VATAN
SEVERLİK NEDİR!?...
Mak. Yük. Müh.
Ahmet YALVAÇ
Sevgili
Anayurt Okurları, daha Silivri
gerginliği geçmeden, Siyasiler başka konularda verdikleri demeçlerle yeni
gerginlikler yaratıyorlar, hukuki sonuçları olacak başka tartışmaları da başlatıyorlar
Bu arada Boğaziçi Köprüleri ile bazı oto yolların işletme hakları, sözde
özelleştirme kapsamında 25 yıllığına özel sektöre devredildi Vatanseverlik
Nedir başlığı altında bu gün, öncelikle bu konuları ele alarak işe başlamak istiyorum
Burada vurgulamak istediğim husus
şu:Siyasiler Toplumu sürekli germeye, iş
yapma yerine,, laf üretmeye,mazeret üretmeye, kendilerine göre bir
yönetim biçimi oluşturmaya; rejimi değiştirmeye çalıştıkları sürece, hiç bir
sorunumuzu çözemeyiz.
Böyle bir gidişattan artık bıktık usandık
Bu itibarla Halkımız olup bitenleri görüp anlamalı, oyları ile, bu sorunu
mutlaka çözmelidir.
BÜLENT
ARINÇ'IN, BENDE OLSAM DAĞA ÇIKARDIM SÖZLERİNE NE DEMELİ!?...
Başbakan
Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın bu sözleri ,17 Aralık 2012 Pazartesi günü
yayınlanan bazı gazetelerde yer aldı. Şimdi bu sözü ve ne maksatla söylendiğini
biraz açmak istiyorum
Sayın
Arınç; BDP li ye yapılan bana yapılsa, dağa çıkardım demiş. BDP Eş Başkanı
Gültan Kışanak ta, Sayın Arınç ın empati yapmasından çok memnun olduğunu
söyleyerek mukabelede bulundu.
Şimdi
BDP li lerin ne söylediklerine, ne yapıklarına bir bakalım, ondan sonrasında,
Sayın Arınç ın sözleri ile neyi kastettiğini açıklamaya çalışalım
Barış
ve Demokrasi Partisi BDP yöneticileri ve sempatizanları, barış ve demokrasi adı
altında yaptıkları çalışmalar ve söylemleri ile,Türkiye nin vatanı ve milleti
ile bölünmez bütünlüğü ne aykırı hareketlerde bulunuyorlar, bu konuda Anayasal
suç işliyorlar. Daha açık söyleyeyim; önce Merkezi Hükümetten ayrılıp bir
federal bir yapı oluşturmak, sonrasında Türkiye den ayrılıp bağımsız bir devlet
kurmak istiyorlar.
BDP
l ilerin yaptıkları kongrelerde basına yansıyan bilgi ve görüntülerde Türk
Bayrağı yerine Abdullah Öcalan ın büyük boy resimlerini astıklarını, istıklal
marşı okumadıklarını, PKK ve Abdullah Öcalan lehine sloganlar attıklarını çok
gördük, çok duyduk.
Tutuklanan
KCK lı lar da, Anayasamız gereğince suç teşkil eden bölücülük fiilini
işledikleri için, tutuklanıp hapse atıldılar. Tabi ki, kck nın PKK terör
örgütünün şehir yapılanması olduğunu burada belirtmiş olalım.
Başta
BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak ve diğer
yöneticiler, askerlerimizi ve sivil halkı öldüren PKK terör örgütü militanları
için; onlar bizim silahlı gücümüz, PKK nın Başı Abdullah Öcalan ise, bizim
Liderimiz diyorlar.Kaldı ki Liderimiz dedikleri Abdullah Öcalan, PKK nın başı
olmaktan, asker ve sivil 30 bin vatandaşlarımızın
ölümünden sorumlu tutularak, adil bir yargılama ile suçlu bulunmuş, idam cezası
kaldırıldığından, müebbet hapse mahkum olmuştur.Ve şu anda İmralı adasında
gözaltındadır.
Bu
nokta da Gültan Kışanak gibi diğer BDP
li yöneticiler de, suçu ve suçluyu övmekten dolayı bir suç işliyorlar, Sayın
Arınç ta söylemleri ile, bir Anayasa suçu işleyenlere sözleri ile destek
veriyor. Dolayısı ile, Sayın Arınç ta bir Anayasa suçu işlemiş oluyor.
Burada
şu hususu özellikle belirtmek istiyorum:
Önceki
hükümetler zamanında PKK nın kurduğu mayınlı tuzak, yada PKK ile meydana gelen
silahlı çatışma neticesinde hayatını kaybeden askerlerimiz için herkes, PKK terör
örgütünü kınarken, BDP l iler, t açıktan kınamazlardı ama, PKK bizim silahlı
örgütümüz demezlerdi; diyemezlerdi Adalet ve Kalkınma Partisi AKP nin iktidara
gelmesi ile, böyle manzaraları çok görmeye başladık.
Sayın
Bülent Arınç ın bize ters, ya da yanlış gelen davranış ve açıklamalarda
bulunduğunu, radikal çıkışlar yaptığını önceden beri biliyoruz. Ama ettiği
bütün sözlerde, radikal çıkışlarda yalnız olduğunu söyleyemeyiz. Bütün bunları,
söyleyene değil, söyletene bak şeklinde anlamak daha doğru bir yaklaşım olur.
Buradan
bazı konulardaki Hükümet politikasının bir parçası olarak, yapılmak istenen
şeyin, Sayın Bülent Arınç, ya da bir başkası kullanılarak, bilerek bir şekilde
sızdırılmak istendiğini de, düşünebiliriz.
Eğer
bazı konularda yetkili kişilerin Sayın Arınç veya bir başkası olsun fark etmez,
söyledikleri sözler, ya da açıklamalar Toplumda büyük bir tepki ile
karşılanırsa, o zaman Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan devreye girer, söz konusu
sözler, ya da beyanlar, onun şahsi düşüncesi deyip, konu kapatılmak istenir. Bunu
çok örneklerini gördük. Örneğin yeni atanan Diyarbakır Eniyet Müdürü şöyle
demişti; Dağda ölen teröriste ağlamayan insan değildir demişti. Sayın Bülent
Arınç, ve birkaç önemli yetkili bu söze sözde insani nedenlerle katıldıklarını
beyan etmişlerdi ama, Toplumdan büyük bir tepki gelince, Sayın Başbakan aksini
söylemişti. Herhalde Sayın Başbakan ın böyle bir açıklaması ile, Sayın Bülent
Arınç, her halde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır.
Eğer
çoğu konuda benzer görüşleri paylaşmasa, Sayın Başbakan, Sayın Arınç ı her
halde çoktan görevden alırdı
Peki
Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Emniyet Müdürünün dağda ölen
teröristler için sarf ettiği sözlere katılmadığını söyledi de ne oldu? Görevinden
mi aldı? Bunun vukuatlı birisi olduğunu bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. İşte
ustalık bu gibi zor durumlarda, bir insanın ortaya koyduğu davranış biçimiyle
ilgilidir.
Şimdi
tekrar Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ın sarfettiği son söze geliyorum
ve şu soruyu sormak istiyorum: Eğer işledikleri suçlardan dolayı içeri atılan
KCK lı lar, ya da dağdaki PKK lı teröristler, Türkiye Cumhuriyeti nin
kanunlarına uysalardı, Anayasa suçu islemeselerdi, şu anda birilerinin hapiste,
ya da dağda olmalarına gerek kalır mıydı? Elbette kalmazdı. Şimdi Sayın Arınç a
bir soru daha soralım
Çocuklarını
vatan borcu için askere gönderen, ama PKK ile çıkan çatışmada, yada PKK nın
kurduğu mayınlı tuzakların patlaması neticesinde evlatlarını kaybeden anaların
söylediklerine bakalım Vatan sağolsun
Peki
bu şekilde vatan uğruna evlatlarını kaybeden bu acılı analar, babalar devlete
isyan edip, dağa mı çıkıyorlar.
İşin
garip tarafı şurada… Evlatların vatan borcu için askere gönderen, şehit olduklarında
vatan sağ olsun deyip, acılarla bağırlarına taş basıp, kanunlara saygı gösteren
insanların çoğu, fakir, ya da orta halli insanlar. Bu insanlar, Dinlerine ve
devletine bağlı insanlar. Ve en önemlisi de, AKP ye Müslümandır, Dindar
insanlardır gibi samimi duygularla oy verip destek olan, kendilerini iktidar
yapan birilerine, vefa duygusu ile biraz saygılı olmaları gerekirken,
söylediklerine bakın. Yazıklar olsun!...
Sayın
Bülent Arınç vasıtasıyla yapılmak istenen husus aslında şudur:
Türkiye
Cumhuriyeti Devletine karşı, Anayasa suçu işleyerek dağa çıkan, ya da hapise
giren PKK militanlarını, özellikle de Abdullah Öcalan ı hapisten kurtarmak
maksadı ile bir genel af çıkarmaya zemin hazırlamak. Abdullah Öçalan ı doğrudan
serbest bırakamayacaklarına göre, önce ev hapsine almak, sonrasında serbest
bırakıp, lider sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sokabilmek.
Biliyorsunuz,hapisteki
bir kısım BDP li ler, KCK lılar, PKK lı lar ölüm orucuna yatmışlardı.
Talepleride şunlardı: Kürtçe savunma hakkının tanınması Abdullah Öcalan a
özgürlük… gibi taleplerle ölüm orucuna yatmışlardı. Sözde kimse bu mahkumları
kararlarından vazgeçiremedi. Sonunda Abdullah Öcalan ın kardeşini İmralı ya
ricacı gönderdiler, Abdullah Öcalan da, mahkumlardan eylemlerine son
vermelerini istedi, onlarda böylece eylemlerine son verdiler. Bu işin sonunda
Hükümet ve Devletin yetkilileri, Abdullah Öcalan a teşekkür için sıraya
girdiler.
Buna
benzer hareketleri hep yapıyorlar. Terör eylemleri ne zaman artış gösterse,
hemen Abdullah Öcalan la görüşmeye başlıyorlar, ondan yardım talep ediyorlar.
Amaç belli;Abdullah Öcalan ı parlatmak, sonrasında hapisten kurtarılmasına
zemin hazırlamak.
Bütün
bunlar bir planın, bir programın parçası. Biz de bu noktada bir şeyler
söyleyelim. Devlet, bir terör örgütü ile,terörün nasıl önleneceğini görüşmez,
onun liderinden yardım talebinde bulunmaz, suçluyu, ya da suçluları mazur
gösterip, onları hapisten kurtarmaya çalışmaz. Eğer mevcut durum bu ise, orada
devlet ciddiyetinden, devlet adamlığından bahsedilemez, bilinmiş ola!...
Önceki
yazımda Silivri konusunda belirtmiştim; Ergenekon Tertibi ile, ne kadar işe
yarar vatansever TSK mensubu komutanlar, ünlü bilim adamları, gazeteci ve televizyoncuların
içerde tutulmalarının nedenlerinden birinin, bir genel af çıkartılması
hususunda, bu gibi insanların bir koz olarak kullanılmak istendiğini
belirtmiştim. Zira ancak böyle bir durumda, vatansever bu insanlarında serbest
kalabileceği kanaati yerleştirilmek istenmektedir.
BOĞAZİÇİ
KÖPRÜLERİ İLE OTO YOLARIN İŞLETİLMESİ NEDEN ÖZEL SEKTÖRE DEVREDİLDİ?
Buna
aslında neden özel sektöre satıldı demek daha doğru bir tanım olur. Zira 2
Boğaziçi Köprüsü ile, bağlantılı oto yolları, para basar gibi devlete gelir
getiriyordu.Eğer durum bu idi ise, Altın Yumurtlayan Tavuk, özel sektöre neden
devredildi sorusunu sormak gerekiyor. Burada birilerini zengin yapmak niyeti
olsa da,Hükümetin bütçe açıklarını kapatamayacak durumda olması, dolayısı ile
günü kurtarmaya çalışıyor diye de özetleyebiliriz.
Bu
köprüler milletin parası ile yapılmış kamu mallarıdır. Sonra 25 yıllığına sözde
kiraya verilmesi, ileriki kuşakların haklarına tecavüz etmek demektir. Dolayısı
ile Siyasilerin buna hakkı olmadığını belirtelim
Hükümetin
savurgan harcamalar yaptığını, günü kurtarmaya çalıştığını, Muhalefet
Partileri, sivil toplum örgütleri, çoğu vatandaşlarımız hep söyledi. Ama
Hükümet bunlara tepki olarak ağzına geleni söyledi, her konuda rekor kırmaya
devam ettiğini söyledi. Nihayetinde yanlış hesap, savurganlık, sonucunu
gösterdi, Hükümet gelir temin etmek için Boğaziçi köprülerini ve bağlantı oto
yollarını başkasına devretmek zorunda kaldı. Şimdi sırada altın yumurtlayan
tavuklardan, Milli Piyango İdaresi nin satılması var. Söyleyebileceğim husus
şudur.
AKP
Hükümetinin, Türkiye yi yönetemediği, artık ona oy verip, iktidar yapan
vatandaşlarımız tarafından da, görülüp anlaşılması, gereğinin yapılması lazım
Saygılarımla
Anayurt Gazetesi 19 Aralık 2012 Çarşamba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder