12 Şubat 2014 Çarşamba

İŞ-GÜÇ KONUŞMAYI NEDEN UNUTUR OLDUK.?

İŞ-GÜÇ KONUŞMAYI  NEDEN UNUTUR OLDUK.?-1
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
         Sevgili Anayurt Okurları, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP iktidara geldiğinden bu yana; daha doğrusu,Sayın Recep Tayyib Erdoğan başbakan olduğundan beri, neredeyse      
  her hafta başka bir konu gündeme oturuyor, ve en önemlisi de toplum sürekli geriliyor Sanki hiç bir sorunumuz yokmuş gibi bu sefer de DERSİM konusu gündeme geldi
         DERSİM konusunu gündeme getirmenin asıl amacı, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ü Halkımızın gönlünden silmek için, sorgulanmasına yargılanmasına zemin hazırlamak.Benim bu  gün üzerinde durmak istediğim konu aslında başlıktan da anlaşılacağı üzere bu değil.Sayın Mehmet Arif DEMİRER de söylediğim bu hususa başka bir yönden vurgu yapıyor.Demokrat Parti zamanında,1951 yılında  Atatürk ü koruma kanunu çıkarılmış. Amaç, önce bu kanunun lağvedilmesini sağlamak, sonrasında Atatürk ü sorgulamaya ve yargılamaya zemin hazırlamak diyor.
        26 Kasım 2011  tarihli YENİÇAĞ Gazetesini okurken, Sayın Altemur kılıç ın köşesinde,Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ la ilgili çok önemli bir haber okudum. Şimdi bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
        Sayın ARINÇ, İzmir – Menemen li imiş. Devlete karşı isyan çıkartıp ,Yedek Subay Kubilay ın şehit edilmesi olayına karışan kişilerden  şeyh Mehmet in akrabası, hatta dedesi olabileceği yönünde bilgilere yer veriyordu Bu öldürme olayında elebaşların idam edildiklerini biliyoruz. Eğer haber doğru ise,Sayın Bülent ARINÇ ın bize ters gelen düşünce ve söylemlerinde, şeyh Mehmet in etkisi olduğunu düşünüyorum
        Sonunda  ana muhalefet lideri Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU da rengini belli etti, ve Dersim konusunda sayın Başbakana fark attı; özür yetmez, arşivleri açın, sürgün edilenlere topraklarını geri verin dedi.
         Cumhuriyet Halk Partisi, ATATÜRK ün kurduğu bir parti. Dolayısı ile ATATÜRK ü ve Cumhuriyeti korumak ve kollamak ta, herkesten önce CHP nin Genel Başkanına düşerdi. Demek ki, bizim bilmediğimiz çok şey var. Türkiye Cumhuriyetine ve ATATÜRK e organize bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Demek istediğim husus şudur:
        Bizi yönetenlerin geçmişleri, ve etnik kökenleri araştırılıp ortaya konursa Türkiye Cumhuriyeti nin hak ve menfaatlerinin korunmasında çok yararlı olur diye düşünüyorum.
        Bu gün,  Mecliste Türkü ve Türklüğü Anayasadan çıkarmaya çalışan, Atatürk İlke ve İnkilaplarına savaş açan  çok sayıda milletvekili var Ve bu gibileri aday gösterenler de, Meclise girmelerini sağlayanlar da, onları önemli görevlere getirenler de ,yine  parti genel başkanlarıdır  Ve hepsini seçenler de bizim Halkımız.Şimdi soru  şu:
         Türkiye nin Tarımda, hayvancılıkta sağlıkta, ekonomide, teknolojide..vs de  süper bir güç olmasını istemekten ve katkı koymaktan başkaca bir amacı olmayan, ideolojik takıntıları bulunmayan düzgün insanların Meclise gelmeleri niçin sağlanmıyor?
         TÜRKİYE NİN GÜNDEMİ NEDEN SIK DEĞİŞİYOR, YA DA DEĞİŞTİRİLİYOR?
         Siyasi iktidarın, Türkiye nin iç ve dış sorunlarını çözmede yetersiz kaldığını biliyoruz Yetersiz kalınan durumlarda,başarısızlığı örtmek, zaman kazanmak, halkın tepkisini önlemek açısından gündem değiştiriliyor . Bu iç kaynaklı bir sebep. Bir de dış kaynaklı  sebepler vardır .Bu da, Sayın Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN ın Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı BOP la ilgili olanı.Türkiye de  çok sık gündem değişmesinde, yada değiştirilmesinde ikinci husus daha ağır basıyor diye düşünüyorum
         ABD nin IRAK ı işgali
 öncesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanan 1 Mart teskeresi krizini,ki bütün çabalara rağmen bu teskere Meclisten  geçmemiştir.Artarak devam  eden PKK saldırılarını, ve bu saldırıları önleme konusunda  Hükümetin gerekli önlemleri almamasını ,ya da alamamasını,hatta PKK ile pazarlığa  oturmasını da,Amerikanın talebi ve Sayın Başbakanın BOP Eş Başkanlığı çerçevesinde değerlendirmek lazım
         1 Mart Teskeresinin TBMM de reddedilmesi, Suriye sınırınızda ki mayınlı arazinin, sözde mayınlardan temizlenmesi karşılığında, 49 yıllığına yabancılara kiraya verilmesi kararının  Anayasa Mahkemesinden dönmesi ile, ileriye dönük büyük bir beladan şans eseri döndük. Bunlar da bir BOP ürünü.
        Ergenekon kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri üst düzey komutanlarının tutuklanmalarını, Bedelli Askerlikte ısrar edilip, nihayetinde çıkartılmasını da, Türkiye nin savunma gücünün zayıflatılmasına yönelik hareketler olarak görmek ve değerlendirmek lazım. Bunlarda BOP Eş Başkanlığı çerçevesi dahilinde yapılmıştır
        Israrla yapılması istenen Anayasa Değişikliği çalışmalarını da ABD nin arzusu ve BOP kapsamında değerlendirmek lazım.
         Libya da, Mısır da halk ayaklanmalarına, iktidar değişikliklerine müdahil olmamızda , Suriye dede Beşşar ESAD rejiminin  devrilmesi çalışmalarında ABD nin sözcülüğünü yapmamız, tehditler savurmamızla da, Ülkemiz sonu belli olmayan bir maceraya doğru  sürüklenmektedir
         Böylece temeli bize dayanmayan yapay konularla gündem değiştirilip halkımız uyutuldu.
     Bu itibarla, eğer sorunlarımızı çözmek, olup bitenleri daha iyi anlayabilmek için, Sayın Başbakanın  Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı BOP , Türkiye Büyük Millet Meclisinde mutlaka sorgulanmalıdır.Zira BOP Eş Başkanı olduğunu  Kendisi söylüyor.
(Anayurt Gazetesi 3 Aralık 2011 Cumartesi.)
            ***
İŞ-GÜÇ KONUŞMAYI  NEDEN UNUTUR OLDUK ?-2
Mak. Yük. Müh.Ahmet YALVAÇ
        Sevgili Anayurt Okurları, ben aslında çok zor beğenen bir insanım.Ve bir Yüksek Mühendis olarak kendime hep şu soruyu sorarım:Bilgi ve tecrübe olarak gelişmiş sanayi ülkelerindeki standartların neresindeyim. Ve bu standartların üstüne çıkmak,ve üstünde olmak ta,benim için bir hayat felsefesidir. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ta,Türkiye nin her konuda gelişmiş süper bir devlet, süper bir güç olmasını arzu ediyorum.Böyle bir amaca ulaşabilmek ise ancak bizi yönetenlerin ve üst düzey bürokratların konularında iddialı birer uzman olmaları ile mümkündür.Tepemizde dolaşan kara bulutlar, ve her konuda problemlerle boğuşuyor olmamız da, insan faktörünün kalitesi ile ilgili Ve ben,bilgi ve tecrübemle ve eleştirilerimle böyle bir sürece katkıda bulunmak istiyorum
       Türkiye nin böyle bir amaca ulaşması için, bizi yöneten siyasilerin ve üst düzey bürokratların  sadece konularında uzman olmaları da yetmez; Cumhuriyetle ,rejimle, Atatürk İlke ve İnkilapları ile de bir sorunu nun, bir takıntısının olmaması gerek
       Bu güne kadar her konu da ciddi eleştirilerde bulundum. Bu itibarla eleştiride bulunduğum kişilere, ya da guruplara karşı bir şartlanmışlığım yok.Ben objektif olmaya, ve bildiğim doğruları siz Okurlara aktarmaya çalışıyorum.Ve bu hususun özellikle bilinmesini istiyorum
       İyi bir yolda olup olmadığımızı anlayabilmek için de Halkımızın kültür seviyesinin yükselmesi, özellikle de okuma  oranının yükselmesi lazım.
       Halkımız sadece temel sorunların çözülmesi gibi konularla yetinmek değil, uzay yarışına bile ne zaman gireceğimiz konusu da siyasilere sorulmalı, ve  onlar zorlanmalıdır.
                                              İMİLLET VEKİLLERİ NE İŞ GÖRÜR?
       Ben bundan önceki hükümetler zamanında Meclise daha sık giderdim. Bu güne kadar milletvekillerinden şahsım için bir talebim olmadı .Onlara uzmanlık alanlarımla ilgili olarak plan ve projeler sundum, hayata geçirilmeleri konusunda destek olmalarını istedim Bu konuda parti ayrımı da yapmadım. Üzülerek söylemeliyim ki, üst düzey parti yöneticileri de dahil, gerekli desteği maalesef bulamadım.Eğer siyasiler destek olsalardı, bu gün enerji dahil çoğu sorun halledilmiş olurdu. Milletvekilleri genelde yetersiz olduklarından, söylenenleri pek anlayamıyorlar, ve bu gibi konuların takipçisi de olmuyorlar. Bu konu da yaşadığım çok ilginç anılarım var.Belki bir gün bunlardan da bahsederim
       Milletvekilleri, daha ziyade personel tayin ve terfileri ile uğraşıyorlar.
       İşin laf yönü ağır bastığından ,liderlere bağlılık esas alındığından,milletvekili olmak için özellikleri olan bir kişi olmak ta gerekmiyor. Bizim Halkımız liderlere önem veriyor. Bu itibarla eğer Halkımız bir lideri tutuyorsa, onun seçtiği kişilere gözü kapalı oy veriyor, ve milletvekili seçiyor. Bu süreç bu şekilde devamedip  gidiyor Ve biz buna demokrasi diyoruz
      Milletvekili seçilecek olanların, ve bilhassa da parti genel başkanlarının normal vatandaşlardan farkı olmalı; ağzı laf yapmalı ama, kariyer sahibi uzman kişilerden olmalı. Daha önemlisi bu gibi kişiler seçim kampanyaları esnasında, benim uzmanlık alanım şu ,seçildiğimde Türkiye nin şu sorununu halledeceğim diye Halka taahhütte bulunmaları lazım
       AKP, din eksenli ideolojik bir parti olduğundan,önceki dönemlerde  seçilenlere rağmen,milletvekili kalitesinin daha aşağılarda olduğunu söyleyebilirim
                              MECLİS GİRİŞİNDE İLERİ DEMOKRASİ UYGULAMALARI
       Önceki hükümetler zamanında Meclise girerken, manyetik taramadan geçtikten sonra, kabaca üst-baş arandıktan sonra ,duruma göre randevulu,ya da randevusuz olarak,nüfus cüzdanı verilip içeri girilirdi. AKP ile giriş kuralları da değişti .Öncekilerden farklı olarak bir de, çantalardaki, ceplerdeki kağıtlar,hatta  yanınızdaki gazeteler bile evrak muamelesi görüp kontrol ediliyor. Kontroller esnasında evraklarla ilgili olarak, teknik raporlar da dahil, bunu nereden aldın,kime vereceksin gibi ilgisiz sorular yöneltiyorlar, hatta bazılarını almak istiyorlar Demek ki,bu da bir ileri demokrasi uygulaması!
         Ziyaretçilere sanki bir teröristmiş gibi muamele edildiğinden,ziyaretçilerin kalitesinde bir düşüş yaşandığı,bilgi akışında da bir azalma, bir aksama yaşandığı kanaatini taşıyorum
        Milletvekilleri ,elektriğin nasıl ucuzlatılacağı,santrallerdeki hava kirliliğinin nasıl önleneceği,hava kirliliğinden dolayı artan kanser vakalarının nasıl önleneceği gibi faydalı projelerle ilgilenmediklerinden, üstelik kontrollerde teröristmiş gibi muamele görmekten dolayı, mecbur kalmadıkça,boş yere zaman israfı olur diye,Meclise de gitmek istemiyorum.
                                                             TAKINTILARIMIZ
      Biz tamamına yakını Müslüman olan bir toplumuz. Ve ben  de inançlı bir kişiyim. Eğer dindarlığını ön plana çıkaran  yerine, uzmanlığı, ve iş yapmayı ön plana çıkaran kişileri seçersek, bütün sorunlarımızı daha kolay çözeceğimize inanıyorum. Saygılarımla,
(Anayurt Gazetesi 12 Aralık 2011 Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder