23 Aralık 2013 Pazartesi

VATAN SEVERLİK NEDİR!?...

VATAN SEVERLİK NEDİR!?...
                                 Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
Sevgili  Anayurt Okurları, daha Silivri gerginliği geçmeden, Siyasiler başka konularda verdikleri demeçlerle yeni gerginlikler yaratıyorlar, hukuki sonuçları olacak başka tartışmaları da başlatıyorlar Bu arada Boğaziçi Köprüleri ile bazı oto yolların işletme hakları, sözde özelleştirme kapsamında 25 yıllığına özel sektöre devredildi Vatanseverlik Nedir başlığı altında bu gün, öncelikle bu konuları ele alarak işe başlamak istiyorum
            Burada vurgulamak istediğim husus şu:Siyasiler Toplumu sürekli germeye, iş  yapma yerine,, laf üretmeye,mazeret üretmeye, kendilerine göre bir yönetim biçimi oluşturmaya; rejimi değiştirmeye çalıştıkları sürece, hiç bir sorunumuzu çözemeyiz.
            Böyle bir gidişattan artık bıktık usandık Bu itibarla Halkımız olup bitenleri görüp anlamalı, oyları ile, bu sorunu mutlaka çözmelidir.
            BÜLENT ARINÇ'IN, BENDE OLSAM DAĞA ÇIKARDIM SÖZLERİNE NE DEMELİ!?...
            Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın bu sözleri ,17 Aralık 2012 Pazartesi günü yayınlanan bazı gazetelerde yer aldı. Şimdi bu sözü ve ne maksatla söylendiğini biraz açmak istiyorum
            Sayın Arınç; BDP li ye yapılan bana yapılsa, dağa çıkardım demiş. BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ta, Sayın Arınç ın empati yapmasından çok memnun olduğunu söyleyerek mukabelede bulundu.
            Şimdi BDP li lerin ne söylediklerine, ne yapıklarına bir bakalım, ondan sonrasında, Sayın Arınç ın sözleri ile neyi kastettiğini açıklamaya çalışalım
            Barış ve Demokrasi Partisi BDP yöneticileri ve sempatizanları, barış ve demokrasi adı altında yaptıkları çalışmalar ve söylemleri ile,Türkiye nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ne aykırı hareketlerde bulunuyorlar, bu konuda Anayasal suç işliyorlar. Daha açık söyleyeyim; önce Merkezi Hükümetten ayrılıp bir federal bir yapı oluşturmak, sonrasında Türkiye den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmak istiyorlar.
            BDP l ilerin yaptıkları kongrelerde basına yansıyan bilgi ve görüntülerde Türk Bayrağı yerine Abdullah Öcalan ın büyük boy resimlerini astıklarını, istıklal marşı okumadıklarını, PKK ve Abdullah Öcalan lehine sloganlar attıklarını çok gördük, çok duyduk.
            Tutuklanan KCK lı lar da, Anayasamız gereğince suç teşkil eden bölücülük fiilini işledikleri için, tutuklanıp hapse atıldılar. Tabi ki, kck nın PKK terör örgütünün şehir yapılanması olduğunu burada belirtmiş olalım.
            Başta BDP Eş Başkanı Gültan  Kışanak ve diğer yöneticiler, askerlerimizi ve sivil halkı öldüren PKK terör örgütü militanları için; onlar bizim silahlı gücümüz, PKK nın Başı Abdullah Öcalan ise, bizim Liderimiz diyorlar.Kaldı ki Liderimiz dedikleri Abdullah Öcalan, PKK nın başı olmaktan, asker ve sivil  30 bin vatandaşlarımızın ölümünden sorumlu tutularak, adil bir yargılama ile suçlu bulunmuş, idam cezası kaldırıldığından, müebbet hapse mahkum olmuştur.Ve şu anda İmralı adasında gözaltındadır.
            Bu nokta da Gültan Kışanak gibi diğer  BDP li yöneticiler de, suçu ve suçluyu övmekten dolayı bir suç işliyorlar, Sayın Arınç ta söylemleri ile, bir Anayasa suçu işleyenlere sözleri ile destek veriyor. Dolayısı ile, Sayın Arınç ta bir Anayasa suçu işlemiş oluyor.
            Burada şu hususu özellikle belirtmek istiyorum:
            Önceki hükümetler zamanında PKK nın kurduğu mayınlı tuzak, yada PKK ile meydana gelen silahlı çatışma neticesinde hayatını kaybeden askerlerimiz için herkes, PKK terör örgütünü kınarken, BDP l iler, t açıktan kınamazlardı ama, PKK bizim silahlı örgütümüz demezlerdi; diyemezlerdi Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin iktidara gelmesi ile, böyle manzaraları çok görmeye başladık.
            Sayın Bülent Arınç ın bize ters, ya da yanlış gelen davranış ve açıklamalarda bulunduğunu, radikal çıkışlar yaptığını önceden beri biliyoruz. Ama ettiği bütün sözlerde, radikal çıkışlarda yalnız olduğunu söyleyemeyiz. Bütün bunları, söyleyene değil, söyletene bak şeklinde anlamak daha doğru bir yaklaşım olur.
            Buradan bazı konulardaki Hükümet politikasının bir parçası olarak, yapılmak istenen şeyin, Sayın Bülent Arınç, ya da bir başkası kullanılarak, bilerek bir şekilde sızdırılmak istendiğini de, düşünebiliriz.
            Eğer bazı konularda yetkili kişilerin Sayın Arınç veya bir başkası olsun fark etmez, söyledikleri sözler, ya da açıklamalar Toplumda büyük bir tepki ile karşılanırsa, o zaman Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan devreye girer, söz konusu sözler, ya da beyanlar, onun şahsi düşüncesi deyip, konu kapatılmak istenir. Bunu çok örneklerini gördük. Örneğin yeni atanan Diyarbakır Eniyet Müdürü şöyle demişti; Dağda ölen teröriste ağlamayan insan değildir demişti. Sayın Bülent Arınç, ve birkaç önemli yetkili bu söze sözde insani nedenlerle katıldıklarını beyan etmişlerdi ama, Toplumdan büyük bir tepki gelince, Sayın Başbakan aksini söylemişti. Herhalde Sayın Başbakan ın böyle bir açıklaması ile, Sayın Bülent Arınç, her halde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır.
            Eğer çoğu konuda benzer görüşleri paylaşmasa, Sayın Başbakan, Sayın Arınç ı her halde çoktan görevden alırdı
            Peki Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Emniyet Müdürünün dağda ölen teröristler için sarf ettiği sözlere katılmadığını söyledi de ne oldu? Görevinden mi aldı? Bunun vukuatlı birisi olduğunu bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. İşte ustalık bu gibi zor durumlarda, bir insanın ortaya koyduğu davranış biçimiyle ilgilidir.
            Şimdi tekrar Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın sarfettiği son söze geliyorum ve şu soruyu sormak istiyorum: Eğer işledikleri suçlardan dolayı içeri atılan KCK lı lar, ya da dağdaki PKK lı teröristler, Türkiye Cumhuriyeti nin kanunlarına uysalardı, Anayasa suçu islemeselerdi, şu anda birilerinin hapiste, ya da dağda olmalarına gerek kalır mıydı? Elbette kalmazdı. Şimdi Sayın Arınç a bir soru daha soralım
            Çocuklarını vatan borcu için askere gönderen, ama PKK ile çıkan çatışmada, yada PKK nın kurduğu mayınlı tuzakların patlaması neticesinde evlatlarını kaybeden anaların söylediklerine bakalım Vatan sağolsun
            Peki bu şekilde vatan uğruna evlatlarını kaybeden bu acılı analar, babalar devlete isyan edip, dağa mı çıkıyorlar.
            İşin garip tarafı şurada… Evlatların vatan borcu için askere gönderen, şehit olduklarında vatan sağ olsun deyip, acılarla bağırlarına taş basıp, kanunlara saygı gösteren insanların çoğu, fakir, ya da orta halli insanlar. Bu insanlar, Dinlerine ve devletine bağlı insanlar. Ve en önemlisi de, AKP ye Müslümandır, Dindar insanlardır gibi samimi duygularla oy verip destek olan, kendilerini iktidar yapan birilerine, vefa duygusu ile biraz saygılı olmaları gerekirken, söylediklerine bakın. Yazıklar olsun!...
            Sayın Bülent Arınç vasıtasıyla yapılmak istenen husus aslında şudur:
            Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı, Anayasa suçu işleyerek dağa çıkan, ya da hapise giren PKK militanlarını, özellikle de Abdullah Öcalan ı hapisten kurtarmak maksadı ile bir genel af çıkarmaya zemin hazırlamak. Abdullah Öçalan ı doğrudan serbest bırakamayacaklarına göre, önce ev hapsine almak, sonrasında serbest bırakıp, lider sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sokabilmek.
            Biliyorsunuz,hapisteki bir kısım BDP li ler, KCK lılar, PKK lı lar ölüm orucuna yatmışlardı. Talepleride şunlardı: Kürtçe savunma hakkının tanınması Abdullah Öcalan a özgürlük… gibi taleplerle ölüm orucuna yatmışlardı. Sözde kimse bu mahkumları kararlarından vazgeçiremedi. Sonunda Abdullah Öcalan ın kardeşini İmralı ya ricacı gönderdiler, Abdullah Öcalan da, mahkumlardan eylemlerine son vermelerini istedi, onlarda böylece eylemlerine son verdiler. Bu işin sonunda Hükümet ve Devletin yetkilileri, Abdullah Öcalan a teşekkür için sıraya girdiler.
            Buna benzer hareketleri hep yapıyorlar. Terör eylemleri ne zaman artış gösterse, hemen Abdullah Öcalan la görüşmeye başlıyorlar, ondan yardım talep ediyorlar. Amaç belli;Abdullah Öcalan ı parlatmak, sonrasında hapisten kurtarılmasına zemin hazırlamak.
            Bütün bunlar bir planın, bir programın parçası. Biz de bu noktada bir şeyler söyleyelim. Devlet, bir terör örgütü ile,terörün nasıl önleneceğini görüşmez, onun liderinden yardım talebinde bulunmaz, suçluyu, ya da suçluları mazur gösterip, onları hapisten kurtarmaya çalışmaz. Eğer mevcut durum bu ise, orada devlet ciddiyetinden, devlet adamlığından bahsedilemez, bilinmiş ola!...
            Önceki yazımda Silivri konusunda belirtmiştim; Ergenekon Tertibi ile, ne kadar işe yarar vatansever TSK mensubu komutanlar, ünlü bilim adamları, gazeteci ve televizyoncuların içerde tutulmalarının nedenlerinden birinin, bir genel af çıkartılması hususunda, bu gibi insanların bir koz olarak kullanılmak istendiğini belirtmiştim. Zira ancak böyle bir durumda, vatansever bu insanlarında serbest kalabileceği kanaati yerleştirilmek istenmektedir.
            BOĞAZİÇİ KÖPRÜLERİ İLE OTO YOLARIN İŞLETİLMESİ NEDEN ÖZEL SEKTÖRE DEVREDİLDİ?
            Buna aslında neden özel sektöre satıldı demek daha doğru bir tanım olur. Zira 2 Boğaziçi Köprüsü ile, bağlantılı oto yolları, para basar gibi devlete gelir getiriyordu.Eğer durum bu idi ise, Altın Yumurtlayan Tavuk, özel sektöre neden devredildi sorusunu sormak gerekiyor. Burada birilerini zengin yapmak niyeti olsa da,Hükümetin bütçe açıklarını kapatamayacak durumda olması, dolayısı ile günü kurtarmaya çalışıyor diye de özetleyebiliriz.
            Bu köprüler milletin parası ile yapılmış kamu mallarıdır. Sonra 25 yıllığına sözde kiraya verilmesi, ileriki kuşakların haklarına tecavüz etmek demektir. Dolayısı ile Siyasilerin buna hakkı olmadığını belirtelim
            Hükümetin savurgan harcamalar yaptığını, günü kurtarmaya çalıştığını, Muhalefet Partileri, sivil toplum örgütleri, çoğu vatandaşlarımız hep söyledi. Ama Hükümet bunlara tepki olarak ağzına geleni söyledi, her konuda rekor kırmaya devam ettiğini söyledi. Nihayetinde yanlış hesap, savurganlık, sonucunu gösterdi, Hükümet gelir temin etmek için Boğaziçi köprülerini ve bağlantı oto yollarını başkasına devretmek zorunda kaldı. Şimdi sırada altın yumurtlayan tavuklardan, Milli Piyango İdaresi nin satılması var. Söyleyebileceğim husus şudur.
            AKP Hükümetinin, Türkiye yi yönetemediği, artık ona oy verip, iktidar yapan vatandaşlarımız tarafından da, görülüp anlaşılması, gereğinin yapılması lazım
            Saygılarımla
            Anayurt Gazetesi 19 Aralık 2012 Çarşamba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder