20 Aralık 2013 Cuma

TÜRKİYE'NİN ETNİK YAPISI - 7

Türkiye’nin etnik yapısı-7
Ahmet YALVAÇ - ANKARA- 01 Nisan 2013 Pazartesi

Bu gibi konularda sessiz kalıp, Sayın Başbakan’ın yapmak istediği bu gibi çalışmalara itiraz etmeyen, tavır koymayan AKP Milletvekillerine,

Açılım-saçılım çalışmaları ve verilen tavizlerle iyice cesaretlenen ve aklına gelen her şeyi pervasızca söylemekten çekinmeyen, Nevruz kutlamaları bahanesi ile zirve yapan bölücü faaliyetler ortada iken,
Sayın Başbakan’ın sözlerine inanıp, hala alkış tutan, yaşanan rezaletleri görmek istemeyen saf vatandaşlarımıza ne demeli?
Sayın Başbakan, BOP Eş Başkanı olmakla, yakasını Amerika Birleşik Devletleri’ne bir kere kaptırmış. Onların dediğini yapmaktan başka çaresi yok.
Peki Sayın Başbakan istiyor diye, yaşananları görmezden gelip, Türkiye’nin bölünüp, parçalanmasına, göz mü yumacağız?...
TÜRKLER 10 BİN YILDIR BU
COĞRAFYADA VE TÜRKİYE
İSMİNİ DE  BİZ VERMEDİK;
İTALYANLAR KOYDU
Çoğu kişi, Türklerin 1071 tarihinde Selçuklu Sultanı Alparslan’nın Muş’un Malazgirt ovasında, o zaman Bizans İmparatoru olan Romen Diojen’in 200 Bin kişilik ordusunu yenmesi neticesinde Anadolu topraklarına girdiğini sanır. Bu düşünce doğru değildir. Türkler çok daha önceden bu topraklara gelmişlerdi. Bu itibarla, Türklerin 10 Bin yıldır bu topraklarda olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuya ileriki bölümlerde ayrıca değineceğiz.
Türkler 1071 yılından itibaren büyük kitleler halinde Anadolu topraklarına girmeye başladılar ve böylece, Anadolu’nun Türkleşmesi de tamamlanmış oldu. 1071 yılından itibaren Anadolu topraklarına büyük kitleler halinde giren Türkler, Oğuz Türkleridir. Anadolu’ya daha önce giren Türkler, başka boylardır.
Romen Diojen’in 200 Bin askerine karşın, Alparslan’’ın 50 Bin süvarisi vardı. Taktik icabı, Alparslan’ın önce geri çekilip, sonrasında yeniden hücuma geçtiğinde, Romen Diojen’in ordusunda yer alan ve daha önce bu topraklara gelmiş olan Kıpcak, Kuman, Peçenek…gibi Hıristiyan Türk askerlerinin son anda, Alparslan’ın tarafına geçmeleri neticesinde, savaşın kaderi değişmiş ve savaşı Alparslan kazanmıştır.  ¥ DEVAMI VAR
        Türkiye isminin İtalyanca olduğu bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Bilimsel kaynaklarda 12 inci yüzyıldan itibaren Venedikli ve Cenovalı tacirlerle, diplomatların Turchia ve Turcomania ismini kullandıkları anlaşılmaktadır.
       Turchia; Türkiye, Turcomania ise; Türklerin yoğun olarak yaşadığı topraklar; Türk yurdu anlamına gelmektedir. Buradan Türkiye ismiini İtalyanların koyduğunu söyleyebiliriz.
       Dolayısıyla 1071 den sonra. Anadolu yarımadasının Türkiye diye anıldığını kabul edebiliriz
       Yani Türkiye ismini biz koymadık; İtalyanlar koydu.
       Dolayısı ile Anadolu yarımadası ismini; Türklerden aldı.
       Profesör Doktor Abdülhaluk Çay ise Turchia isminin çok daha önceleri 6 ıncı yüzyıldan itibaren  Bizans kaynaklarında rastlandığını ifade eder.
       Bu tabir ile;9 uncu ve 10 uncu yüzyıllarda İdil / Volga nehrinden Orta Avrupa’ya kadar uzanan bölge kastedilmektedir.
       Bu kullanımda Kafkasya bölgesi için Hazar Kaanlığı,ya da Doğu Türkiye’si,
       Arpat Hanedanının kurduğu Macar Devleti için, Batı Türkiye’si kastedildiği anlaşılmaktadır.
       Ama İtalyanların kullandığı ve bu güne kadar gelen Türkiye ismi ile, Anadolu topraklarının kastedildiğini bu vesile ile tekrar hatırlatmış olalım. Şu hususu da belirtmemiz lazım:
       Batılılar Türkiye’den bahsederken, burada yaşayan Halktan, hiçbir zaman Türkiyeli diye bahsetmemişlerdir ve hep Türk kelimesini kullanmışlardır.
       Erzincan - Lardusu, Elazığ – Palu, Bingöl – Solhan, Muş merkez gibi yerleşim yerlerinin Hunlardan kaldığını ifade eldim,
       466 yılında Ağaçeri Türklerinin,558 yılında Sabir ve Hazar Türklerinin doğu Anadolu’ya yayılarak yerleştiklerini,
       Abbasiler döneminde 8 inci yüzyıldan itibaren, Bizans’sa önlem amacı ile, Misis, Adana, Maraş ve Malatya’dan başlayarak,Erzurum ve Mardin’e kadar uzanan bölgede sugur denilen hatta, Türk boylarının aileleri ile yerleştirildikleri anlaşılmaktadır.
      Sözü edilen bu Türk nüfusun Anadolu^ya yayılması, ya da yerleştirilmesi, Alparslan ile Oğuz boylarının yoğun olarak Anadolu’ya girmelerinden, 800 yıl önce olmuştur.
      Bu bilgiler, Türklerin Anadolu’ya girişleri ve yerleşmeleri ile ilgili olarak, yakın tarihimiz olarak değerlendirilebilir.
     Ancak, bilimsel yeni bilgiler ve bulguların ışığı altında, Türklerin milattan yüzlerce,hatta binlerce yıl öncesinde, Anadolu’ya gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır.
       Sümerlerin, Gutilerin de Türk oldukları yönünde  kuvvetli bulgular, bilgiler mevcuttur.
       Ayrıca Ön Türkleri, Turukkuları, Türgişleri, Sakaları ve onların kolu olan Karduları da saymamız lazım.Ama bu makalenin amacı,Türklerin Anadolu’ya bilinenden çok daha önceleri gelip yerleştikleri ve Kürtlerin de, bir Türk boyu olduğunu ortaya koymak olduğundan, fazla detaylara girmeyecğiz.
      İller bazında etnik kökeni ortaya koymaya çalışırken, ayrıca Kürtlerin etnik kökenini incelerken, bazı Türk Boylarının adını da, bu vesile ile açıklamış olacağım
      Arzu edenler, Prof Dr. Sayın Ali Tayyar Önder Hocanın kitabını alıp, diğer referans bilgilere, ve diğer araştırmacıların yazılarına da ulaşabilirler.
      Bu vesile ile, burada Prof Dr. Sayın Ali Tayyar Önder Hocaya ve Diğer araştırmacılara, sevgilerimi, saygılarımı, şükranarımı sunmak isterim
                             TÜRK İSMİ NE ANLAMA GELİYOR?
       Şimdi de Türk isminin ne anlama geldiği, kimler tarafından konulduğu hususunda bir şeyler söylemek istiyorum:
        Yabancılar Türklerle ilgili ilk bilgilere, Milattan Önce 1583 yılında Çin kaynaklarında rastlandığını ifade etmektedirler Bu aslında normal bir husus. Zira Türkler, Çinlilerle komşu idiler. Kaç bin yıldan bu güne kadar gelmiş olan Çin seddini, Çinlilerin Türk akınlarından korunmak amacı ile yaptıkları biliniyor..Ama buna rağmen Çinliler Türk akınlarına yine de engel olamamışlar. Zira Türkler, bu surları da aşarak, Çin içlerine akınlarını devam ettirmişler. Çinliler çareyi, Türk Han ve Hakanlarına cariye göndermek suretiyle, ya da cariyeleri onlarla evlendirmek suretiyle, ya da Han ve Hakanları, araya fitne sokarak, birbirlerine düşürmek suretiyle, Türk birliğini içten yıkarak, amaçlarına ulaşmışlardır.
        Bu hususu, günümüzdeki vatandaşlarımızın ders alması umudu ile özellikle vurgulamak istiyorum Bu gibi hususlar, bizim Millet olarak, en zayıf yanımızdır.
       Bizim bu zayıf yanımızdan düşmanlarımız her dönemde, bir şekilde istifade etmişlerdir Bu günde bu zaafımızın sıkıntılarını çekiyoruz.
       Çin kaynaklarında Türk ismi;Tik, ya da Turk olarak geçmektedir.Türk kelimesi aynı zamanda bir asalet unsuru olarak görülmektedir.
       Türk kelimesi ile, asalet sıfatı, iş olsun diye de, özdeşleştirilmiş değil. Türkler, düşmanlarına bile, her zaman adaletli davranmasını bilmişler, en kuvvetli zamanlarında bile, düşmanlarına karşı adaletli ve insanca davranmasını bilmişlerdir. Her halde bu özelliğinden dolayı olmalıdır ki Çinliler;Türk ismini, asaletli olmakla eş değerde tutmuş olmalılar.
       Türk kelimesi, olgunluk zamanı, Kemale erme, ya da kuvvetli anlamlarına da gelmektedir.
       Soyumuza, atalarımıza Türk isminin konulmasının da; adaletli, soylu, kuvvetli, olgunluk gibi özelliklerinden esinlenerek, yine yabancılar tarafından konulduğu hususu ağır basmaktadır.
        Eski Uygur Türkçesi’nde Türk kelimesi; güç, kuvvet anlamını da taşımaktadır.
        Kaşgarlı Mahmut’un 11 inci yüzyılda yazdığı Divan-ü Lügat-it Türk’te Türk kelimesi; bir meyvenin olgunluğa eriştiği bir zaman dilimi olarak ta ifade edilmektedir.
       Örneğin Türk üzüm odi; üzümün olgunluk vakti, ya da bir üzümün yenebilecek olgunluğa erişmesi için geçen süre anlamındadır.
        Türk yiğit; gençlik çağının ortası demek. Örneğin yaş 35; ömrün yarısı benzetmesi gibi
        Türk kuyaş odi; günün ortası gibi.
        Batılıların güç, kuvet ve azmi ifade etmek amacı ile;Türk Gibi Kuvvetli Sözünü, bir Ata sözü haline getirmişlerdir.
       Ayrıca Batılı Annelerin çocuklarını korkutup, uyutmak maksadı ile, Türkler geliyor diye ifadeler kullandıkları da bilinmektedir. Ama aslında Türkler korkutucu insanlar da değil.
        Batılılar Türk ismini;güçlü, kuvvetli anlamında kullansalar bile, bazıları Türkleri barbar olarak nitelemektedirler. Ve Türklere karşı, bir kin ve bir düşmanlık duymaları da, onlara atalarından kalan bir mirastır.
       Batılıların her vesile, altımızı oymaya çalışmaları da, bu günkülere, atalarından kalan bir mirastır. Bu itibarla bu gün de, bizlere karşı kurulan tuzak karşısında uyanık olmak zorundayız.
       Bu itibarla Türk olmak ve bununla övünmek, bize Atalarımızdan kalan bir mirastır. Tanrının bize bahşettiği, layik gördüğü bu üstün vasıfları, kimsenin elimizden almaya, ya da, Türklüğü, küçümsemeye, ya da aşağılamaya hiç hakkı yoktur.
       İster Dindar Müslüman kılığında olsun, ister başka kılıklarda olsun, Türk kelimesini ağzına almayan, Türk kelimesini kullanmamaya özel bir önem gösteren kişiler, kim olursa olsun, ne gibi söylemlerde, ya da ne gibi vaadlerde bulunursa, bulunsun, onlardan uzak durmamız lazım.
       Vatanseverliğimizden rahatsız olan, Türk Milliyetçiliğini ayaklarımın altına alıyorum diyen, bu Ülkeye bu Millete geçmişte hizmet etmiş kahramanlarımıza düşmanca bir tavır takınan, onları Milletimizin kalbinden silmeye, onları unutturmaya çalışan yöneticilerden uzak durmamız lazım
       Bİzleri bölmeye, parçalamaya , Türkiye’nin altını oymaya, birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışan Bu gibi Kişiler, ya da Devletler, kim olursa olsun, bütün iyilikleri, meziyetleri kendilerinin olsun;bu gibilerden, her zaman uzak durmasını bilmemiz lazım
                                     KÜRTLER KİMDİR?
        Örneğin Diyarbakırlı çoğu kişi, kendisini Kürt sanır. Ya da bazıları, Doğu ve Güneydoğu’daki yerleşim yerlerinde yaşayanları hep Kürt sanır. Bu husus doğru değildir. Burada Kürt olduklarını sananların bir Türk kolu olduklarını, isimleri ile vermeye çalışacağım.
       Bu konudaki temel sorun da, Toplumumuzda okuma ve araştırma merakının, yeterince olmadığı gibi, tarihimizi de bilmiyor oluşumuz
       Bu gibi nedenlerden dolayı, boşluğu, yabancı devletler doldurmaya çalışıyor ve Halkımızı birbirine düşürmek istiyor
      .Zira başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Batılılar, Kürt vatandaşlarımızı kışkırtarak, ayrı bir Halk olduklarını vurgulayıp, onlarla aramızı bozmaya, onları bizden kopararak, ayrı bir devlet kurmaları yönünde örgütlemeye çalışıyor.
       Bu noktada Kürt dosyasını açmamızın zamanlama açısından çok yararlı olacağını, özellikle vurgulamak istiyorum
        Kürtlerin şimdi olduğu gibi, daha Orta Asya’da iken de hayvancılıkla uğraştıkları, hayvanlarını otlatmak için, yazın yaylalara çıktıkları, kışın aşağılara indikleri anlaşılmaktadır.
        Ama yine şimdi olduğu gibi, eskiden de, genelde dağlık bölgelerde yaşadıkları da anlaşılmaktadır
        Bu gibi özellikleri göz önünde bulundurularak, Kürtlerin dağlarda karda dolaşırken, ayakkabılarının kart- kurt ses çıkarmasından esinlenerek, bazı kimselerin Kürt isminin buradan  konduğunu iddia etse de, bu yaklaşım doğru değildir.
       Kürtlerin dağlarda yaşadıkları doğrudur . İsimlerinin kart-kurtla bir ilişkisi olmasa da, karla bir ilişkisi vardır
        Kürt, Türkçe bir isimdir ve sıkıştırılmış kar anlamındadır. Yeni yağmış bir kara bastığınız zaman,kar çöker, sıkışır, ve ayak izleri kalır.İşin aslının bu olduğu anlaşılmaktadır.
        Devamı gelecek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder