. AKP ile giriş kuralları da değişti .Öncekilerden farklı olarak bir
de, çantalardaki, ceplerdeki kağıtlar,hatta
yanınızdaki gazeteler bile evrak muamelesi görüp kontrol ediliyor.
Kontroller esnasında evraklarla ilgili olarak, teknik raporlar da dahil, bunu
nereden aldın,kime vereceksin gibi ilgisiz sorular yöneltiyorlar, hatta
bazılarını almak istiyorlar Demek ki,bu da bir ileri demokrasi uygulaması!
Ziyaretçilere sanki bir teröristmiş
gibi muamele edildiğinden,ziyaretçilerin kalitesinde bir düşüş yaşandığı,bilgi
akışında da bir azalma, bir aksama yaşandığı kanaatini taşıyorum
Milletvekilleri ,elektriğin nasıl
ucuzlatılacağı,santrallerdeki hava kirliliğinin nasıl önleneceği,hava
kirliliğinden dolayı artan kanser vakalarının nasıl önleneceği gibi faydalı
projelerle ilgilenmediklerinden, üstelik kontrollerde teröristmiş gibi muamele
görmekten dolayı, mecbur kalmadıkça,boş yere zaman israfı olur diye,Meclise de
gitmek istemiyorum.
TAKINTILARIMIZ
Biz tamamına yakını Müslüman olan bir
toplumuz. Ve ben de inançlı bir kişiyim.
Eğer dindarlığını ön plana çıkaran
yerine, uzmanlığı, ve iş yapmayı ön plana çıkaran kişileri seçersek,
bütün sorunlarımızı daha kolay çözeceğimize inanıyorum. Saygılarımla,
(Anayurt Gazetesi 12 Aralık 2011 Pazartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder